TANSEL PARLAK - İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Uyku Bozuklukları Birimi'nin kurucusu ve Türk Uyku Araştırmaları Derneğinin kurucu üyesi Prof. Dr. Hakan Kaynak, uykunun insan sağlığı açısından önemine işaret ederek, "Uykunuz kaçıyorsa bunun altında bir hastalık olabilir." dedi.
Prof. Dr. Kaynak, AA muhabirine yaptığı açıklamada, uykunun insan sağlığı açısından önemini vurguladı.
Dünyada uykuyla ilgili çalışmaların 1950'lerde başladığını, 1972'de Uyku Apnesi Sendromunun ve bunun tedavisinin keşfiyle çalışmaların doruk noktasına ulaştığını dile getiren Kaynak, bu sendromun tedavisinin en iyi yapıldığı Amerika Birleşik Devletleri'nde bile hastaların ancak yüzde beşine ulaşılabildiğini aktardı.
İnsanoğlunun uzun yıllar uykusuzluk belirtilerini bilip de hiçbir şey yapamadığına dikkat çeken Kaynak, şöyle konuştu:
"Yani şöyle bir körlüğümüz var. Sıkıntılarımız uykuda olduğu için sabah kalktığımızda da bitiyor ve devam eden bir şikayet değil, gece bacağımız da ağrısa, bağırsak da çağırsak da kabus da görsek, horlasak da nefesimiz de dursa sabah olduğunda kalkıyoruz. Yüzyıllardır insanların uykusu kaçıyor ama hiçbir şey yapılmamış ama bugün biz kalkıp diyoruz ki uykunuz kaçıyorsa bunun altında bir hastalık olabilir. Dolayısıyla bu çok yeni bir bilgi, bunu halka anlatmadan önce doktorlara anlatmak lazım. Bugün hala uykusuzluk çeken insanlara uyku ilacı veriliyor. Halbuki uykusuzluk çeken insana uyku ilacı vermek, çürük dişi olan bir hastaya ağrı kesici vermek ya da midesi hasta olana bir geçici tablet vermeye benzer."
Uykuda horlamanın kesinlikle hafife alınmaması gerektiğinin altını çizen Kaynak, bunun uyku apnesi sendromunun en büyük belirtilerinden biri olduğunu söyledi.
Prof. Dr. Kaynak, bu sendromun nasıl teşhis edilebileceğine ilişkin şu bilgileri verdi:
"Üç tane basit şey var. Birincisi gece göğüste, başta ve ensede terleme. Bu, gece o bölgelerin aşırı çalıştığını gösterir. İkincisi gece tuvalete çıkmak. Gece tuvalet deyince hemen akla prostat gelir, diyabet gelir ama bunlarda idrar miktarında artış yoktur. Uyku apnesinde gündüz normaldir, gece idrar miktarı artar. Bu ikisiyle gündüz uyku varsa yüzde yüz ağırdır o hasta. Dolayısıyla bunlarda hiç şüpheye gerek yok, teste de gerek yok, ağır uyku apnesi olduğu bellidir ve bir uzmana gidip tedavi alması gerekir."
- "Bilgisayar ve cep telefonu uykumuzu kaçırıyor"
Kaynak, son yüz yıl içinde insanların iki saat daha az uyuduğunu, bunun sosyalleşme, gece hayatı, gece çalışmak gibi birçok sebebinin olabileceğini anlattı.
Bilimsel olarak en iyi bilinen sebebin ise gece cep telefonu ve bilgisayarla uğraşmanın uykuyu kaçırması olduğunu belirten Kaynak, şöyle devam etti:
"Gece cep telefonu tablet veya bilgisayarı elinize aldığınız anda saatleriniz kayıyor. Yani gece gözünüze direk beyaz ışık geliyorsa bu bir sürü araştırma ile teyit edilmiş bir şey, saatleriniz kayıyor. Çünkü bizim karanlık uykumuzu getiriyor ama bilgisayar ve cep telefonu anında uykumuzu kaçırıyor. Hani çok uyuyanların bile kaçırıyor ama uykusuzluğu olanların kesinlikle bunlardan uzak durması gerekiyor."
- "Uyumaya çalışmak uykuyu kaçırır"
Sağlıklı bir uyku için yeteri kadar karanlık ve sessiz bir ortamın normal olduğunu anlatan Prof. Dr. Kaynak, uyku ortamı hazırlamada aşırıya kaçmanın ise takıntı oluşturabileceği uyarısında bulundu.
