Tamgün 10 kez düşünülmeli

Tamgün Yasa Tasarısı’ nın, önümüzdeki hafta yasalaştırılmak üzere TBMM’ ye getirileceği belirtiliyor.

Ancak, yasa tasarısı üzerinde yoğun tartışmalar sürüyor.
            Tasarıyı incelediğimizde, bir hayli problemli hususları barındırdığını görüyoruz.
            Bu hususlar şöylece özetlenebilir:
 
1.     Ham Bir Yasa Tasarısı
Tasarı incelendiğinde, birçok problemli hususu barındıran, tartışmalı bölümlerinin giderilmediği ve çözüme kavuşturulmadığı, ham bir tasarı olduğu görülüyor.
 
2.     Konsensus Sağlanmamış Bir Tasarı
Bu yasa tasarısının en önemli aktörleri doktorlardır. Yasa doktorların çalışma düzenini belirlemek üzere getiriliyor, ancak neredeyse tüm hekim örgütleri yasaya karşı itirazlarını sürdürüyorlar ve tasarıyı onaylamıyorlar. Onlara rağmen bu yasanın uygulanması çok zor.
 
3.     Sağlık Üretimini Artırmaz, Çelişkili
Hem doktor açığı var deniliyor, hem de doktorların saat 16.00’ dan sonra muayenehanelerinde uzun saatler çalışarak sağlık üretimini sürdürmeleri ve doktor açığını azaltmalarına set çekiliyor. Bu yönüyle çelişkili ve akılcı olmayan bir tasarı.
Ayrıca, doktorlar şu anda zaten saat 16.00’ ya kadar (part-time) çalışıyorlar. Tamgün olanlar ise 17.00’ ye kadar, yani bir saat fazla çalışıyorlar. Bu yasa ile, sağlık üretiminde bir artış olmayacağı açıkça görülüyor.
 
4.     Adaletsizlik İçeriyor
Bir doktor kendi başına, kendi muayenesinde özgürce çalışmak isterse, bu olanağa sahip olamayacak. Çünkü, SGK’ lı hastalara bakamayacak. Ayrıca, SGK ile sözleşmesi olan bir kurumda da görev alamayacak. Yani, kendi başına özgürce çalışmak isteyen bir doktora tüm kapılar kapatılıyor ve bu durumdaki bir doktorun kıskıvrak eli kolu bağlanarak, çaresiz durumda bırakılıyor. Bu nedenle tasarı, çalışma özgürlüğünü kısıtlayıcı nitelikte ve antidemokratik, baskıcı bir yasa tasarısı niteliğindedir.
 
5.     Vergi Kaybı Oluşturacaktır
Kapatılan muayenehanelerle vergi kaybı oluşacaktır.
 
6.     İşsizliği Artırır
Muayenehanelerde çalışanların açığa çıkmasıyla, işsizlik olumsuz yönde etkilenecektir.
 
7.     Geçmiş Deneyler Hesaba Katılmıyor
Türkiye daha önce iki kez Tamgün Yasası’ nı çıkardı ve uygulamaya çalıştı. Ancak uygulanamadı. Çünkü Türkiye’ nin finansman gücü, bu yasayı sürdürmeye yeterli değil.
1978’ de çıkarılan Tamgün denemesinin seyrini hatırlayalım. Hekimlere verilen göreceli yüksek ücretlerin ömrü, 2 yılı bile tamamlayamamıştı. Bu ücretler, tüm diğer kesimlerin tepkisine neden olmuştu. Ayrıca, ülkenin bütçe ve finansman sıkıntıları, ücretler üzerinde bir baskı oluşturuyordu.
Sonuçta uygulama sürdürülemedi ve sona erdirildi.
 
8.     TAMGÜN YASASI’ NIN FİNANSMAN KAYNAĞI YOK
Bugün farklı bir konumda değiliz.
Türkiye’ nin kişi başına düşen ulusal geliri, 10.500 USD sınırlarından, 8.500 USD civarına gerilemiş durumdadır.
Bu durumdaki bir ülke, ortalama 100.000 civarındaki doktora, Tamgün Yasası’ nı çıkararak ayda 5.000 USD civarında ücret ödeyemez.
Öderse de bunu uzun süreli sürdüremez. Öncelikle, finansman olarak sürdüremez. Çünkü böyle bir bütçe kaynağı olmayacak. Ayrıca, diğer toplumsal kesimlerin itirazlarını ve taleplerini göğüsleyemez.
 
