Tam Gün Yasası'na "esneklik" kimleri sevindirir...

Tam Gün'den geri adım atılmadan sağlanacak "esneklikle" hocalar, derslere girmenin yanı sıra eski sistemde olduğu gibi hasta muayene edip saat 17'den ...

AKŞAM Gazetesi üç gün üst üste manşetini yeni Sağlık Bakanı'nın Tam Gün Yasası'na üniversitelerden ayrılan hekimlere "geri dönün çağrısına" ve bu konuyla ilgili sürdürülen çalışmalara ayırmıştı.

Tam Gün'den geri adım atılmadan sağlanacak "esneklikle" hocalar, derslere girmenin yanı sıra eski sistemde olduğu gibi hasta muayene edip saat 17'den sonra muayenehanesinde ve özelde hasta bakabileceklerdi.
Muayenehaneler hastane sistemi içine alınarak, bütün "işler" döner sermaye üzerinden yapılarak bireysel mülkiyet muayenehanelerin "özerkliği" de "geliri" de hastanelere katılacaktı.

Zaten Sağlık Bakanlığı kasım ayında yayımladığı yönetmelikle muayene lisansının açık artırmayla satılacağını bildirmişti ki bu "paralı" uygulama özel hastanelerin bünyesinde toplayacağı "zincir muayenehaneler" devrine geçiş demekti...

Böylece "kadroları, muayene ruhsatları, emekleriyle" açık artırma ve ihale kapsamına alınan hekimlerin bağımsız mesleki özne olma hakları biraz daha yok ediliyordu...
Yeni Sağlık Bakanı "müjdeyi" 14 Mart'a yetiştireceğini söylüyordu ama ya son on yıldır "sağlıkta reform'un" hedefine yerleştirilen, çalışma koşulları "işçileşmiş", özlük hakları kırpılmış, mesleki etik ilkeleri yıkılmış, SABİM ihbar hattının öbür ucunda habire "ispiyonlanan" hekimlerin "mesleki rehabilitasyonu" nasıl gerçekleştirilip sevindirilecekti...

Biliyoruz ki sağlık alanındaki "derin hafriyat", "hocalar dışarıda parayla hasta bakıyor, ameliyat yapıyor, vatandaşa bakmıyor" söylemiyle götürüldüğü için Sağlık Bakanlığı, Tam Gün'le ilgili ne Anayasa Mahkemesi ne de Danıştay'ın "iptal-durdurma" kararlarına kulak asmıştı...
Tam Gün Yasası'yla tekelleşen sermayenin ayağının altındaki muayenehaneler temizlenmiş ve muayenehanesini tercih eden hekimler yoğun teftiş/mali baskınlarla bezdirilmişlerdi...

HEKİMLER NEDEN KIRGIN?

Diğer taraftan "muayenehanesi olmayan" kamu ve üniversite hastanelerinde çalışan hekimler ise "performans ve puan" baskısıyla çalıştırılmış...
Ve neoliberal zihniyetin hekimlere dayattığı "arkadaşlarınla rekabet et, çok hastaya hızlı hizmet ver, çok kazan" yarışı mesleki tükeniş ve yabancılaşmanın miladı olmuştu.
Ülke olarak esas hezimeti klasik tıbbın hasta "kabul, öykü, fizik muayene, izleyerek değerlendirme" disiplininin yerini hastane gelirlerini şişirecek "yüksek puanlı aşırı tetkik, derin tanı ve teşhis yöntemlerinin" genç hekim adaylarına dayatılmasıyla yaşayacak ve yakın gelecekte bizi bekleyen tıbbi vahameti öngöremeyecektik...
Hekimlerin sosyal saygınlık, gelir, kadro ve özlük haklarının tedrici biçimde "eritildiği" ve yüzde 64 oranına varan darp ve şiddet vakalarıyla can güvenliğinin kalmadığı günümüzde hekimlik neredeyse mesleki çökkünlük ve yılgınlıkla eşleşmişti.
Çalıştıkları üniversite ve kamu hastanelerinden döner sermaye ve performans ödemelerini "düzenli ve adilce" alamayan hekimlerin şimdi de kamu-özel ortaklığı hastanelerindeki döner sermaye gelirleri tam yarı yarıya azaltılıyordu...
Sonuç olarak hekimler adına hiç iyi bir gelişme yok mu derseniz...
Sağlık Bakanlığı hekimlerin çalıştığı sağlık kurumlarında uğradığı "ölümcül şiddet" saldırılarına karşı silah ruhsatı almaları halinde "Silah Ruhsatı Sağlık Raporuna" 250 TL fiyat belirlemişti...

Nihal Kemaloğlu / Akşam
nihal.kemaloglu@aksam.com.tr

Manşetler

DUYURU-4