Tam güne itirazlar

Meclis’e sunulan tam gün yasa tasarısına özelikle tıp fakültelerinin öğretim üyelerinden itirazlar geliyor. Tıp fakültelerinin tam gün yasa tasarısına yönelttikleri eleştirileri 4 grupta toplamam mümkün.

Meclis’e sunulan tam gün yasa tasarısına özelikle tıp fakültelerinin öğretim üyelerinden itirazlar geliyor. Tıp fakültelerinin tam gün yasa tasarısına yönelttikleri eleştirileri 4 grupta toplamam mümkün.

Özel sektörde sınırlamalar
Tam gün yasa tasarısı uzman doktorlar için üç seçenek sunuyor:
1- Kamu kurum ve kuruluşlarında çalışmak,
2- Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) ve kamu kurumlarıyla sözleşmeli olarak çalışan özel hastaneler, vakıf üniversitelerinde görev almak,
3- SGK ve kamu kurumlarıyla sözleşmesi bulunmayan özel hastaneler, aynı durumdaki vakıf üniversitelerinde çalışmak, muayenehane açmak.
Yasa tasarısı bu üç seçenekten birinin seçilmesini zorunlu kılıyor. Üçünde veya ikisinde birden görev almak mümkün değil.
İtirazlardan biri, SGK ile bağlantısı olmayan ve sayıları çok az olan hastanelerde çalışma özelliklerine sahip, az sayıda doktor bulunduğundan, çoğunluğun SGK ile sözleşmeli hastanelere mecbur bırakılacakları. Doktorların bu tür hastane sahiplerinin eline terk edileceği, bir çeşit mecburiyet veya mahkûmiyet oluşacağını öne sürüyorlar. Bu yolla acaba özel sektörde bazı hastane zincirlerine maliyeti düşük doktor temini mi amaçlanıyor sorusunu gündeme getiriyorlar.
SGK ile bağı olmayan, tümüyle özel çalışan hastanelerde görev alacak, alanında otorite olmuş profesörlerin sadece çok zengin hastalara hizmet verecekleri, bu olanağa sahip olmayan, ancak sosyal güvenliğe sahip hastaların ise bu doktorlara ulaşamayacağı eleştirisini de dile getiriyorlar.

Ücret sınırlamasına itiraz
Bir diğer itiraz ise tıp fakültelerinde kalmayı seçecek öğretim üyelerinin döner sermaye dahil alacakları ücrete getirilen sınır.
Tasarı, döner sermayeye katkısı olan doktor ücretlerinin, ek ödeme matrahının 8 katını geçemeyeceğini hükme bağlıyor. Tıp fakültesi mensupları, bu durumda en üst ücretin cerrah olan öğretim üyeleri için ayda 8 bin lira civarında olacağını hesaplıyorlar. Bu durumda, bu limitin dolmasından sonra öğretim üyelerinin daha fazla ameliyat yapma zorunda olmayacaklarına vurgu yapıyorlar. Bu düzenlemenin teşvik edici olmayacağı, aksine, çalışma şevkini kıracağı eleştirisi dillendiriliyor. Ayrıca bu sınırlamanın tıp fakültelerinden ayrılmayı da özendireceğini düşünüyorlar.

Tembellik ve eş-dost işi
Örneğin YÖK üyesi ve eski Hacettepe Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Tunç Alp Özgen, bu düzenlemeye ilişkin olarak YÖK’te hazırlanan tasarıya verdiği karşı oy yazısında şu eleştiriyi dile getiriyor:
“Slogan olarak çok iyi gibi görünen, ancak pratik açıdan bakınca ve daha önceki yıllarda uygulandığı dönemdeki aksaklıklar ve başarısızlık sonucu yürürlükten kaldırıldığı göz önüne alındığında, herkesi en alt seviyede eşitlemeyi amaçlayan bu sistem, üniversitelerde olması gereken yarışma, daha çok üretme, daha başarılı olma gibi prensipleri yok edecek, öğretim üyelerini tembelliğe itecektir.
Bu hizmetleri değişik alanlarda devletin öngördüğü kayıtlı usullerle bir öğretim üyesinden alma şansına sahip olan kişilerin, böyle bir düzenlemeden sonra bu hizmeti almaları, her ne kadar kağıt üzerinde mümkün gözükse de pratikte eş-dost ilişkisinin ortaya çıkmasına, bu yakınlığı olmayanların bu hizmetten yararlanmamasına neden olacaktır.”

Vakıf üniversitelerine ayrıcalık
Bir diğer eleştiri konusu ise kamu üniversitelerinin tıp fakültelerinde kalacak öğretim üyelerine ikinci bir üniversitede çalışma olanağı tanınmazken, vakıf üniversitelerini seceçek olanlara bir başka vakıf üniversitesinde de aynı zamanda çalışma olanağının getirilmesi. Bu hükme devlet üniversiteleri karşısında vakıf üniversitelerini kayırma, kollama amacı güttüğü eleştirisi yöneltiliyor.

Zaten para yok
Öğretim üyelerinin bir başka itirazı da üniversitelerin döner sermayelerinde sınırlandırılmış ödemeleri yapacak kadar bile para olmayışı. Bütçe Uygulama Talimatı ile belirlenen fiyatlarla, döner sermayelerin para tutmasına imkân olmadığını vurgulayan öğretim üyeleri, sınırlandırılmış haliyle bile kâğıt üzerinde öngörülen ücretlerin döner sermayeden ödenmesine olanak bulunmadığına dikkat çekiyorlar.
Bu fiyatlandırmanın maliyetin altında olduğunu ve bu durumun da tıpta gereksiz, etik sayılmayacak uygulamaları teşvik edeceği uyarısında bulunuyorlar.

Milliyet

Manşetler

DUYURU-5