Dünya Hepatit Günü'nde hepatit konuşmasak olmazdı... Çağımızda artık herkes kendisinin doktoru olmaya bu kadar alışmışken, hepatit hakkındaki bilgileri tazeleyelim dedik. Hepatit konusunda bilinmesi gereken her şeyi Türk Karaciğer Vakfı Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Çakaloğlu ile konuştuk...
Kaç çeşit hepatit var? Ve en önemlileri neler?
Hepatit karaciğer iltihabı demektir. Viruslar en sık hepatit sebebidir. Ayrıca ilaçlara bağlı hepatitler, alkolik hepatit, otoimmun hepatitler ve daha nadir görülen diğer mikrobik hepatitler vardır. Bütün hepatitlerin yüzde 80’i viral hepatitlerdir. Karaciğere karşı özel ilgisi olan viruslar olan hepatit A, B, C, D ve E virusları klinik olarak karaciğer hastalığı yaptığı bilinen en önemli etkenlerdir.
Hepatit hangi yollarla bulaşıyor?
Hepatit A ve hepatit E ağız yolu ile alınan mikroplu su ve gıdalarla bulaşır. Nadiren kan yolu ile bulaşma olabilir. Ülkemizde A tipi hepatit sıktır. Erişkinlerin çoğu geçirmiş ve bağışklik oluşmuştur. E tipi hepatit ise daha az görülür. Gebelerde daha ağır seyredebilir.
Hepatit B ve C ise daha çok kan yolu ile bulaşırlar. En riskli gruplar sırasıyla damardan uyuşturucu ilaç kullananlar (aynı şırıngayı paylaşanlar), riskli cinsel yaşamı olanlar (çok eşlilik, homoseksülellik), kan ve kan ürünleri verilenler, her türlü cerrahi ve tıbbi invazif girişim ve ileri diş tedavileri yapılanlar, hepatitli annelerin bebekleri, dövme ve "piercing" yaptıranlar, sağlık çalışanı olmak, ailede hepatitli kişi bulunması ve toplu yaşanılan yerlerde (özürlülerin bakımevleri, cezaevleri vb) bulunmak, çalışmak şeklinde sayılabilir. Hemodiyaliz hastaları ve organ nakli yapılanlarda risk eskiye oranla çok azalmıştır. Bütün bu bulaş yollarının söz konusu olmadığı hastaların oranı yüzde 50’dir. Bu kişilerde aile içi yakın temas ve bazı eşyaların (tırnak makası, diş fırçası, traş bıçağı gibi) ortak kullanılması olası bulaş yollarıdır. Artık günümüzde duyarlı testlerle hepatit için kontrol edilmekte olan kan ve kan ürünleri transfüzyonu ile hepatit B ve C bulaşması istisnai haller dışında söz konusu değildir.
"HEPATİT B AŞILAMA PROGRAMI SAYESİNDE HASTA SAYISI DÜŞÜYOR"
Bu hastalıktan korunmak için özellikle dikkat etmemiz gerekenler neler?
Bir önceki sorunun yanıtında riskli gruplar ve bulaşma yollarından bahsettik. Aslında buradan hareketle korunma için yapılması gerekenler de anlaşılmaktadır. Birincisi birey ve toplum bazında temizlik kurallarına uymaktır. Hepatit A ve hepatit B için etkili ve emniyetli aşılara sahibiz.
Yeri gelmişken sorayım, kimler mutlaka hepatit B aşısı olmalı?
Yenidoğanlar, ilköğretim çağındaki çocuklar ve riskli gruplardaki insanlar (hepatit B’li kişilerin aile üyeleri, sağlık personeli gibi) mutlaka hepatit B aşısı olmalıdır.
