Tüp bebek tedavisinde,birinci uygulamada %30, ikinci uygulamada %25 oranında katılılım payı ödenecek

Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneği 2. Başkanı Prof. Dr. Bülent Tıraş, Sağlık Uygulama Tebliği'nde (SUT), tüp bebek yöntemiyle çocuk sahibi olmayı bekleyenler için devlet tarafından ödenen katkı payının azaldığını belirterek, "Yeni uygulamayla, tüp bebek

Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneği 2. Başkanı Prof. Dr. Bülent Tıraş, Sağlık Uygulama Tebliği'nde (SUT), tüp bebek yöntemiyle çocuk sahibi olmayı bekleyenler için devlet tarafından ödenen katkı payının azaldığını belirterek, "Yeni uygulamayla, tüp bebek tedavisinde hasta birinci uygulamada yüzde 30, ikinci uygulamada yüzde 25'i oranında katılım payı ödeyecek" dedi.

Tıraş yaptığı açıklamada, 1 Ekimde yürürlüğe giren SUT'taki düzenlemelerin, hastaların lehine olmadığını, değiştirilmesi gerektiğini savundu.
SSK hastalarının tüp bebek tedavilerinin de devlet tarafından ödenmeye başlamasıyla, tüp bebek için hastanelere ve özel tüp bebek merkezlerine yapılan başvuru sayısının önemli ölçüde arttığını ifade eden Tıraş, Türkiye'de tüp bebek uygulamasına ihtiyacı olan her 5 çiftten sadece birinin ulaşabildiğini kaydetti. Tıraş, bunun "eğitim eksikliği, yanlış dini düşünceler ve hizmete ulaşmada sıkıntı ve ekonomik" nedenlerden kaynaklandığını ifade etti.
Tüp bebek uygulaması için maliyetin 3 bin 500-4 bin YTL civarında olduğunu, uygulama boyunca kullanılan ilaçların maliyetinin de yumurtalıkların hassasiyet durumuna göre değiştiğini belirterek, tedavinin özel merkezlerde ilaç ve uygulama dahil bir kişi için yaklaşık 6-7 bin YTL'ye mal olduğunu söyledi.
Tıraş, yeni uygulamayla devletin tüp bebek tedavisi için ödediği katkı payının azaldığını belirterek, "Eskiden, bin 240 TL olan devlet katkısı için hastalar herhangi bir katkı ödemezken yeni kanunla hastalar, ilk denemede yüzde 30, ikinci denemede yüzde 25 oranında katılım payı ödeyecekler. Yani, vatandaşın cebinden fazla para çıkacak" diye konuştu.
Ayrıca, tüp bebek uygulamasından yararlanabilmek için kadının yaşına da sınırlamalar getirildiğini anlatan Tıraş, şunları kaydetti:
"Eskiden, tedavi için yaşta herhangi bir alt sınır yokken şimdi 23 yaşından büyük olmak şartı getirildi. Üst yaş için de 40 yaşından gü n almamak koşulu konuldu.
Türkiye'de erken evlilik oranı yüksek, 17-18 yaşlarında evlenenlerin sayısı hiç de az değil. Bu kişilerde erkekte sperm olmaması durumunda çocuk sahibi olabilmek için 5 yıl beklemesi isteniyor. Tedavi için, bilimsel temellerin dışında bir sınır olamaz. 40 yaşından gün almamak şartı da birçok insanın mağduriyetine neden olacaktır."
Tıraş, bunun yanı sıra "diğer hiç bir tedavide pirim ö deme gün sayısının 900 günle sınırlanmadığını, sadece sigortalılık esası arandığı nı" belirterek, "Sadece tüp bebek uygulamasında, 5 yılı kapsayan toplam 900 gün pirim ödenmesi şartı aranıyor. Bunu hastalık olarak kabul ediliyorsa, diş, göz ya da diğer hastalıklar gibi kapsama alınmalıdır" dedi.
Ayrıca bundan böyle tüp bebek uygulamasının devlet tarafından ödeme kapsamının 2 uygulama ile sınırlandırıldığını ifade eden Tıra ş, bir çok özel tüp bebek merkezinin SGK ile anlaşmalarını iptal ettiğini de savundu.
Genel Sağlık Sigortası Genel Müdürü Sami Türkoğlu da "Avrupa ülkelerinin birçoğunda, sigorta şirketleri tarafından tüp bebek tedavisinin ödenmediğini" belirterek, şunları kaydetti:
"Yaş sınırlaması bizim icat ettiğimiz bir şey değil. Bilim adamları tarafından yapılan çalışmalarda, kadın için 39 yaşının da çok yüksek olduğunu belirtiliyor. Hatta 35-37'yi söyleyenler var. 50 yaşındaki bir kadına da tüp bebek uygularsınız, doğurma oranı sıfır değildir, istatistik olarak çok d üşüktür. Ne olacak, o zaman bunu mu baz alacağız?
Bundan 2-3 yıl öncesine tüp bebek tedavisine devlet hiç ödeme yapmıyordu. Birçok ülke, buna ödeme yapmazken, bizim katılım payı vermemiz çok ayrıcalıklı bir durumdur. Söz konusu para, bizim bu tedaviye devlet tarafından verilen katılımdır. Katılım diyoruz, tamamını üstlenmiyoruz. Tüp bebek tedavisi sadece devletin verdiği katılım payıyla bitmiyor ki, bunun aylık 3-4 bin YTL'ye çıkan ilaç masrafı var, biz onları da ödüyoruz. Ayrıca, tüp bebek tedavisinde olduğu gibi birçok ilaçtan da yüzde 10 gibi oranlarda katkı payı alınıyor zaten.
Unutulmamalı, bizim belli bir bütçemiz var. Bunun içinde de öncelikli olan kalemler bulunuyor. O sıralamayı yapmak durumundayız. Elbette, bir kanser hastasının, hiçbir şekilde mağdur edilmeden, cebinden para çıkmayacak şekilde tüm tedavisini karşılamak durumundayız."
Bu tür tartışmaların hekimler tarafından yapılmasının uygun olmadığını ifade eden Türkoğlu, "Katılım payının alınması, tıp camiasının tartışacağı bir şey değil, bu sigortacılıkla ilgilidir. Hekimlerin işi bunu tartışmak değil. Hekimlerin bu konudaki itirazları tamamen ticari kaygılardan kaynaklanmaktadır" diye konuştu.
Türkoğlu, tüp bebek yönteminden faydalanabilmek için 900 gün pirim ödeme şartı konusunda da "Sigortacılık açısından bir aylık sigortalılıktan sonra böyle bir tedaviden faydalanmak uygun değildir. Hekimlerin, tıbbi açıdan 900 güne itirazları var mı? Bu, tıbbi bir konu mudur? Bu, sadece bizi ve vatandaşı ilgilendirir. Biz, bunu uygun gördük. Herkes kendi işini yapsın" dedi.
Birçok tüp bebek merkezinin SGK ile anlaşmasını iptal ettiğine iddialarına ilişkin olarak da Türkoğlu, şunları söyledi:
"Özel merkezler, işletmeleri açısından bizimle anlaşmayı uygun görüyorlarsa, SGK ile anlaşma yapabilirler. Ticari olarak uygun bulmuyorlarsa biz illa anlaşma yapsınlar demiyoruz. Kimse mağdur olmaz. Birçok devlet ve üniversite hastanesinde tüp bebek merkezleri mevcut. Özel merkezlere gitmeyenler, buralarda yaptırabilirler."

Manşetler

DUYURU-5
EBELİK YÖNETMELİĞİ
HASTANE KOORDİNASYON KURULU YÖNETMELİĞİ