TÜBA'nın "COVID-19 Küresel Salgınla Mücadele Özel Ödülleri" sahiplerini buldu

Türkiye Bilimler Akademisinin (TÜBA) "COVID-19 Küresel Salgınla Mücadele Özel Ödülleri" sahiplerine takdim edildi.

TÜBA Başkanı Prof. Dr. Muzaffer Şeker:  "Ülkenin gururu olarak ortaya konan her bir çalışma, insanlığa da katkı sunacak önemli bir başarı"

TÜBA Başkanı Prof. Dr. Muzaffer Şeker, Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Konferans Salonu'nda gerçekleştirilen törende, ödül almaya hak kazanan bilim insanları Prof. Dr. Aykut Özdarendeli, Doç. Dr. Urartu Özgür Şafak Şeker ve Prof. Dr. Tanıl Kocagöz'ün başarılarının devamını temenni etti.

Kovid-19 salgını nedeniyle tanı, teşhis ve tedaviye yönelik çalışmaların dünyada hız kazandığına işaret eden Şeker, "Sadece burada ödüllendirdiğimiz arkadaşlarımız değil, Türkiye'de de ciddi sayıda akademisyen bu konuya gönül verdi, emek sarf etti. Devlet ve üniversitelerin desteğiyle imkanlar çerçevesinde bilimsel çalışmalarını yürüttüler." diye konuştu.

Şeker, bu çalışmalar sayesinde, sağlık hizmetlerinin de aksamadan devam ettiğini vurgulayarak, 14 Mart Tıp Bayramı vesilesiyle tüm sağlık çalışanlarına teşekkür etti.

Türkiye'nin geçmiş dönemde aşı çalışmalarını bıraktığını anımsatan Şeker, bu konudaki eğitim ve nitelikli insan gücü kesintiye uğramasaydı aşı çalışmalarının daha hızlı sonuçlanabileceğini söyledi.

Şeker, bunun alınması gereken bir ders olduğunu ifade ederek, "İnsan hayatıyla ilgili olarak kendi bilimsel çalışmalarınızı desteklemediğiniz zaman küresel salgında kimsenin kimseye faydasının olmadığını ve her türlü teçhizatı, ilacı veya aşıyı kendine ayırdığını gördük." değerlendirmesinde bulundu.

"Salgının neden olduğu sorunlar nitelikli insan gücüyle aşılabilir"

Küresel salgının sebep olduğu değişimlerin ortaya sorunlar yumağı bıraktığına işaret eden Şeker, bunların nitelikli insan gücüyle aşılabileceğine dikkati çekti.

Şeker, TÜBA olarak küresel salgına ilişkin yaptıkları çalışmalara değinerek, kaliteli çalışmaları ödüllendirmek için de titizlikle çalıştıklarını anlattı.

Ödül alanları tebrik eden Şeker, "Ülkenin gururu olarak ortaya konan her bir çalışma, insanlığa da katkı sunacak önemli bir başarı. Dünyada çok az sayıda tanıya, teşhise, tedaviye ve koruyucu hekimliğe yönelik üretimde bulunabilen ülke var. Bunların arasında ülkemizin olması bilim insanlarımızı çaba ve gayretleriyle, devletimizin de özel desteğiyle oldu." dedi.

"Birçok kişinin emeği var"

Salgında tedavi ve korunma alanına yönelik projesiyle "Özel Ödül"e layık görülen, TURKOVAC'ı geliştiren ekibin başındaki Özdarendeli, ödülden duyduğu memnuniyeti dile getirdi.

Türkiye'de 1997 yılında beşeri alanda aşı üretiminin bırakıldığını hatırlatan Özdarendeli, Erciyes Üniversitesi bünyesindeki Aşı Araştırma ve Geliştirme Uygulama ve Araştırma Merkezi'nde yaptıkları çalışmalara değindi.

Özdarendeli, Türkiye'de ilk Kovid-19 vakasının görülmesiyle buna yönelik aşı geliştirme çalışmalarına başladıklarını belirterek, virüsün izolasyonundan acil kullanım onayı verilmesine kadarki süreci anlattı.

TURKOVAC'ın geliştirilmesinde birçok kişinin emeği olduğunun altını çizen Özdarendeli, şunları kaydetti:

"18-20 aylık süreçte pandemi koşullarında acil kullanım olayı alıp, ortalama aylık 1 milyon doz üretilen ve 81 vilayette kullanılan bir aşıdan bahsediyoruz. Bu, benim gözümde hız olarak da bir mucize. Eski tecrübemiz ya da aşı üreten bir ülke olsaydık çok daha kısa sürede üretebilirdik. 25 yıldan beri aşı üretmeyen bir ülkede bu noktaya gelmek çok önemli. Bu noktada emeği geçen bütün hocalarımıza, gönüllülerimize teşekkür ediyorum."

"Biyoteknoloji bir ulusal güvenlik konusu"

Doç. Dr. Şeker de salgın sürecinde, sağlık, gıda ve tarım için biyoteknolojinin bir ulusal güvenlik konusu olduğunun politika yapıcılardan bürokratlara tüm kesimlerce anlaşıldığını dile getirdi.

Sentetik biyolojiye yönelik çalışmalar yaptığını belirten Şeker, kendisine tanı alanında birincilik ödülü getiren projesinden bahsetti.

Şeker, salgın döneminde biyoteknolojik üretimle ilgili bir yapılanma gerekliliğinin ortaya çıktığını dile getirerek, şu ifadeleri kullandı:

"Bu işin Ar-Ge'sinde çok yenilikçi fikirler üretebilecek bir insan potansiyelimiz var. Türkiye'nin çok parlak öğrencilerinin bir kısmı bu işlerle uğraşmak istiyor. Yazılım şirketlerindeki gibi bir ekosistem oluşturulursa o potansiyeli yakalamak ve burada durmak mümkün. Türkiye'nin savunma sanayisinde geldiği noktaya burada da gelmemesi için hiçbir neden yok."

"Farklı hastalıkların tanısında da kullanılabilir"

Tanı alanında ikincilik ödülüne hak kazanan Prof. Dr. Kocagöz de rahatsızlığı nedeniyle törene katılmadı. Gönderdiği video mesajda çalışmasından söz eden Kocagöz, Kovid-19 tespitinde sürüntü örneğinin alınmasının zorluklarını anlattı.

Kocagöz, gargara ve ağız çalkalama yoluyla Kovid-19 testine imkan veren projesine ilişkin, "Küçük çocuklar dahi bu örneği vermekte. 20 mililitre kadar içme suyu, gargara yapıldıktan sonra bir tüpe konuyor. İçine konulan polimer, örneği 5 dakika konsantre ettikten sonra, konsantre edilmiş örnek Kovid-19 açısından test ediliyor." diye konuştu.

Bu yöntemle sürüntü örneklerine göre daha duyarlı tanı konulabildiğine işaret eden Kocagöz, yöntemin ileride farklı hastalıkların tanısında da kullanılabileceğini düşündüklerini söyledi.

Ödül töreninde, Erciyes Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Çalış, Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Ünüvar ve Bilkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Abdullah Atalar da birer konuşma yaptılar.

Konuşmaların ardından, TÜBA Başkanı Şeker ile Yükseköğretim Kalite Kurulu (YÖKAK) Başkanı Prof. Dr. Muhsin Kar tarafından ödüller takdim edildi.

Törenin son bölümünde hatıra fotoğrafı da çektirildi.

Manşetler

DUYURU-5
EBELİK YÖNETMELİĞİ
HASTANE KOORDİNASYON KURULU YÖNETMELİĞİ