Uzman isimler ilaç ve eczane sektörünü masaya yatırdı

Konunun uzmanları, “Günümüzde hastaları iyileştirmesi beklenen ilaçlar yüzünden milyonlarca insan sağlığını, kimileriyse yaşamlarını yitiriyor” diyor

Ümran AVCI/GAZETE HABERTÜRK

‘Eczacılık Bu Değil, İlaç Hastaya ‘İlaç’ Mı?’ isimli İthaki Yayınları’ndan çıkan kitap çalışmasının editörlüğünü yapan Yakup Ercan, Türkiye’nin kanayan yaralarından biri olan eczacılık sektöründen önemli isimlerin eleştiri ve değerlendirme yazılarını bir araya getirdi. Ercan, çalışmanın amacını ve değerlendirmesini kitapta şöyle sundu: 

“İlaç, ölümcül bir rekabetin ürünü olmadan önce, eczacılık okullarında bir destur öğretilirdi ve ona göre ‘İlacın kullanım değeri, değişim değerinden önce gelir’di. Bu temenniyi tersine çevirmiş olan koşullara karşı gelmek bu çalışmanın amacıydı. Bozulan bu paradigma yeniden kurulmazsa, eczacı ilacın hastaya ulaştırılmasının vasıfsız ve küresel bir tezgâhtarı olacaktır. Çünkü kamunun ve hastanın sorumluluğunu taşımaktan uzak, küresel satış gereksinimlerinin çıkarını temsil etmektedir. Sağlık sisteminin ticarileştirilmesi ile yeryüzünde milyonlarca insan sağlık hizmetlerine ve ilaca ulaşmakta zorlanmaktadır. Tedavi hizmetleri ticaretin bir türü, ilaç da meta oluyorsa bunun tüm sorumluluğunu sağlık hizmeti sunucularına yüklemek adil bir yaklaşım olmayacaktır. Bizzat hasta, kendisinin ‘müşterileştirilmesine’ karşı gelecek bir tavır içinde olmalıdır.”

‘HASTANIN SAĞLIĞI BAŞ KAYGI OLMALI’ 

“Eczaneler, hasta ile güvene dayalı bir hizmet modeli ortaya koymalıdır” diyen Ercan, şöyle devam ediyor: “Eczaneler insan sıcaklığının egemen kılındığı butik sağlık mekânlarına dönüştürülerek zincir satış noktaları ile rekabet edebilirler. Yoksa bugün yapılmaya çalışıldığı gibi, eczacıları birer ‘satış üstadı’ yapacak ‘eğitimlerle’ eczacılara üstünlük sağlayacak bir rekabetten söz edilemez. Eczacı her şeyden önce ‘hastanın sağlığını baş kaygısı olarak telakki edeceğine’ hastasını inandırabilmelidir.” 

Yakup Ercan’ın kitabında yer alan ve eczacılık alanında bilinen isimlerin dikkat çeken değerlendirmeleriyse şöyle... 

‘HAVANI OLMAYAN FAKÜLTELER VAR’

Eski İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kasım GÜVEN

“Eczanede ilaç hazırlamak için bütün aletler, kontrol için reaktifler bulundurulması mecburi idi. Bugün havanı olmayan eczacı- lık fakülteleri var. Eczacılık hassas bir konu idi. Eczacının bir işlevi vardı bilime dayalı bir sanattı. Bunun ölümünü hazırlayan sebep 1940’larda bir bakanın kızına öksü- rük tableti ruhsatı alması idi. Eczacılık ile ilgili yasaya göre, eczanede hazırlanacak ilaca ruhsat verilemez hükmü vardı. Bu öksürük tableti, uyuşturucu müptelalarının baş ilacı oldu. Bundan sonra 300’e yakın öksürük tableti, şurubu çıktı piyasaya. Yasa çiğnemenin sonu bu oldu. Eczanede ilaç yapımı bir zevkti. Hekim burada bilgisini gösterirdi. O dönemde eczane, devlet dairesi gibi hürmet görürdü. Eczacı saygın bir kişiydi. Reçetede doz çok önemliydi. Dozun kontrolü eczacı tarafından yapılırdı. Bugün, hocasına, ‘Bana dozu anlatma’ diyen öğrencisi olan vakıf tıp fakülteleri var.

