Su güvenliği ve verimliliği için "3K ilkesi"

İklim değişikliği ve su kaynaklarındaki kıtlık nedeniyle "su güvenliği ve verimliliği" konusu büyük önem taşıyor.

Gelecek nesillere suyun yeterli miktarda ve kaliteli bırakılabilmesi için su kaynakları ve havzalarını "koruma", suyu verimli "kullanma" ve "kurumsal kapasite"yi dijital teknoloji destekli dönüşümle geliştirmek olan "3K ilkesi"yle su güvenliği ve verimliliği sağlanabilir. 

Su Politikaları Derneği Başkanı Dursun Yıldız: - "İklim değişikliğinin etkileri her yıl daha fazla hissediliyor, Türkiye ise su zengini bir ülke olmadığı için suyun verimli kullanılması zorunluluk oluyor"

Özellikle büyük şehirlerde temiz su ihtiyacının karşılanması ve gelecek nesillere sağlıklı su kaynaklarının bırakılması üzerinde çalışmalar yürütülüyor.

Su Politikaları Derneği Başkanı Dursun Yıldız, su güvenliği ve verimliliği konusunu AA muhabirine anlattı.

Yıldız, İstanbul'da geçen yıl Avrupa Yakası'nda 737 milyon 938 bin 674 metreküp, Anadolu Yakası'nda 379 milyon 125 bin 442 metreküp olmak üzere toplam 1 milyar 117 milyon 64 bin 116 metreküp su ile yıl bazında tüketim rekoru kırıldığını belirtti.

Kentte 2023'ün haziran ayı ortalamasına göre günlük şebekeye verilen su miktarının 3 milyon metreküp olduğunu belirten Yıldız, 12 Haziran itibarıyla bu rakamın 3 milyon 750 bin metreküpe çıktığını, bu artışın nedeninin ise sıcak hava dalgası olduğunu ifade etti.

Rakamların İstanbul'da evsel su kullanımındaki talebin yeterince kontrol edilemediğini ve artma eğiliminde olduğunu gösterdiğini kaydeden Yıldız, evlerde suyun verimsiz kullanılmasının nedenini ise su tesisatı aparatlarının eski olması ile su kullanma alışkanlıkları olduğunu söyledi.

Yıldız, şöyle devam etti:

"İstanbul'da su kullanıcıları suyu daha verimli kullanmalıdır çünkü İstanbul'un suyunun büyük bölümü çok uzun mesafelerden getirilmektedir. Özellikle İstanbul'un Avrupa Yakası'ndaki barajların depolama hacimleri küçük, bu bölgenin su talebi ise çok yüksektir. Bu nedenle kurak bir dönemde İstanbul'un su yönetimi, özellikle Avrupa Yakası'nın su talebini karşılamada zorlanmaktadır. Bu durum geçen yıl yaşandı, kasım ayında gelen yağışlar su yönetimini rahatlattı ancak geçen yıl su sıkıntısı tehdidine ve uyarılara rağmen kullanılan günlük ortalama su miktarında bir azalma olmadı. Bu da su yönetiminin talep yönetimine daha çok ağırlık vermesi ve İstanbul'da suyun her alanda çok daha verimli kullanılması için çalışmaların artırılması gerektiğini ortaya koyuyor. İstanbul'da su şebekesindeki kayıplar yüzde 20'nin altına düşürüldü. Bu önemli, yerel yönetimin bunu daha da azaltma çabasına su aboneleri de evlerdeki su kullanımını daha verimli hale getirerek destek olmalı."

- "Su yönetimi, İstanbul'un su kullanım anlayışını değiştirmeli"

Su israfının önlenebilmesi için su yönetiminin su kullanıcıları ile ortak bir plan dahilinde hareket etmesi gerektiğini işaret eden Yıldız, "Öncelikle konutlarda kullanılan su miktarının, tesisat aparatlarını değiştirerek azaltılması için pilot bir bölgede bir teşvik çalışması yapılmalıdır." değerlendirmesinde bulundu.

Yıldız, vatandaşların su kullanımı alışkanlıklarını değiştirmeleri için eğitim ve farkındalık çalışması yapılması gerektiğini, böylece bir hanedeki toplam su kullanımının yaklaşık yüzde 30 oranında azaltılmasının mümkün olduğunu dile getirdi.

Kamu kurumlarının günlük toplam su kullanımı içindeki payının düşük olsa da İstanbul için önemli bir miktarda olduğuna dikkati çeken Yıldız, şu ifadeleri kullandı:

"Kamu kurumlarında öncelikle çeşme ve tuvalet rezervuarları gibi aparatlar verimli aparatlarla değiştirilmelidir. Bu düzenlemeye İstanbul'daki üniversite kampüslerinden başlanmalıdır. Bu kampüslerde çim sulama gibi ihtiyaçların, kısmi arıtılmış gri su ile karşılanması teşvik edilmeli ve başarılı olanlar, iyi uygulama örnekleri olarak ödüllendirilmelidir. Üniversite kampüslerinde en verimli su kullanma anlayışının teşvik edilmesi öğrencilerin su verimliliğine yönelik bilinçlendirilmesi açısından da önem taşımaktadır. Kamu kurumlarında da suyun verimlilik anlayışı ile kullanılması gerektiği valiliklerce teşvik ve takip edilmelidir. Su yönetimi, İstanbul'da su kullanım anlayışını değiştirmeye yönelik olarak iletişim stratejisinden, aşırı su kullanan tesislerin sıkı denetimine ve aşırı su kullanımının bedel takdirine kadar tüm yöntemleri bir plan dahilinde uygulamaya koymalı ve sonuçlarını açıklamalıdır."

