Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Farabi Hastanesi'nde 35 yıldır patoloji teknisyeni olarak görev yapan Yılmaz'ın rutin muayenesinde, Prostat Spesifik Antijen (PSA) değerinin yüksek olduğu fark edildi.
Bunun üzerine ileri düzeyde araştırma amacıyla yapılan prostat biyopsisiyle hastaya prostat kanseri tanısı konuldu. Yılmaz, Doç. Dr. İlke Onur Kazaz ve Dr. Öğretim Üyesi Fatih Çolak başkanlığındaki ekip tarafından ameliyat edildi.
Doç. Dr. Kazaz, prostat kanserinin tüm dünyada erkekler arasında ikinci sıklıkta görülen kanser türü olduğunu belirtti.
Kansere bağlı ölüm sebepleri arasında beşinci sırada yer alan prostat kanserinin, prostat dokusunu oluşturan bazı hücrelerin anormal seyir göstererek tümör yapıları oluşturması sonucu meydana geldiğini vurgulayan Kazaz, "Kanserler, prostatın sadece bir kısmından gelişebileceği gibi birden çok kısmında da gelişebilir. Genellikle 65 yaş üstünde görülen bu hastalık, erken dönemlerinde hiçbir belirti vermeyebilir. Fakat tedavi edilmezse zamanla büyüyerek idrar kanalına baskı yapabilir. Böyle hastalarda idrar yapmayla ilgili bazı şikayetler meydana gelebilir." değerlendirmesinde bulundu.
Kazaz, tanı ve tedavide geç kalınmış bazı hastalarda kanserli dokuların prostat içinde sınırlı kalmayıp etrafındaki dokulara yayılım gösterebildiğine dikkati çekerek, şöyle devam etti:
"Üroloji Polikliniğine, idrar yapma güçlüğü sebebiyle gelen ya da tarama amaçlı bakılan PSA değeri yüksek olan hastaların prostat kanseri olabileceğinden şüphelenilir. Şayet hastada PSA yüksekliği olmaksızın parmakla yapılan prostat muayenesinde, prostatta herhangi bir anormallik saptanması durumunda da prostat kanseri şüphesi ortaya çıkar. Bu hastalara, prostat biyopsi işlemi önerilir. Prostat biyopsisinin patoloji sonucunda kanser çıkması, hastaya prostat kanseri tanısı konmasında belirleyici olur. Biyopsi sonrası patoloji sonucu ile polikliniğe gelen hasta, öncelikle genel durum ve ek hastalıklar, geçirdiği cerrahiler açısından değerlendirilir. Hastalığın yayılımını değerlendirmek için evreleme görüntülemeleri istenmelidir. Uygun hastalara açık ya da laparoskopik prostat kanser ameliyatı önerilir. Ameliyata uygun olmayan ya da ameliyat olmak istemeyen hastalar radyoterapi yani ışın tedavisi açısından değerlendirilir."
İbrahim Yılmaz'a da uygulanan kapalı yöntem sayesinde hastaların 2-3 günlük hastane yatışı sonrası taburcu edildiğini aktaran Kazaz, "Hastalarımızın ameliyat sonrası ağrıları minimum seviyelerde olduğu için bu yöntem gayet konforlu bir tedavi şekli olarak öne çıkmaktadır. KTÜ Farabi Hastanesi Üroloji Kliniği'nde Laparoskopik Radikal Prostatektomi ameliyatlarını 2012 yılından beri büyük bir özveri ve disiplinle sürdürmekteyiz." ifadelerini kullandı.
Rutin kontroller sırasında prostat kanseri olduğunu öğrendiğini anlatan Yılmaz ise şunları kaydetti:
"Önerilen kapalı ameliyatı gönül rahatlığıyla oldum. Bu kadar kolay bir süreç olacağını tahmin etmiyordum. Emeği geçen tüm mesai arkadaşlarıma teşekkür ederim. Risk grubundaki yani 45 yaşın üzerindeki tüm erkeklere başta üroloji olmak üzere rutin sağlık kontrollerini düzenli yaptırmalarını tavsiye ediyorum."