Tıp ihtisasına psikolojiyi de ekleyen profesör, hukuk diploması almanın gururunu yaşıyor

Prof. Dr. Dilek Özcengiz: "Hukuk fakültesinden 2020'de mezun oldum. Zorlu bir süreçti ama bir hekim olarak zaten zorluklara ve yoğun çalışmalara alışkın biriyim. Akademi de zaten bunu gerektiriyor"

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesinden 35 yıl önce mezun olan, anesteziyoloji ve reanimasyon alanında yaptığı ihtisasın ardından psikoloji alanında doktorasını tamamlayan Dilek Özcengiz, dekanlık yaptığı dönemde okuduğu hukuk fakültesini de bitirmiş olmanın gururunu yaşıyor.

Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Dilek Özcengiz, AA muhabirine Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesinden 1985 yılında mezun olduğunu söyledi.

Ardından Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Ana Bilim Dalında ihtisas yaptığını anlatan Özcengiz, öğretim üyesi olarak görev yaptığı kurumda 1996'da doçent, 2005'de de profesör unvanı aldığını belirtti.

Hekimlerin psikolojiyi de bilmesi gerektiğini düşünerek bu konuda önce yüksek lisans ardından da doktorasını tamamladığını aktaran Özcengiz, 2013-2016 yıllarında da Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanlığı görevinde bulunduğunu söyledi.

-Dekanlığı sırasında hukuk okudu

Özcengiz, dekanlık yaptığı dönemde hekimlere birçok hukuki problemin yöneldiğini görmesi üzerine hukuk fakültesi macerasının başladığını dile getirerek, şöyle devam etti:

"Beni akademiye alan ve şu an bulunduğum yerde olmamı sağlayan kişi rahmetli kocam Prof. Dr. Gültekin Akyön'dür. Kendisi önce hukuk, sonra tıp fakültesi bitirmiş birisidir. Hayatımda tanıdığım en değerli insanlardan biriydi. Onun yolunda yürümeyi hep arzu ettim, aklımın bir tarafında duruyordu. Böylece 2015 yılında dekanlık yaptığım sırada çok eski tarihlerde kaydımın olduğu bir üniversiteden yatay geçişle Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesine geçiş yaptım. Bu şekilde benim hukuk maceram da başlamış oldu. Hukuk fakültesinden 2020'de mezun oldum. Zorlu bir süreçti ama bir hekim olarak zaten zorluklara ve yoğun çalışmalara alışkın biriyim. Akademi de zaten bunu gerektiriyor."

Özcengiz, son yıllarda hekimlere yönelik şiddetin ve tıbbi uygulama hatasıyla ilgili davalarının çok arttığını belirterek, bu konularla ilgili birçok hekimin mağdur olduğunu, zor durumda kaldıklarını ve yüksek tazminatlara mahkum edildiklerini söyledi.

İnsanların haklarını bilmelerinin birçok sorunun çıkmasını da önleyeceğini vurgulayan Özcengiz, bu amaçla hukuk ve tıp bitirmiş meslektaşlarıyla bir araya gelerek, "Hukukçu Hekimler Enstitüsü" adı altında bir dernek oluşturduklarını aktardı.

- "Gençlerin kendilerine yeni kapılar açmalarını istiyorum"

Özcengiz, oluşturulan derneğin başkanlığını yürüttüğünü ifade ederek, sözleri şöyle sürdürdü:

"Derneğin amacı hekimlere ve hukukçulara sağlık hukuk alanındaki bilgileri sunmak ve iki meslek grubunun birbirini anlamasını sağlamak. Hukuk ve sağlık birbirinden çok ayrı ama aslında çok iç içe meslekler. Terminolojileri farklı, bunun için bir köprü görevi görmek gerekiyor. Ben ve benim gibi her iki eğitimi almış meslektaşlarım bu köprü görevini görmeye talibiz. Ben kendimi öncelikle tıp öğretmeni olarak tanımlıyorum. Kutsal bir iş yapıyorum, aktif olarak çalışıyorum ama bütün her şeyi yeni hekimler yetiştirmek için yapıyorum. Böylece başka meslek gruplarından da benim öğrencim olduğunu düşünüyorum. Aynı zamanda üç farklı üniversitede sağlık hukuku dersi veriyorum."

Özcengiz, gençlerin kendilerine yeni kapılar açmasını ve birbirinden farklı alanlarda bilgiler edinmesi tavsiyesinde bulundu.

Manşetler

DUYURU-4