"Türkiye rekonstrüktif cerrahide bölgenin parlayan yıldızı"

TPRECD Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Selahattin Özmen: "Türkiye'de rekonstrüktif-rekonstrüktif mikrocerrahi ile ilgilenen plastik cerrahlar bu özellikli ameliyatları yapma açısından ileri düzeyde uygulama becerisine sahiptir"

HATİCE ŞENSES - Türk Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Derneği (TPRECD) Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Selahattin Özmen, sağlık turizmi kapsamında Türkiye'ye hastaların sadece saç ektirmek ya da güzelleşmek amaçlı değil, büyük tecrübe, uzmanlık gerektiren komplike tedaviler için de geldiğini belirterek, "Türkiye, sadece estetik cerrahide değil, rekonstrüktif cerrahide de bölgenin parlayan yıldızı." dedi.

Prof. Dr. Özmen, AA muhabirine yaptığı açıklamada, rekonstrüktif cerrahinin doğuştan veya sonradan olan her türlü travma, tümör ve anomalilerin tedavisiyle ilgilendiğini ifade etti.

Doğumsal anomaliler arasında en sık dudak ve damak bölgesi, çeşitli yüz yarıkları, doğuştan gelen göz kapağı, burun defektleri ve bazen yokluğu, kulak gelişim bozuklukları, her türlü doğuştan gelen dev ben, kafatası anormallikleri, meme gelişiminde sorunlar, gövdede bazı doku defektleri gibi çok geniş bir yelpazenin rekonstrüktif cerrahi alanına girdiğini dile getiren Özmen, bu kapsamda son 20 yılda yaşanan gelişmelerle daha iyi sonuçlar alındığını ifade etti.

Prof. Dr. Özmen, ayrıca mikrocerrahi ve damar anatomisinin daha iyi anlaşılması, internetin doğurduğu daha hızlı bilgiye ulaşma süreci ve bilginin daha kolay paylaşılabilmesinin de bu noktada önemli etkenler olduğunu dile getirdi.

Rekonstrüktif cerrahi adı altında toplanan tedavilerin, doğuştan gelen yapışık parmaklar, kepçe kulak görünümü, damak dudak yarıkları gibi anomalileri ya da sonradan oluşan savaş yaralanmaları, kaza sonrası kırıklar, deri deformasyonları, yanık ve deri tümörleri gibi alanları kapsadığını dile getiren Özmen, şu bilgileri verdi:

"Sağlık turizmi kapsamında ülkemize hastalar sadece saç ektirmek ya da güzelleşmek amaçlı değil, büyük tecrübe, uzmanlık gerektiren komplike tedaviler için de geliyor. Türkiye, sadece estetik cerrahide değil, rekonstrüktif cerrahide de bölgenin parlayan yıldızı. Ülkemiz sağlık alanında, özellikle plastik cerrahi için konuşacak olursak, dünyanın sayılı birkaç ülkesinden biri olarak kabul edilmektedir. Bu noktada başarılı sonuçlar daha çok talep anlamına geliyor. Aslında ülkemize tüm dünyadan hastalar kabul ediyoruz. Türkiye'nin bu konuda bölgesinde bir lider olduğunu söyleyebiliriz. Çok sıklıkla Romanya, Bulgaristan, Kosova, Arnavutluk gibi Balkan, Azerbaycan, Katar, Libya, Suudi Arabistan, Fas, Cezayir gibi ülkeler ve Avrupa'dan çeşitli ülkelerden hastalarımız oluyor."

"Türk hekimler rekonstrüktif cerrahide ileri düzeyde uygulama becerisine sahip"

TPRECD Bilimsel İşler Sorumlusu Prof. Dr. Şükrü Yazar da doku ya da organlarda meydana gelen kayıpların genellikle kanser cerrahisi, iş ya da trafik kazasıyla yanık sonrasında oluşabildiğini aktardı.

