"Enflasyon görünümünde belirgin bir iyileşme sağlanana kadar, parasal sıkılaştırmayı gerektiği zamanda ve gerektiği ölçüde kademeli olarak güçlendireceğiz"
"2025 yılı sonrasını istikrar döneminin başlangıcı olarak görüyoruz. Bu dönemde enflasyondaki gerileme hızlanırken öngörülebilirlik artacaktır, kalıcı olarak gerileyen enflasyona, yatırımlar ve nitelikli büyüme eşlik edecektir"
"Yılın ikinci yarısında parasal sıkılaştırmanın etkileri ve hizmet gelirleri kanalıyla cari işlemler hesabında belirgin bir iyileşme öngörmekteyiz"
Erkan, yılın üçüncü Enflasyon Raporu'nun tanıtımı amacıyla Merkez Bankası İdare Merkezi'nde düzenlenen bilgilendirme toplantısında, temel amaçlarının fiyat istikrarı olduğunu ve enflasyonu kalıcı düşürmek için parasal sıkılaştırma sürecine başladıklarını söyledi.
"Enflasyon görünümünde belirgin bir iyileşme sağlanana kadar, parasal sıkılaştırmayı gerektiği zamanda ve gerektiği ölçüde kademeli olarak güçlendireceğiz." diyen Erkan, fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda tüm araçları kararlılıkla kullanmaya devam edeceklerini vurguladı.
Bu kapsamda, faiz artırımının yanı sıra parasal sıkılaştırma sürecini destekleyecek seçici kredi ve miktarsal sıkılaştırma kararları aldıklarını hatırlatan Erkan, şöyle konuştu:
"Öngördüğümüz dezenflasyon ve istikrar dönemleri öncesinde bir geçiş sürecindeyiz. Döviz kurunda gözlenen düzeltme ve mali disipline yönelik tedbirlerin sonucunda enflasyon kısa vadede geçici bir yükseliş gösterecektir. Diğer taraftan, bu süreçte 2024 yılında dezenflasyonun sürdürülebilir şekilde başlamasını sağlayacak zemini dikkatle oluşturduk. Faiz artırım kararlarımız, miktarsal ve seçici kredi sıkılaştırma kararlarımızın birikimli olumlu etkilerinin bir kısmını 2023'ün sonunda ve özellikle enflasyonun ana eğiliminde 2024 yılının ikinci çeyreğinde hissetmeye başlayacağız. Dezenflasyon süreci dönemine girildiğinde, göreli fiyatlarda geçici düzeltmeler yerini kur istikrarı, iyileşen cari denge, mali disiplin, sermaye akımlarında kalıcı güçlenme ve artan rezervlere bırakacaktır."
- 2025 sonrasını istikrar döneminin başlangıcı olarak görüyoruz"
Erkan, söz konusu gelişmeler sonucunda enflasyonun ana eğilimi ve beklentilerin tutarlı bir şekilde iyileşmeye başlayacağını ifade ederek, "2025 yılı sonrasını ise istikrar döneminin başlangıcı olarak görüyoruz. Bu dönemde enflasyondaki gerileme hızlanırken öngörülebilirlik artacaktır, kalıcı olarak gerileyen enflasyona, yatırımlar ve nitelikli büyüme eşlik edecektir." değerlendirmesinde bulundu.
Küresel büyümenin zayıf seyrine devam ettiğine dikkati çeken Erkan, şunları kaydetti:
"2022 yılı ile kıyaslandığında dış talep yıllık bazda yavaşlamaktadır. Türkiye'nin önemli ticaret ortaklarından Avro Bölgesi'nde, flaş imalat PMI göstergesi temmuzda 42,7 ile pandemiden bu yana en düşük düzeye gerilemiştir. Çin ise yılın ikinci çeyreğinde yüzde 0,8 büyümüştür. Bu büyüme beklentilerin altında kalmış ve ilk çeyreğe göre önemli bir yavaşlamaya işaret etmiştir. Küresel büyümedeki yavaşlamanın da katkısıyla emtia fiyatları ve arz koşullarındaki olumlu görünüm, bu rapor döneminde de devam ediyor. Emtia ana endeksi bir önceki yıla göre yüzde 18,3 gerilemekle birlikte, uzun dönem ortalamalarının üzerindedir. Sanayi üretimi zayıf seyrederken talep koşullarını daha fazla yansıtan hizmet sektörü gücünü koruyor."
- "Takip edilen 27 ülke merkez bankasının 19'unda enflasyon hedefin üzerinde"
Erkan, küresel hizmet PMI endeksinin, yılın ikinci çeyreğinde artarak 54,9 düzeyine ulaştığını ve eşik değer üzerindeki seyrini sürdürdüğünü dile getirdi.