- "2023'te İstanbul'a verilen suyun yüzde 52'si Melen Çayı'ndan çekildi"

İstanbul'un temiz su ihtiyacına da değinen Yıldız, mega kente içme suyu arıtma tesislerinden 2014'te 924 milyon metreküp su verildiğini, 2024'e gelindiğinde ise bu rakamın 1 milyar 117 milyon metreküpe ulaştığını söyledi.

Yıldız, "Arıtma tesislerinde arıtılarak şebekeye basılan su, içme suyu arıtma tesisinin, İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresinin (İSKİ) ve İl Sağlık Müdürlüğünün laboratuvarlarında sürekli olarak teste tabi tutulmaktadır. Böylece şebekeye verilen içme ve kullanma suyunun, Sağlık Bakanlığının 'İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkındaki Yönetmelik' kriterlerine ve uluslararası standartlara uygunluğu denetlenmektedir." diye konuştu.

Bu denetimin binanın su tesisatları ve binaların su depoları için apartman yöneticileri tarafından da yapılması gerektiğini kaydeden Yıldız, özellikle eski binalardaki kurşun boruların değiştirilmesi ve depoların da 6 ayda bir temizlenmesi gerektiğini ifade etti.

İstanbul'a verilen suyun büyük bölümünün barajlardan, diğer kısmının ise Melen Çayı'ndan çekildiğini belirten Yıldız, şöyle devam etti:

"25 Haziran itibarıyla İstanbul'a verilen 3 milyon 426 bin metreküp suyun 2 milyon 731 bin metreküpü barajlardan çekilmiş, 695 bin metreküpü de Melen Çayı regülatöründen alınmış. Bu durumda 25 Haziran'da temin edilen suyun yüzde 75'i barajlardan yüzde 25'i de Melen'den çekilmiş oluyor. Bu günlük değerdir, bu oran yıllık olarak barajların doluluğuna göre değişmekte ve Melen Çayı'ndan çekilen yıllık su miktarının oranı yüzde 52'ye kadar çıkmaktadır. 2023'te İstanbul'a verilen toplam suyun yüzde 52'si Melen Çayı'ndan çekilerek bir program dahilinde şebekeye basılmıştır."

- Su güvenliği ve verimliliği için "3K ilkesi"

Türkiye'nin bölgesel kuraklık ülkesi olduğuna dikkati çeken Yıldız, "İklim değişikliğinin etkileri her yıl daha fazla hissediliyor, Türkiye ise su zengini bir ülke olmadığı için suyun verimli kullanılması zorunluluk oluyor." diye konuştu.

Yıldız, yer altı sularının büyük bir bölümünün kişi ve kurumlara tahsis edildiğini, ancak kalite ve miktar açısından yeterli denetimlerin yapılmadığını, yer altı sularının en stratejik doğal kaynaklar olduğunu ve bu nedenle tüm su kaynaklarının kirletilmemesi gerektiğini vurguladı.

Tarım ve Orman Bakanlığı Su Yönetimi Genel Müdürlüğünün geçen yıl Su Verimliliği Seferberliği başlattığını anımsatan Yıldız, şu ifadeleri kullandı:

"Su Verimliliği Strateji Belgesi ve Eylem Planı (2023-2033) yayımlandı. Çok kapsamlı bir şekilde hazırlanan bu planda verimli su kullanımı için tüm sektörlerde hedef, strateji ve tedbirler açıkça yer alıyor. Ulusal Su Planı (2019-2023) da yayımlandı. Nehir havzası ölçeğinde birçok plan çalışmamız da hazır. Şimdi bu eylem planlarını havza ölçeğinde bütünleşik bir anlayışla uygulamaya geçirmemiz gerekiyor. Tüm sektörlerde suyun daha verimli kullanılması için Su Yönetimi Genel Müdürlüğünce üniversiteler, kamu kurumları, sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinden oluşan Su Verimliliği Alt Kurulu ve buna bağlı sektörel alt çalışma grupları oluşturuldu, toplantılar başladı."

Su Politikaları Derneği olarak su güvenliği ve verimliliği ile gelecek nesillere suyun yeterli miktarda ve kaliteli olarak bırakılabilmesi için "koruma", "kullanma" ve "kurumsal kapasite"den oluşan "3K ilkesi"nin uygulanması gerektiğini belirten Yıldız, "Su kaynaklarını ve havzalarını korumak, suyu daha verimli kullanmak ve su yönetiminin kurumsal kapasitesini dijital teknoloji destekli dönüşümle geliştirmek zorundayız." dedi.

Manşetler

DUYURU-5
EBELİK YÖNETMELİĞİ
HASTANE KOORDİNASYON KURULU YÖNETMELİĞİ