Cep telefonları, Wi-Fi ağları, yüksek gerilim hatları, mikrodalga fırınlar, baz istasyonları, radyo ve televizyon vericileri, radar sistemleri, askeri gözlem istasyonları, iletişim sistemleri, bilgisayarlar ve elektromanyetik radyasyon ya-yan daha onlarca çeşit kaynak çevremizi sarmış durumda. Maruz kaldığımız elektromanyetik alanlar özellikle son on yıl içinde muazzam bir artış gösterdi. Bu da artık pek çok kişiyi kaygılandırıyor.
Kimi çevre-bilim uzmanları, arılardaki toplu ölümleri elektromanyetik radyasyona bağlıyor. Özellikle son dönemdeki arı nüfusundaki azalma dikkat çekici bulunuyor. Acaba bunun sebebi insan yapısı bu çok güçlü elektromanyetik alanların, arıların dünyanın doğal manyetik alanına dayalı yön bulma ve navigasyon sistemini bozması olabilir mi diye düşünülüyor. Antenlerinin yanlış mesajlar almasıyla doğal bilgi sistemlerinin ve iletişimlerinin bozulması, bazı araştırmacıların iddia ettiği gibi, bu hayvanların dünyasında bir kaosa mı neden oldu? Eğer arılarda böylesine etkileri olduysa, elektromanyetik radyasyonun insanlarda uzun dönemli bir sağlık riskine neden olacağı kaygıları yersiz mi?
Görmediğimiz, hissetmediğimiz bu güçler dünyanın eko-sisteminde kimyasal çevre kirliliği kadar büyük bir tehdit oluşturabilir mi? Şimdilik kimse ne olduğunu tam olarak bilmiyor.
Şimdilik çocukları koruyun
Cep telefonlarının kullanımı da ‘elektrosmog’a (elektrokirlenme) katkıda bulunan önemli bir faktör olabilir mi? Araştırmacılar bununla ilgili kesin bir sonuca ulaşmış değil. Yüz milyonlarca kişinin cep telefonu bağımlısı olduğu günümüzde, herkes bu cihazların güvenli olup olmadığını merak ediyor.
International Journal of Radiation Biology dergisinde yayımlanan bir makalede, cep telefonuyla yarım saat konuşanların beyin fonksiyonunda çok hafif bir artış meydana geldiği belirtilmiş, ama buna bağlı ispat edilebilir uzun süreli bir olumsuz etki de tespit edilememiş. İngiltere’de Ulusal Radyolojik Korunma Kurulu (NRPB), ‘elektrosmog’a dikkat çekerek çeşitli çalışmaların bulguları açık- lanıncaya veya ispatlanıncaya kadar, çocuklar için koruyucu bir yaklaşımın benimsenmesini öneriyor. Bilimsel kanıt olmasa da, çocukların cep telefonu kullanı- mının sınırlı tutulmasından yana. Bazı uzmanlar çocukların kafatasının daha ince olması nedeniyle daha fazla radyasyona maruz kalabileceğini belirtiyor.
Zaman ne gösterecek?
Bu arada içimizi rahatlatacak bir bilgi var, elektro manyetik radyasyon, X ışınları radyasyonu gibi, kanserle bağlantılı DNA değişimlerine neden olan tipte radyasyon değilmiş. X ışınları molekül yapısını değiştirebilirken, elektromanyetik radyasyon bunu yapmıyormuş.
Öte yandan 10 yılı aşkın süredir sağlık hizmetinde tanı amacıyla kullanılan manyetik rezonans (MR) cihazlarıyla bugüne dek çok sayıda hastanın tarandığını düşünecek olursak, bu hastalarda bilinen bir olumsuz etkinin görülmemesi de bir ölçüde içimizi rahatlatabilir herhalde. Hem MR’lar, cep telefonu veya mikrodalgalardan çok daha güçlü.
Elektromanyetik dalgalar insan vücudunu hakikaten zarar verecek şekilde etkiliyorlar mı, etkiliyorlarsa her gün defalarca kullanılan düşük güçlü bir elektromanyetik alan mı yoksa çok seyrek kullanılan yüksek güçlü bir elektromanyetik alan mı daha çok ve ne şekilde etkiliyor, zaman gösterecek anlaşılan.