Plastik ve rekonstrüktif cerrahide hedefin kaybedilen dokuların orijinaline yakın şekilde yeniden onarılması olduğuna işaret eden Yazar, bunu yaparken kaybedilen dokunun anatomisinin yeniden oluşturulması, fonksiyonun sağlanması, estetik olarak önceki görünümüne yakın bir görüntü elde edilmesi gibi hedeflerin göz önünde tutulduğunu söyledi.

Yazar, rekonstrüktif cerrahide yıllar içinde bu hedefleri elde etmek için çeşitli gelişimler yaşandığını, 1960-1980 yıllarında daha çok mevcut defektin kapatılması için ameliyatlar uygulanırken, 1990-2000 yıllarına gelindiğinde bununla birlikte foksiyonların ve estetik görünümün yeniden geri kazanılması için de uygulama yapılmaya başlandığını aktardı.

Bu kapsamlı ameliyatların yapılmasında mikrocerrahinin gelişmesi ve rekonstrüktif cerrahinin bir parçası olmasının da önemine işaret eden Yazar, rekonstrüktif cerrahideki bu gelişimle birlikte hastaların hastanede kalış, iyileşme süreleriyle günlük hayatlarına ve işlerine dönüş zamanlarının kısaldığını ifade etti.

"Türkiye'ye dünyanın herhangi bir bölgesinden hasta gelebiliyor"

Yazar, hastaların sosyal hayatlarına yeniden dönmelerinin hayat standartlarını olumlu yönde etkilediğine ve hastalıklarıyla olan mücadele güçlerini artırdığına işaret ederek, şunları kaydetti:

"Türkiye'de rekonstrüktif-rekonstrüktif mikrocerrahi ile ilgilenen plastik cerrahlar bu özellikli ameliyatları yapma açısından ileri düzeyde uygulama becerisine sahiptir. Rekonstrüktif-rekonstrüktif mikrocerrahi ameliyatları uzun ve komplike ameliyatlardır. Bu ameliyatları yapmak için özel eğitim görmek gerekir. Tabii zamanla yıllar içinde kazanılacak olan tecrübe de çok önemlidir. Bu ameliyatları yapmak için özel donanımlı hastaneler, ameliyathaneler ve ekiplere ihtiyaç vardır. Yani bu özellikli ve meşakkatli ameliyatların merdiven altı uygulamalarına rastlamak mümkün değildir. Bu özellikli işler için ülkemize bölge ülkelerinden çok sayıda kanser, travma ve yanık hastası gelmektedir. Bu hastaların Türkiye'yi tercih etme nedeni, bu ameliyatların ülkemizde ucuza yapılması değil, bu ameliyatları yapacak özel eğitimli plastik cerrahların olmasıdır."

Prof. Dr. Şükrü Yazar, rekonstrüktif mikrocerrahi ameliyatlarının tüm alanlarıyla ilgilendiğini aktararak, "Rekonstrüktif cerrahi ameliyatları için ülkemize hastalar dünyanın herhangi bir bölgesinden gelebilmektedir. Sıklıkla Balkanlar, Orta Doğu, Rusya ve Orta Asya'dan hastalar gelmektedir." diye konuştu.

Bu bölgelerde bu ameliyatları uygulayacak hekim sayısı ya da donanımlı hastane yetersizliği bulunduğunu dile getiren Yazar, "Bu ameliyatlar özellikli ve komplike ameliyatlardır. Bunu gerçekleştirmek için özel eğitim almak ve donanımlı hastanelerde çalışmak gereklidir. Ülkemizde iyi yetişmiş hekimler tarafından uygulanan rekonstrüktif-rekonstrüktif mikrocerrahi uygulamaları eğer bölge ülkelerine iyi anlatılabilir ya da tanıtılabilirse bu alanda ülkemize sağlık turizmi açısından çok hasta gelebilir. Bu ameliyatlar büyük ve kapsamlı ameliyatlar olduğundan ülkemize ciddi miktarlarda kazanç sağlanabilir." değerlendirmesinde bulundu.

Manşetler

DUYURU-4