Türkiye 'homeopati'yi bilmiyor

Türkiye’de az bilinen homeopati dünyanın birçok ülkesinde tanınıyor. Doğal bir tedavi yöntemi olan homeopati insanı fiziksel, zihinsel ve duygusal olarak ele alarak iyileştiriyor.

Homeopati doğal, yan etkisiz bir tedavi yöntemi. İnsanı fiziksel, zihinsel ve duygusal bir bütün olarak ele alıyor. Hastalığın semptomlarını bastırmak yerine herkesin içinde olan iyileşme enerjisini aktive ederek çalışıyor... 200 yıl önce Doktor Samuel Hahneman’ın keşfettiği Homeopati Türkiye’de az bilinse de dünyanın birçok ülkesinde tanınıyor... Avrupa’da homeopatik ilaçları eczaneden almak mümkün; sadece bu yöntemle çalışan hastaneler bile var.

ÜÇ ÜLKE KULLANMIYOR
Brezilya ve Hindistan gibi ilacın pahalı olduğu ülkelerde tıp fakültelerinde okutuluyor... Hatta Hindistan’da imkânların kısıtlılığı sebebiyle doktora gidemeyenler homeopata gidiyor. Dünyada homeopatiyi kullanmayan üç ülke var: İran, Irak ve Türkiye... Bitkiler de var homeopatide, hayvan dokuları, mineraller, madenler ve zehirler de. Ancak homeopatik ilaç yapımı, normal ilaç yapımından farklı. İçine çok az etken madde konulduğu için homeopatik ilaçların yan etkisi bulunmuyor. Homeopati Derneği’nin kurucusu Günnur Başar aile hekimliği alanında ihtisas yaptıktan sonra genetik doktoru unvanı almış, Başar senelerce ilaç şirketlerinde yöneticilik ve araştırmacılık yapmış. Daha sonra homeopatiyle tanışan Başar 2004 yılından beri Homeopat olarak çalışıyor. Başar’la homeopati üzerine konuştuk...

Homeopatinin mantığı ne?
Bedenin manifestasyonu herkeste farklıdır. Kişinin birkaç hastalığı da olsa tek bir hastalanma biçimi vardır. Mesela depresyonu da olan biri cilt sorunu yüzünden cilt doktoruna gider ama ona depresyonundan bahsetmez. Homeopati organizmayı fiziksel, duygusal ve zihinsel bir bütün olarak görür ve tüm hastalıklarını bir ilaçla tedavi eder.

Homeopatinin plasebo olduğunu söyleyenler var...
En çok bebeklerde ve hayvanlarda işe yaraması plasebo olmadığının kanıtıdır. Homeopati yaşam gücüyle çalışır. Yaşam gücü ne kadar iyiyse o kadar iyi sonuç alır. Ayrıca tüm hastalıkların yüzde 20’si hiçbir müdahale olmadan zaten iyileşir. Plasebo tartışmalı bir kavram.

AŞIRI İLAÇ KULLANILIYOR

Homeopatinin konvansiyonel tıptan farkı nedir?

Tıp her semptom için ayrı ilaç kullanır. Bunların amacı semptomları ortadan kaldırmaktır. Oysaki semptomlar işe yararlar; onları baskılasanız da hastalık orada kalır... Ağrı kesici baş ağrısını hissetmeyi engeller ama ona sebep olan beyin durumu ortadan kalkmaz. Akut hastalıklarda bu sorun değildir; hastalık gelir ve geçer. Ancak kronik hastalıkta problemdir. Bu açıdan bakınca tıbbın tedavi edebildiği kronik hastalık yok. Tansiyon, şeker, depresyon hastaları her gün ilaç kullanır. Semptomlar gözükmez ama hastalık durur.

Kronik hastalıkları nasıl tedavi ediyorsunuz?
Doğada bizim tarzımızda kronik hastalıklar yok. Bir hayvan hastalığını ya atlatır, ya da ölür. Kronik hastalık sizi öldürecek güçte olmayan ama yine de iyileşemediğiniz bir durumdur. Homeopatik ilaç bunu akut hastalığa dönüştürür ve semptomların içinden geçersiniz. İyileşme ancak böyle mümkündür.

Hastaysan doktora git; ilaç yazsın ve iyileş diye bir anlayış var günümüzde. Homeopati de böyle mi?
Doktorun görevi hastaya ilaç değil şifa vermektir. Batı tıbbının son 50 yıldaki anlayışı aşırı ilaç kullanımıdır; bunun faydası tartışılır. Kronik hastalıklar o kişinin hayat tarzında değişmesi gereken bir şeylerin olduğunun göstergesidir. Şu ana kadar yaptıkların senin işine yaramıyor demektir. Homeopatik iyileşme hastanın aktif çabasını gerektirir. Strese duyarlı bir insan kendisini hasta eden ortamda yaşamaya devam ederse homeopatik ilaç onu 2 -3 ay iyileştirir, sonra yine hastalanır. Ancak hayata dair düzenlemelerle gerçekten iyileşebilir.

EN ÇOK MİGREN, ASTIM VE DEPRESYONDA ETKİLİ

■ Çalışma şeklinizi anlatır mısınız?
Hastayla yaptığımız görüşmede onun fiziksel, zihinsel ve duygusal özelliklerini öğrenmeye çalışırız. Herkesin midesinde ülser olabilir ama bunun oluşum süreci farklıdır. Kiminin üzüldüğü zaman midesi ağrır; kiminin kızdığı, kiminin acı yediği zaman. Hiç bir hastalık tek başına psikolojik ya da fizyolojik değildir; hepsinin oluşturduğu bir yumak vardır. O yumağı görüp, buna göre ilaç verirsek iyileştirici olur.

■ Çocuklarda daha çok işe yaradığını söylediniz; hiperaktiviteyi tedavi edebilir mi homeopati?
Hastalıkların bir seyri vardır. Yeni doğanın bir cilt sorunu olur ve ona kortizon verilerek baskılanınca daha derin bir semptom oluşur. Bunu astım takip eder; ona da kortizon verilir. Bunlar zamanla hiperaktiviteye ve daha ileri yaşlarda depresyona dönüşür. Cilt, astım, hiperaktivite, depresyon merdivenin basamakları gibidir... Birini baskılarsanız hastalık daha derine iner. Toplumsal açıdan bakınca baskıladığınız semptomlar bir sonraki kuşakta tezahür edebilir.

■ Homeopati hangi hastalıkl arda en iyi sonuç veriyor?
Migren, depresyon, astımda çok iyi sonuç alıyoruz. Tansiyon, şeker gibi hastalıklarda başlangıç seviyesine yardımcı olabiliyoruz. Genetik hastalıklarda çok iyi sonuç alıyoruz. Mesela kronik lösemi hastaları için haftada iki kan transferini iki haftada bire düşürmek yaşam kalitesinin arttırır.

■ Sağlık yasasına alternatif tedavilerle ilgili bir tanım eklendi. Homeopati de bunlardan biri mi?
Avrupa'ya uyum çerçevesinde homeopati adı geçiyor ama ilaçların ruhsatlandırılması için bir yönetmelik henüz yok. İlaç endüstrisi çok büyük kârlarla çalışır. İlaçları çok ucuz olan homeopatide bu yok; bu yüzden ruhsatlandırılması için talep yok. Türkiye büyük ilaç şirketlerinin çok paralar kazandığı bir ülkedir.

Damla ÇELİKTABAN

Manşetler

DUYURU-5
EBELİK YÖNETMELİĞİ
HASTANE KOORDİNASYON KURULU YÖNETMELİĞİ