Kişinin uyumak için kendisini zorlamasının uykusunu hepten kaçıracağını belirten Kaynak, "Kendi haline bırakacaksın. Saat olarak da öyle. Bazı insanlar mesela daha çok uyumaya çalışıyorlar. Yani 'uyuyayım da yaşlanmayayım, daha çok yaşayayım, genç kalayım' diyorlar. 'Az uyumak yaşlandırıyormuş, hasta ediyormuş, kilo yapıyormuş' diyor. Tamam kilo yapıyor ama eğer bir hastalık varsa. Benim saatim dört buçuktur mesela, ben sekize zorlarsam bunun karşılığı uykusuzluktur." şeklinde konuştu.
Prof. Dr. Kaynak, her insanın farklı fizyolojik özelliklere, uyku saatlerine sahip olduğunu, kişinin ne kadar uyuması gerektiğini "kendi haline bırakarak" belirleyebileceğini vurgulayarak, şunları söyledi:
"Kimse sizi zorlamadan kendi halinizde kaçta yatıp, kaçta kalkarsanız kendi saatiniz odur. Zorlayınca öğlen bir saat uyursunuz ama gece uyuyamazsınız. Bir uykunuzu izleyin, sizin uyku yapınız nedir bilin ve ona uyun. Bu, çocuklar için de geçerli. Çocukları da zorluyoruz 'bu saatte yat bu saatte kalk' diye. Çocuğunuzun uykusu ne kadarsa ona uyun, kendi uyku süreniz neyse onu izleyin ve zoraki işler yapmayın. İkincisi de sabah yorgun kalkıyorsanız, gündüz yorgun oluyorsanız ilk önce aklınıza uykunuzu getirin."
- Kazaların en önemi sebeplerinden biri sağlıksız uyku
Kaynak, Türkiye'deki ve dünyadaki kazaların en önemli sebeplerinden birisinin de sağlıksız uyku olduğuna dikkati çekti.
İnsanların en uykulu saatlerinin sabaha karşı dört ve öğleden sonra iki olduğunu hatırlatan Kaynak, iş ve trafik kazalarının önemli bir kısmının da bu saatlerde gerçekleştiğini söyledi.
Prof. Dr. Kaynak "Bayram vardiyalarında şoförler hep eksik uyuyorlar ama onun dışında bir de uyku hastalığı var. Uyku apnesi olan şoförler var. Huzursuz bacağı olan pilotlar var. Fabrikada çalışanların içinde tavuk tipi insanlar var, gece erken yatıp sabah erken yatmaya kurgulanmış. Onu gece çalıştıramazsın, onu gündüz çalıştırman lazım ama buna karşı baykuş gibi tipler var. Gece oturmayı seviyorlar, gece verimli oluyorlar. Onları da gece çalıştırmak lazım." şeklinde konuştu.
- "Sağlıksız uyku bağışıklık sistemini zayıflatır"
Uykusuz kalan insanlarda ileri düzeyde unutkanlık görüldüğüne de değinen Kaynak, bağışıklıkla ilgili kodlamaların uykuda yapılıyor olmasından ötürü diğer bir uykusuzluk belirtisinin de bağışıklık sisteminin zayıflaması olduğunu anlattı.
Prof. Dr. Kaynak, bağışıklığı zayıflayan kişilerin başta grip olmak üzere enfeksiyonlara açık olduklarını belirterek, şu bilgileri verdi:
"Uykuda konuşma, hareket etme vesaire, onların hepsinin altında bir hastalık da olabilir. Her birinin altında ayrı hastalıklar da olabilir. Yani çocuklukta olanları dışarıda bırakırsa belli bir yaştan sonra uykudaki her hareket, konuşma, bağırma vurma, kırma, gülme, ağlama hepsi problemdir ve altında ne var bakmak lazım. Bunlar birer uyku hastalığı belirtisidir, teşhis edip tedavi etmek lazım."
Tıbbın insanları gündüz incelemeye alışmış bir bilim dalı olduğunu belirten Prof. Dr. Kaynak, şunları kaydetti;
"Biz insanların filmlerini gündüz yapıyoruz, tahlillerini sabah yapıyoruz, kalplerini gündüz izliyoruz, nefeslerini gündüz izliyoruz, hormonlarına gündüz bakıyoruz ama gece tamamen başka bir var oluş şekli uyku. Yani zannediyoruz ki uyurken de organizma uyanık olduğu gibi çalışıyor. Öyle bir şey yok. Yani uyurken organizma farklı kontrol merkezlerinin altında farklı çalışıyor, farklı reaksiyonlar veriyor. Hatta uykunun içinde de farklı. Çünkü mesela bizim solunumumuz uykuya dalarken farklı merkezlerin kontrolünde, derin uykudayken farklı nefes alıyoruz, rüya görürken daha farklı nefes alıp veriyoruz. Uyanıkken ise tamamen farklı. Mesela hormonlarımız çok farklı çalışıyor. Dolayısıyla zaten genel bir gidişatın sonucu olarak insanoğlu hayatı boyunca insanı hep gündüz izlemiş. Dolayısıyla uykuyla ilgili bilgisi az."