Türkiye’de 1990’lı yıllartdan itibaren etkili bir hepatit B aşısı programı uygulanmaktadır. Türk Karaciğer Araştırmaları Derneği tarafından 2010 yılında tamamlanan Türkhep isimli epidemiyolojik çalışmanın verileri erişkinler arasında 18-30 yaş grubunda hepatit B infeksiyonu (HBsAg pozitifliği) sıklığının (yaklaşık yüzde 2), 30 yaşın üzerindekilere (yüzde 4-5) göre yarıdan daha az olduğunu göstermiştir. Bu olumlu gelişmenin kaynağı başarılı hepatit B için aşılama programıdır.
Hepatit B veya hepatit C olan kişilerin vücutlarında açık yara olmaması (yara bandları ile kapatılmalı) gerekir. Ayrıca traş bıçağı, diş fırçası, tırnak makası ve diğer kişisel bakım aletlerinin başkaları ile paylaşılmaması dikkat edilmesi gereken bir diğer konudur. Bunun dışında yaşamlarında özel bir kısıtlama gerekmez. Herkes gibi spor yapabilir ve havuza girebilirler. Dünyada bir çok sporcu (futbol, atletizm, güreş ve diğer dallarda) hepatit B veya hepatit C pozitif olarak normal yaşamlarına devam etmektedir.
Hepatit A görece daha az tehlikeli sonuçları olan bir infeksiyondur. Ancak erişkin yaşlarda uzun süren hastalık tablolarına sebep olup cidd iş kaybı yarattığı için, çocukluk çağında hepatit A geçirmemiş erişkinlerin aşılanması doğru bir yaklaşımdır. Ayrıca çocuklarda da genellikle 2 yaşından sonra giderek artan sıklıkta hepatit A aşısı yapılmaktadır.
Hepatit E için aşı geliştirilmektedir. Hepatit C için böyle bir olumlu haber vermek mümkün değil, çünkü etkili bir aşısı yoktur. Ancak tedavisinde büyük ilerlemeler söz konusudur.
"TÜRKİYE'DE EN AZ 3 MİLYON HEPATİT B'Lİ, 750 BİN HEPATİT C'Lİ HASTA VAR!"
Türkiye'de viral hepatitlerin görülme sıklığı nedir? Hepatit B neden daha önemli bir problem olarak ele alınıyor?
Hepatit B ve hepatit C kronik infeksiyona ve bunun sonucu olarak karaciğer sirozu, ve kanseri gibi ölüme sebep olabilen hastalıklara yol açtığından daha önemlidir. Dünyada 350-400 milyon, Türkiye’de ise en az 3 milyon hepatit B’li insan yaşamaktadır. Bunlar hem potansiyel infeksiyon kaynağıdır, hem de siroz ve kanser gibi komplikasyonlara maruz kalma riski taşır. Benzer şekilde hepatit C’de çok önemli bir virustur.
Dünyada 200 milyon, ülkemizdede 750.000 kişi hepatit C’lidir. Bu hastaların yaklaşık dörtte birinde siroz ve/veya kanser gelişmesi riski vardır. Türkiye’de ve dünyada hepatit B ve C’nin daha ciddi ele alınması ve üzerinde daha çok durulmasını sebebi budur. Çünkü yılda yaklaşık 1 milyon kişi bu iki virusun sebep olduğu karaciğer hastalıklarından dolayı ölüyor.
Amaç gerek koruyucu önlemlerle (aşı ve diğerleri), gerekse zamanında tedavi ile (erken dönemlerde ilaç tedavisi, gecikmiş vakalarda karaciğer nakli) hastalığı iyileştirmek, ölümü önlemek ve uzun vadede hepatit B ve hepatit C’li hastaların sayısını azaltmaktır.
HEPATİT C TEDAVİSİNDE YENİ UMUT!
Viral hepatit tedavisinde neler yapılabiliyor? Örneğin hepatit C’nin tedavisi mümkün mü?