9.     Son 5 Yıldaki Uygulamalar Yanıltıcıdır Ve
Sürdürülebilir Nitelikte Değildir
         Son 5 yıl içinde iki uygulama dikkati çekmektedir.
§ Bunlardan birisi, özellikle Sağlık Bakanlığı’ nın devlet hastanelerinde yüksek sayılabilecek miktarda yapılan döner sermaye ödemeleridir.
§ Buna bağlı olarak gelişen diğer bir sonuç da, doktorların muayenehane sayısının % 80’ lerden % 20’ lere inmesidir.
Yapılan dolgun döner sermaye ödemeleri, doktorların önemli kısmının muayenehanelerini kapatarak, devlet hastanelerinde tamgün ! (günde 1 saat fazla çalışma) statüsüne dönmelerine neden olmuştur.
            Ama ne pahasına ?
            Maalesef, SGK’ nın insafsızca sömürülmesi ve hastanelere gerçek miktarlardan fazla kaynak çekilmesi pahasına.
            Bunun sonucu olarak da, 2008 yılı toplam sağlık giderleri 51 milyar TL üzerine yükselmiştir. 2009 miktarı, muhtemelen daha yüksektir. SGK giderleri yüzünden, genel bütçeden ciddi transferler yapılmaktadır.
 
10.            Bu Giderler Karşılanamaz ve Sürdürülemez
Durumun aynen böyle devam edeceğini düşünmek saflık olacaktır.
Nitekim SGK da dayanamamış ve noktayı koymuş, global bütçeye geçmiştir.
Sağlık Bakanlığı da dahil, tüm kurumlara şunu demektedir: “Bizim size verebileceğimiz bu kadardır. Üste bir kuruş fazla ödeme yapamayız. Gereksiz yere fatura şişirmeyin ve bizden ek bir talepte bulunmayın. Bu bütçeyle yaşamaya alışın”.
Muhtemelen, verilen bütçe daha da sınırlanacaktır.
Bu durumda, hekimlere doğru dürüst ücret ödeyebilme imkanı da kalmayacaktır.
Nasıl diyeceksiniz hekimlere o zaman: “Bende kal ve memur olarak çalışmaya devam et !” diye ?
Elde tutamadığınız ve emeğini özgürce satarak, serbest çalışmak isteyen hekimlerin çalışmasına, türlü kısıtlamalar ve yasaklar getirerek onları çaresiz bırakma hakkınız var mı o zaman ?
Tüm bu soruların cevabı, gerçekçi bir zeminde ve adalet ilkelerinden sapmadan verilmek durumundadır.
Bunu yapmaz isek, ilerde bugün görülemeyen pekçok problem doğacaktır.
 
11.            Asıl Gürültü İleride Kopacaktır
Asıl büyük problemler, önümüzdeki dönemde kopacaktır.
Muhtemelen, devlet hastanelerinin önemli bir kısmı Sağlık Bakanlığı bünyesinden ayrılacaktır. Ya özelleştirme yoluyla, ya da özerkleştirme (Kamu Hastane Birlikleri vb.) yoluyla.
Böyle olmasa bile, genel bütçeden hastanelere verilen personel maaş ödemeleri, kira ve vergi ayrıcalıkları gibi büyük destek ödemelerinin azaltıldığına ve zamanla kesildiğine tanık olacağız.
Devlet hastaneleri de, aynen özel hastaneler gibi, yalnızca SGK’ dan yapılan ödemeler ile başbaşa kalacaklardır. Daha doğrusu, ana giderleri bundan ibaret olacaktır.
İşte o zaman anlayacaklardır ki:
  • Aldıkları ücretlerin personel maaşlarına yetmeyeceğini,
  • Döner sermaye ödemesi diye bir ödemenin mümkün olmadığını
  • Fark almadan ve hatta en az % 110- % 150 arasında fark almadan sistemi yürütmenin mümkün olmadığını.
Böyle bir tabloda, çıplak maaşları bile zor ödeyecek kuruluşların, Tamgün Yasası’ nı uygulamasının imkanı var mıdır ?
 
12.            SONUÇ: Aynı Hata Üç Kez Yapılmaz
Tamgün Yasası’ nın bu haliyle çıkarılması ve uygulanması, hele de sürdürülmesi olanaksızdır.
Bu nedenle, ilgililer durumu onlarca kez, ileride düşünerek değerlendirmelidirler.
Aynı hata üçüncü kez yapılmaz. Sonucu belli olan bir hatayı bir kez daha tekrarlamayalım.
Yeni şeyler söyleyelim. Daha akılcı, işletmecilik modellerine uygun çözümleri uzlaşarak birlikte üretelim.
Her deneme yanılmada kan kaybediyoruz. Ülkeye ve kaynaklarımıza yazık oluyor. Lütfen gerçekçi ve sorumlu davranalım.
Duygularımızla değil, aklımızla hareket edelim. Her akıllı insan gibi.
 
 
                                                                                                         
                                                                                                        07/01/2010
                                                                                                        Dr. F. Koçdoğan

Manşetler

DUYURU-4