‘İLAÇ TİCARİ BİR MADDE’ 

Bugün her şey değişti. Eczacılık bayilik durumuna düştü. İlaç sanayii ise ticari bir kurum haline geldi. İlaç tamamen ticari bir madde oldu. Sayı- sız sentetik ilaç çıktı. Bunlardan bazı- larının 100’e varan yan etkileri (ölüm dahil) var. Bunun sınırı olmalı. Etkisinden çok yan etkisi olan bir madde ilaç olabilir mi? İlacın yan etkileri sınırlanmalı. Yan etkisi ölüm olan ilaç, ilaç olamaz. Bugün hazır ilaç satışı dışında işlem yapmayan eczaneler var. Bu gidiş mesleği öldürür.” 

‘ECZACI İLAÇ HAZIRLARDI’ 

Eczacı Vecihi Özerdemli

“Geçen yüzyılın başlarına kadar eczacılar bütün bir gün havanda majistral ilaç hazırlarlardı. Her ilaç bir hasta için özel hazırlanırdı. Bugün bu tip reçeteler iyice azaldı. Eczanelerde raflardan ilaç alınıp hastaya verilmekten başka bir iş yapılmamakta.”

‘HASTA MÜŞTERİ OLDU’

Dr. M. Akif AKALIN 

“Rahatsızlığı nedeniyle bir hekime başvuran ‘hasta’ya’ 30 yıl önce ‘müşteri’ gözüyle bakılacak olsaydı çok yadırganırdı. Oysa bugün hastaların ‘müşteri’ oldukları Yargıtay kararı ile tescillendi. İlacın, kapitalist ilaç şirketlerinin elinde halk sağlığı sorunu haline gelmiş olması, ironinin ötesinde bir trajedi haline gelmiştir. Günümüzde hastaları iyileştirmesi beklenen ilaçlar yüzünden milyonlarca insan sağlığını, kimileriyse yaşamlarını yitirmekte. Kuşkusuz bunun suçlusu ilaç değil, ilacı kendi kâr hırslarına alet eden kapitalist ilaç şirketleri. Büyük ilaç firmalarının çoğu araştırma merkezlerini kapatmışlardır. 12 büyük küresel ilaç firmasının sadece 4’ü antibiyotik araştırmalarıyla ilgilenmekte. Hükümetler sermaye gruplarının yeniden antibiyotik alanına dönmesi için ilaç şirketlerine ‘rüşvet’ teklif etmektedir.”

‘İLAÇLAR KONTROLSÜZ SATILIYOR’

SGK Başmüfettişi Fevzi ÇAKMAK

“Bir yandan eczanede satılması gereken ilaç ve diğer ürünler, kontrolsüz biçimde telefon, televizyon, internet gibi iletişim araçlarıyla satılırken, diğer yandan ilaç masrafının kamunun üzerinden alınıp vatandaşın sırtına yükleme çabaları sonucu gerçekçi olmayan fiyatlandırma nedeniyle bulunamayan ilaçlar ithal edilmeye başlandı. Eczaneler sıradan bir market, ticari bir işletmeye dönüştü. Satış teknikleri, tanzim teşhir, akreditasyon, smart eczane çalışmaları, müşteri odaklılık, kalite, güçlü eczane yönetimi, müşteri ilişkileri eczane koçluğu gibi tamamen ve ne pahasına olursa olsun pazarlamaya dönük, marketleşme ya da zincir eczane egzersizi yapmayan eczacı neredeyse kalmadı. Eczacılar zincir eczaneye, hizmet akdiyle başkasının yanında çalışmaya gönüllü ‘Evet’ deme noktasına gelmiştir.” 

‘FAYDADAN ÇOK ZARAR VERİYOR’ 

Prof. Dr. F. Cankat TULUNAY

"Zararı faydasından çok bir- çok ilaç Türkiye’de de ruhsat alıyor ve geri ödeme listelerine girebiliyor. Onlarca etkisiz veya etkisi şüpheli ilacı ödeyip sonra da paramız yok diye acısını doktor ve eczacılardan çıkarıyorlar."

Manşetler

DUYURU-5
EBELİK YÖNETMELİĞİ
HASTANE KOORDİNASYON KURULU YÖNETMELİĞİ