Hepatit B ve hepatit C için çok sayıda ilaç vardır. Kronik hepatitli bu hastaların tedavisi zor, pahalı, karmaşık ve ciddi yan etkilerle birlikte olan bir meydan okumadır. Hastalar ancak bu konunun uzmanları (gastroenteroloji-hepatoloji ve infeksiyon hastalıkları) tarafından tedavi edilmelidir. Hastanın tedaviye uyumu, ilaçlarını düzenli ve aksatmadan alması hayati önemdedir. Yeni ilaçlar gündemdedir. Özellikle hepatit C tedavisi için bu yıl ruhsat alan ve önümüzdeki yıllarda da gündeme gelecek olan yeni ilaçlar neredeyse yüzde 100’e yakın bir başarı vadetmektedir.
"TEDAVİ MASRAFLARI VE NAKİL KONUSUNDA BATIDAN DAHA İYİYİZ"
Ülkemizde korunma ve tedavi konusunda durum nedir?
Ülkemizde gerek koruyucu hekimlik (aşılama ve bulaşı önleme), gerekse kronik hepatit hastalarının tedavisi açısından ve ilerlemiş vakalarda yapılan karaciğer nakli konusunda çok önemli gelişmeler ve ilerlemeler sağlanmıştır.
Türkiye’de her vatandaş gerek aşılara, gerekse tedavi için ilaçlara ve hatta karaciğer nakline ücret ödemeden ulaşabilmektedir. Bu konuda bir çok batı ülkesinden bile daha iyi ve ileri bir durumda olduğumuzu söyleyebilirim. Ancak bazı sorunlarımız da yok değil tabi ki...
Birinci sorun insanlarımızın hepatit B ve hepatit C hastalığının önemini bilmemesi, gerekli duyarlılığı göstermemesidir. Risk grubunda olanlar ve genelde herkes sağlık kontrolü sırasında hepatit testlerini yaptırırsa erken tanı ve daha kolay tedavi mümkün olur. İkinci sorun, tanı konulan hastaların düzenli doktor kontrolünde olmaması ve gerektiği zaman uygun ilaçlarla tedavi edilmemesidir. Kronik hepatitli hastalarda yıllar süren belirtisiz, sessiz bir seyir vardır.
Bu uzun süreç hastalarda takipten kopma, doktor kontrolüne gitmeme gibi sonu olumsuz neticelenebilen komplikasyonlara sebep olabilir. Halkımız bu açıdan uyarmak isterim. Hastalığımız ne kadar hafif olursa olsun (inaktif infeksiyon, taşıyıcı, erken dönem, hafif karaciğer hastalığı gibi) en az 6-12 ayda bir kontrol gereklidir.
Son olarak hepatit hastalığının Türkiye'de geldiği son nokta nedir? Ve sizce hepatitle mücadelede yapılması gerekenler ( hem tıp dünyası hem de halk açısından) neler?
Viral hepatit konusunda ülkemizdeki hekimler ve hastalar olarak her türlü imkana sahibiz. Eksiklerimiz neler diye sorarsak;
1- Hepatit tanısında, tedavi kararında ve tedavinin izlenmesinde kullanılan testlerin standart hale getirilmesi, her ünitede uluslararası kılavuzlarda belirtilen nitelikteki yöntemlerin kullanılması
2- Tedavi kararının bu konuda deneyimli merkezler ve uzmanlar tarafından verilmesi
3- Hepatit B ve hepatit C tedavisinde kullanılan ilaçların belirlenmesinde kişisel tercihlerden çok uluslararası ve ulusal kılavuzlarda belirtilen esaslara göre davranılması
4- Hastaların tedaviye uyumunun arttırılması için daha fazla bilgilendirme yapılması
5- Hekimlerin karaciğer nakli indikasyonları ve zamanlaması konusunda eğitilmesi
6- En önemlisi aşılama programlarının daha geniş ve etkili olarak uygulanması
7- Hepatit B ve hepatit C hastalarının kendi kendilerine, çevreleri veya yöneticiler tarafından alınan yanlış kararlarla sosyal faaliyetleri ve iş hayatlarının kısıtlanmmaması şeklinde sıralayabiliriz.