Diğer taraftan, imalat sanayi PMI göstergesinin 49,3 ile eşik değerin altında kalmaya devam ettiğine dikkati çeken Erkan, imalat sanayisi ve hizmet sektörleri arasındaki ayrışmanın, gelişmiş ülkelerde çok daha belirgin olduğunu söyledi.
Erkan, büyüme oranlarındaki gerileme ve sanayi üretimindeki zayıflığın, emtia fiyatları kanalıyla enflasyonu olumlu etkilediğine dikkati çekerek, "Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde ortalama tüketici enflasyonları sırasıyla yüzde 4,2 ve yüzde 5,1 seviyelerine gerilemiştir. Söz konusu düşüşe rağmen, enflasyon gelişmiş ülkelerde yüzde 2, gelişmekte olan ülkelerde ise ortalama yüzde 3,5 olan hedef değerlerin belirgin üzerindedir." dedi.
Küresel çapta iş gücü piyasalarındaki sıkılık ve iç talepteki canlılık nedeniyle hizmet enflasyonlarında gözlenen katılığın, çekirdek enflasyonlardaki ve beklentilerdeki düşüşü sınırladığını vurgulayan Erkan, çekirdek enflasyonun, rapor döneminde sınırlı oranda gerileyerek gelişmiş ülkelerde yüzde 4,8, gelişmekte olan ülkelerde yüzde 5,6 olduğunu bildirdi.
Erkan, enflasyonun ve özellikle çekirdek göstergelerin yüksek seviyesi sonucu, merkez bankalarının parasal sıkılaştırmaya devam ettiğini belirterek, "Gelişmiş ülkelerin tamamında olmak üzere, takip edilen 27 ülke merkez bankasının 19'unda enflasyon hedefin üzerindedir. Gelişmekte olan ülkelerin faiz artırımlarına gelişmiş ülkelerden daha erken başladıkları ve çekirdek enflasyonu düşürmekte daha başarılı oldukları görülmektedir." diye konuştu.
- "İktisadi faaliyetteki güçlü seyirde iç talep etkili"
Türkiye'de enflasyonun geçen yılın ekim ayındaki zirve noktası yüzde 85,5'ten haziran itibarıyla yüzde 38,2'ye gerilediğini anımsatan Erkan, şu değerlendirmede bulundu:
"Bu gelişmede, döviz kurundaki istikrar ve gerilemeye başlayan küresel emtia fiyatları etkili olmuştur. Alt grupların, haziran ayı yıllık enflasyonuna olan katkılarına bakıldığında, enflasyonun gerilemesine en büyük katkı küresel emtia fiyatlarından olumlu etkilenen temel mal, gıda ve özellikle enerji kalemlerinden gelmiştir. Diğer taraftan, enflasyondaki ataleti yansıtan hizmet grubunun katkısı 15 puan civarında yatay seyretmektedir. Takip ettiğimiz geniş kapsamlı gösterge seti haziranda enflasyonun ana eğiliminde güçlenmeye işaret etmiştir. Bu gelişmede, yurt içi talepteki güçlü seyir, ücret ve kur gelişmeleri ile hizmet enflasyonundaki katılık belirleyici olmaktadır. Yılın ikinci çeyreğine ilişkin veriler, iktisadi faaliyetteki güçlü seyirde özellikle iç talebin etkili olduğunu göstermektedir."
Erkan, tüketicilerin, dayanıklı tüketim harcaması yapma planlarının ikinci çeyrekte hızla arttığını, otomobil ve beyaz eşya satışlarının geçmiş dönem ortalamalarının oldukça üzerinde olduğunu bildirdi.
İç talebin seyrine karşın toplam arzın daha ılımlı seyrettiğini vurgulayan Erkan, "Sanayi üretimi ve ihracatın yıllık artışı, 2022'nin ikinci yarısından itibaren dış taleple yavaşlamaktadır. İlk çeyrekte yaşadığımız deprem felaketi kaynaklı üretim kaybı, ikinci çeyrekte telafi edilmekle birlikte söz konusu göstergelerin yıllık artış oranları sıfıra yakındır. Geçtiğimiz yılın ikinci yarısında kapasite kullanım oranlarındaki düşüş, ilk çeyrekte afet kaynaklı olarak devam etmiştir. Kapasite kullanım oranları temmuzda halen bir önceki yıl seviyesinin altındadır. İç talep ve üretime ilişkin görünüm, toplam talep koşullarının enflasyonist bir düzeyde seyrettiğine işaret etmektedir. Takip ettiğimiz çıktı açığı göstergelerinin ortalaması, 2022'nin ikinci yarısında zayıflama eğilimi sergiledikten sonra, 2023'ün ikinci çeyreği itibarıyla yüzde 2,3 seviyesine yükselmiştir." ifadelerini kullandı.
