"Ülkemizde su kaynaklarına olan talep ve su kaynakları üzerindeki baskı giderek artarken suların korunması ve yönetimine ilişkin genel esas ve usulleri ortaya koyan ulusal bir su kanununa ihtiyaç duyulmaktadır"
"1971-2020 yılları arasında 220 istasyonda yapılan çalışma neticesinde son 50 yılda Türkiye yıllık ortalama sıcaklıkları 12,5 dereceden 14,5 dereceye yükselmiştir"
Tarım ve Orman Bakan Yardımcısı Akif Özkaldı, "Ülkemizde su kaynaklarına olan talep ve su kaynakları üzerindeki baskı giderek artarken suların korunması ve yönetimine ilişkin genel esas ve usulleri ortaya koyan ulusal bir su kanununa ihtiyaç duyulmaktadır." dedi.
TBMM Küresel İklim Değişikliği Araştırma Komisyonu, AK Parti Afyonkarahisar Milletvekili Veysel Eroğlu başkanlığında toplandı.
Tarım ve Orman Bakan Yardımcısı Özkaldı, komisyonda, "İklim Değişikliği ve Türkiye'de Suyun Yönetimi" başlıklı sunum yaptı.
Türkiye'deki yağış dağılımının alansal ve zamansal açılardan farklılık gösterdiğini belirten Özkaldı, ülkenin yıllık alansal yağış ortalamasının 574 milimetre olarak ölçüldüğünü belirtti.
Özkaldı, Türkiye'de 1971-2020 dönemi yıllık yağış değişimleri incelendiğinde, yaklaşık 7 yılda bir kurak periyodun yaşandığının gözlemlendiğini ifade etti.
Türkiye'nin ortalama sıcaklıklarının zamansal dağılımı ve eğilimine dikkati çeken Özkaldı, "1971-2020 yılları arasında 220 istasyonda yapılan çalışma neticesinde son 50 yılda Türkiye yıllık ortalama sıcaklıkları 12,5 dereceden 14,5 dereceye yükselmiştir. Yüzyıla baktığımızda 4 dereceye kadar varan artışlar mevcut. Ülkemizdeki sıcaklık artışı, küresel sıcaklık artışına benzer bir şekilde 1998 yılından günümüze yaklaşık 1 derece artmış." diye konuştu.
Özkaldı, Türkiye'de son yıllarda değişen iklim şartlarının da etkisiyle meteorolojik afetlerin sayı, süre ve şiddetlerinin arttığını, daha önce sık görülmeyen bazı afet türlerinin de son zamanlarda görülmeye başlandığını belirterek "Şiddetli sel ve fırtına yüzde 28 ile ilk iki sırada, dolu afeti yüzde 19'la üçüncü sırada yer alıyor. Kar ve don afeti yüzde 7 ile ülkemiz genelinde etkili oluyor. Son zamanlarda gündemimizde olan kuraklık afeti yüzde 4, yıldırım afeti de yüzde 3 ile etkisini göstermekte." dedi.
Suyun verimli kullanımı anlamında kayıp kaçakların önem arz ettiğini ifade eden Özkaldı, 2019 verilerine göre Türkiye'deki içme suyu kayıp kaçak oranının yüzde 37 olduğunu kaydetti. Suyun korunması ve sürdürülebilir kullanımın teşvik edilmesi çerçevesinde etkili yönetim modellerinin uygulanması için yeterli kontrolün sağlanması gerektiğini vurgulayan Özkaldı, bunun için de su sayaçlarının önemli bir araç olduğunu söyledi.
Özkaldı, "Ülkemizde su kaynaklarına olan talep ve su kaynakları üzerindeki baskı giderek artarken suların korunması ve yönetimine ilişkin genel esas ve usulleri ortaya koyan ulusal bir su kanununa ihtiyaç duyulmaktadır." diye konuştu.
Yasal ve idari açıdan güçlü bir su yönetimi oluşturularak suyu tek elden yönetmenin elzem hale geldiğinin altını çizen Özkaldı, şunları kaydetti:
"Suyun miktar ve kalite olarak istenen durumda olması, su ile ilgili uygulayıcı ve kullanıcı konumunda olan tüm kurum ve kuruluş ile sektörlerin görev ve sorumluluklarını hassasiyetle yerine getirmeleriyle mümkün. Burada sadece sudan sorumlu Tarım ve Orman Bakanlığı değil, Sağlık Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, belediyelerimiz ve diğer tüm birimlerimiz de üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmeli. Tasarruf ve bilinçli kullanım için tüm su kullanıcılarına gerekli eğitim verilmeli. İklim değişikliğine uyum için teknik ve ekonomik olan tüm depolama tesislerini bir an önce tamamlamamız lazım."
Komisyonda, Kadir Has Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Alp Erinç Yeldan da sunum yaptı.