TTB Merkez Konseyi Başkanı Dr. Eriş Bilaloğlu, Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın bugün (22 Kasım 2010) iki ayrı gazetede yer alan açıklamaları ile ilgili olarak aşağıdaki açıklamayı yapmıştır:
Bugün, Sayın Bakan ile yapılan bir görüşme iki ayrı gazetede haber olarak yer almıştır. Her iki haber incelendiğinde Sayın Bakan esas olarak;
1- Türk Tabipleri Birliği’ni “sipere yatmış, karşısındaki birisi kafasını çıkarınca onu alnından vurayım mantığıyla hareket ediyor” diyerek suçlamış,
2- “Tam gün yasası sayesinde devlet ve üniversite hastanesinde çalışan doktorların hastaları istismar ederek ekstra para almalarına son verdiklerini” söyleyerek hastalara örgütlenin çağrısında bulunmuş ve zımnen hekimlere karşı örgütlenme çağrısı yapmıştır. “Vatandaşı istismar eden ikinci bir para ödemek sosyal devlete sığmaz” demiştir.
Sonuç olarak TTB’nin sürekli muhalefet yaklaşımını benimsediğini söyleyerek, doktorların ve vatandaşın aslında mutlu olduğunu vurgulamıştır.
Öncelikle, Sayın Bakan’ın yaptığı açıklamaların çok talihsiz olduğunu söylemeliyiz. Hekime yönelik şiddetin arttığı bir ortamda, doktorların hastaları istismar ederek para almalarından bahisle örgütlenin çağrısı mutlaka düzeltilmelidir. Açıktır ki hastaların ve daha doğru bir deyimle vatandaşın eşit, nitelikli, ulaşılabilir ve ücretsiz sağlık hakkı için örgütlenmesi elzemdir. Bu ise bir sağlık sistemi sorunudur. Dün Türkiye’de vatandaştan sağlık hizmeti için sadece vergi alınırken, bugün vergi, prim, katkı payı, katılım payı, yüzde 70’e kadar ilave ücret yasal olarak alınmakta olup bunun sosyal devlete sığmayacağı ortadadır. Net olan vatandaşın cepten ödemelerinin çok arttığıdır. Dolayısıyla vatandaşın bu sisteme karşı örgütlenmesi şarttır.
İkinci olarak TTB, hekimlerin 6-7 bin TL gibi ücretleri hak ettiklerinden emindir. Bu ücretleri performans gibi ödeme sistemleri yerine emekliliğe yansıyan güvenceli bir ücret olarak verilmesi gerektiğini de savunmaktadır. Sayın Bakan bunu bir türlü kabul etmemektedir. Ayrıca aile hekimlerinin büyük çoğunluğu gelirlerinin önümüzdeki yıllar içerisinde yarıya yakın azalacağı endişesini somut olarak taşımaktadır. Hekimlerin büyük çoğunluğu belirsizlik içinde yaşamaktadır ve mutsuzdur. Bir başka ifadeyle Bakan’a ve Bakanlığa güvenmemektedirler.
Bu güvensizliğin en yakın kanıtı da yürürlüğe giren “tam gün” yasasından bu yana hekimlerin özlük haklarında, gelirlerinde ve çalışma sürelerinde söylenenin aksine herhangi bir iyileşmenin olmamasıdır. Geçen yıl bu zamanlarda yasa çıkmadan önce Sağlık Bakanlığı’nca sık sık kamuoyuna duyurulan yüksek hekim ücretleri hala ortada yoktur. Günlük çalışma süresi ise 8 saate inmemiş, 9 saat olarak devam etmektedir.
Son olarak; TTB’nin “sipere yatıp alnından vurayım mantığıyla davrandığı” benzetmesi hiç uygun olmamıştır. Teşbihde hata olmaz dersek, Sayın Bakan elde silah sürekli sağa sola ateş etmekte, hekimleri toplu olarak taramaktadır. Haberde yer aldığı gibi TTB “sniper gibi bekliyor” ise Bakanlık hekimlere yönelik “terminator” gibi davranmaktadır.
TTB, Türkiye’deki sağlık sisteminin halkın ve hekimler dahil sağlık çalışanlarının yararına olması ile ilgilidir. Hatırlanacağı gibi, TTB yaptığı bir bilimsel çalışmanın sonuçlarını 15 gün önce bir basın açıklaması ile kamuoyu ile paylaşmıştı. Çalışmada, 169 ülke ortalama yaşam süresi, bebek, çocuk, anne ölümleri, ölüm nedenlerinin hastalıklara göre dağılımı, hastalıklara göre yaşam yılı kayıpları gibi çok sayıda veri yönünden analiz edilmekte, ülkeler aldıkları puana göre sıralanmaktaydı. Bu analiz sonucunda Türkiye'nin sağlık düzeyi puanı -11,98 olarak elde edilmişti ve sıralamada da 87. olduğunu göstermekteydi.
Sayın Bakan’ın hekimler üzerinden politika yapmak yerine bunlara cevap vermesinde herkes için yarar vardır.
Dr. Eriş Bilaloğlu
Türk Tabipleri Birliği
Merkez Konseyi Başkanı