Tabip Odasından ‘Adli Tıp’ Vurgusu!

“Bu noktada, Adli Tıp Kurumunun tıbbın temel ilkelerine ve içtihatlarına uygun, objektif değerlendirme yapacağına inanıyoruz”

 

İzmir Tabip Odası Başkanı Dr. Lütfi Çamlı, jilet saldırısı sonucunda Dr. Kadir Songür’ü ağır yaralayan sanığın dava aşaması hakkında yaptığı açıklamada, “Bu noktada, Adli Tıp Kurumunun tıbbın temel ilkelerine ve içtihatlarına uygun, objektif değerlendirme yapacağına inanıyoruz” dedi. 

2019 yılında, İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Kliniğinde görevli asistan Dr. Kadir Songür, bir hastasının jiletli saldırısı sonucunda, boynundan derin kesi ile hayati tehlike geçirecek şekilde yaralanmıştı. Saldırgan hakkında öldürmeye teşebbüs suçlamasıyla kamu davası açılmış, İzmir 4. Ağır Ceza Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda sanığın adam öldürmeye teşebbüs suçundan 20 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmişti. Ancak istinaf incelemesi yapan İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesi, bu kararın bozulmasına karar verdi.

Konuyla ilgili olarak İzmir Tabip Odası’nda bir basın açıklaması yapıldı. Açıklamaya, İzmir Tabip Odası Başkanı Dr. Lütfi Çamlı, Genel Sekreter Dr. Nuri Seha Yüksel, Oda Avukatı Mithat Kara, Dr. Kadir Songür’ün annesi Dr. Nergiz Songür ve eşi Dr. Çisel Songür katıldı. Dr. Nuri Seha Yüksel, adli süreci yakından takip ettiklerini ve Dr. Kadir Songür’ün saldırı sonrasında taşıdığı izi tüm sağlık çalışanlarının taşıdığını dile getirerek konuyla ilgili bilgi verdikten sonra basın açıklamasını yapmak üzere sözü İzmir Tabip Odası Başkanı Dr. Lütfi Çamlı’ya bıraktı.

 Bilimsel Tespitler Sonucu Ortaya Çıkacak 

Dr. Lütfi Çamlı, şiddetin cezasız kalmaması için yıllardır mücadele verdiklerini ve seslerini duyurmaya çalıştıklarını hatırlattı. İstinafta sanığın akıl sağlığına yönelik tespitlerin yapılmasının istendiğini dile getiren Çamlı, “Sanığın akıl sağlığının yerinde olup olmadığı yapılacak bilimsel tespitler sonunda ortaya çıkacaktır. Bu noktada, Adli Tıp Kurumunun tıbbın temel ilkelerine ve içtihatlarına uygun, objektif değerlendirme yapacağına inanıyoruz. Sanık hakkında verilen cezanın miktarı konusunda İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesi tarafından yapılan değerlendirme konusunda ise, hekimler olarak söyleyeceğimiz sözler var. Bir kişinin, işlediği suç nedeniyle, mevzuatın belirlediği sınırlar içinde cezalandırılması ceza hukukunun temel ilkelerindendir. Sanığın cezası belirlenirken, failin geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları, cezanın failin geleceği üzerindeki olası etkileri gibi hususlar dikkate alınarak takdiri indirim sebepleri uygulanabilir. Kanun, bu konuda takdir hakkını hakime bırakmıştır. Sanığın hangi olumlu davranışı nedeniyle indirim uygulanmalıdır? Sanık, elinde jiletle hekimi öldürmek için yaptığı planda başarısız olduğu için mi indirimden yararlanmalıdır? sorularını sorarak, “Üzüntümüzün, serzenişimizin, tepkimizin tek sebebi, olayın mağdurunun hekim olması değildir. Üzüntümüzün, serzenişimizin, tepkimizin sebebi, kamuoyu vicdanını bu kadar derinden sarsan bir olayda, hukuki bir gerekçe yokken sanık hakkında indirim uygulanması gerekliliğinin tartışılıyor olmasıdır” Yargılama aşamasında, duruşma salonunda yargılamaya dinleyici olarak tanıklık eden bizler, sanığın, özel bir kinle hareket ettiğini, planlı bir eylem içinde olduğunu, hazırlıklı şekilde hekime zarar vermek için hastaneye gittiğini, hekimin yaşadığı mağduriyet nedeniyle bir üzüntüsünün ve pişmanlığının olmadığını, bir vicdan azabı olmadığını gözlemledik. Bu gözlemi İzmir 4. Ağır Ceza Mahkemesi de yaptığı içindir ki, sanık hakkında verilen cezada indirim uygulamamıştır. Doğaldır ki, hakimler, verdikleri kararlarda bağımsızdırlar. Doğaldır ki, mevzuata göre takdir hakkını kullanırlar. Takdir haklarını kullanırken dikkate almaları gereken kriterler bellidir. Bu kriterlerin, bu olayda varlığı tartışmalıyken, bozma gerekçesinde indirime vurgu ilk derece mahkemesine yönelik ve hukuka aykırı bir baskı niteliği taşımaktadır. Beklentimiz, adil ve hakkaniyete uygun bir karar verilmesidir.”  dedi. Dr. Kadir Songür’ün eşi Dr. Çisel Songür “Mahkemenin bu konuda net bir kararın verildiğini ve bu kararın uygulanması gerektiğine inandıklarını” söyledi.

 İstinaf Mahkemesinin Kararına Anlam Veremiyoruz

İzmir Tabip Odası Avukatı Mithat Kara, “Mahkeme olayın oluş itibariyle, sanığın kastı itibariyle, olayın özüne ve hakkaniyetine uygun bir karar verdi. İstinaf mahkemesinin kararına anlam veremiyoruz. Olayı dosya üzerinden değerlendirmesini hakkaniyetli bulmuyoruz. İtirazlarımızı mahkemeye yazılı olarak sunacağız. Bu konuda hukuksal mücadelemizi sürdüreceğiz. Basın açıklamasına katılanların soru ve cevaplarının ardından basın açıklaması sona erdi. 

Manşetler

DUYURU-4