- "Seçici kredi sıkılaştırması kararlarımızın iç talebi dengeleyeceğini öngörüyoruz"
Erkan, talebin uzun süre arzdan daha hızlı gelişmesi enflasyon üzerinde önemli bir risk oluşturduğunun altını çizerek, şu bilgileri paylaştı:
"Arz ve talebin uyum içinde hareket etmesi fiyat istikrarı, fiyat istikrarı da sürdürülebilir büyüme için çok önemlidir. Bu nedenle seçici kredi sıkılaştırması kararlarımızın iç talebi dengeleyeceğini öngörüyoruz. Çıktı açığının kapanması dezenflasyon sürecinin önemli bir bileşeni olacaktır. Yurt içi talebin hızlı büyümesi sonucunda, 2023'ün ilk 6 ayında ithalatımız, enerji fiyatlarının 12 milyar dolara varan düşürücü etkisine rağmen, yüzde 4'ün üzerinde artarak 185 milyar dolara ulaşmıştır. Küresel gelişmeler, kredi genişlemesi ve belirsizlik algısı nedeniyle altın ithalatı, ilk yarıda bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla yaklaşık 11 milyar dolar artmış ve önceki yıl seviyesinin 3 katının üzerine çıkmıştır. İç talepteki hızlanmaya bağlı olarak, tüketim malı ithalatı 8 milyar doları aşan bir artışla bir önceki yıl tutarının 1,6 katına çıkmıştır. Mayıs itibarıyla 12 aylık birikimli cari açığımız 60 milyar dolardır. Yılın ikinci yarısında ise parasal sıkılaştırmanın etkileri ve hizmet gelirleri kanalıyla cari işlemler hesabında belirgin bir iyileşme öngörmekteyiz."
Erkan , faiz artırımının, miktarsal sıkılaştırma ve seçici kredi sıkılaştırması ile güçlendirilecek parasal sıkılaştırma sürecinin döviz kuru istikrarını destekleyeceğini belirterek, "Ücret artışları özellikle emek yoğun sektörlerde maliyet artışlarına yol açmaktadır. Analizlerimiz, asgari ücret artışına en duyarlı sektörlerin idari-destek hizmetleri, lokanta-otel, toptan-perakende ticaret gibi sektörler olduğuna işaret ediyor. Hesaplarımıza göre ücret artışlarının çoğu önümüzdeki birkaç ayda fiyatlara büyük ölçüde yansımış olacaktır." dedi.
Hizmet sektöründeki fiyat artışlarının yüksek seviyelerini sürdürdüğüne, hizmet enflasyonunun mal enflasyonuna kıyasla katılık arz ettiğine dikkati çeken Erkan, "İçinde hem hizmet hem de temel malları da barındıran B endeksi yıllık artış oranı zirve noktası olan yüzde 77'den yüzde 46,6'ya gerilerken hizmet enflasyonu yüzde 55'in üzerinde katılaşmıştır. Fiyatı artan kalemlerin azalanlara kıyasla ağırlığını gösteren yayılım endeksi, hizmet sektörü için hesaplandığında, tarihsel ortalamayı aşmaktadır. Fiyat artışları sektör geneline yayılmaktadır." diye konuştu.
- "Dezenflasyon dönemi, enflasyon beklentilerinin çıpalanmasıyla hızlanacak"
Eğitim ve sağlık hizmetleri ile kira gibi, fiyatları yılın belirli dönemlerinde değişen kalemlerin daha fazla atalet sergilediğini gördüklerini vurgulayan Erkan, temel mallarda 0,6 olan atalet katsayısının eğitim ve kirada 0,9'un üzerinde olduğunu bildirdi.
Erkan, yükselen konut fiyatları ve geçmiş enflasyona endeksleme davranışına ek olarak, gayrimenkul piyasasındaki arz-talep uyumsuzluklarının kira artışlarını yukarı çekip enflasyon üzerinde etkili olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
"Gıda, ücret ve turizm kaynaklı gelişmelerden önemli ölçüde etkilenen lokanta ve otel alt grubunda aylık artışlar süreklilik gösteriyor. Enflasyon beklentileri de bir süredir yüksek seviyelerde katılık göstermekte ve son aylarda tekrar yükselmektedir. Enflasyondaki ataletin kırılması beklentilerin çıpalanmasına bağlıdır. Dezenflasyona geçiş döneminde, parasal sıkılaştırmanın öngörülebilirliği sağlaması ve birikimli etkileriyle talebi dengelemesini bekliyoruz. Dezenflasyon dönemi ise enflasyon beklentilerinin yeniden çıpalanmasıyla hızlanacaktır."