Son 10 yıldır, yeni tedaviler ve ilaçlarla 5 hastadan 4’ü kolon kanserinden kurtuluyor…

Biraya gelen İstanbul Onkoloji Enstitüsü profesörleri ve hastaları “50 yaşında ilk kolonoskopinizi yaptırın, sebze ve meyve yiyin, ayran için, mutlaka günde yarım saat yürüyüş yapın” önerisinde bulundular.

İstanbul Üniversitesi Onkoloji Enstitüsü doktorları, kolon kanserini yenen ve en az beş yılı geriden bırakan, “kolon kanseri survivor’ları dedikleri hastalarıyla bir araya geldiler. Kolon kanserinde kurtulmanın keyfini yaşayan ve mutluluğunu paylaşan hastalar, “karın ağrısını, halsizliği ve solgunluğunuzu önemseyin. Kolonoskopiden korkmayın!” çağrısında bulundular.

İstanbul Üniversitesi Onkoloji Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Faruk Aykan, Enstitü Müdürü Prof. Dr. Ahmet Kizir, Prof. Dr. Oktar Asoğlu ve Prof. Dr. Ethem Oral, kolon kanserinin erken tanı ile önlenebilir ve tedavi edilebilir bir hastalık olduğunu anlattılar.  Prof. Dr. Aykan, Amerika’da “Kolonumu Tara” bilinçlendirme kampanyası ile yılda 35 bin kişinin kolon kanserinden kurtarıldığını söyledi.  Kolon kanserinin; karın ağrısı, halsizlik, kansızlık, kabızlık, ishal gibi belirtilerinin sıklıkla başka hastalıklarla karıştırıldığını, hastaların doktora başvurmada geç kaldığını vurgulayan Prof. Dr. Faruk Aykan, “Farkındalık artışı, tedavi başarısını da beraberinde getiriyor.  Belirtilerin ciddiye alınması, rutin kontrollerin ihmal edilmemesi ve gerekli yaşam tarzı değişiklikleri ile kolon kanseri riski yüzde 60 oranında azalıyor” dedi. En önemli tanı yöntemi olan kolonoskopinin artık çok daha kolay yapıldığını söyleyen Prof. Dr. Oktar Asoğlu, “Öncelikle dışkıda gizli kan bakılmasını tavsiye ediyoruz ama mutlaka risk taşıyan bir hasta ise kolonoskopi istiyoruz. Hastalar bundan korkuyor. Çok hızlı, kolay ve uyutarak yapıyoruz. Kolon kanseri ve rektum kanseri yüzde 90 poliplerle gelişiyor. 50 yaşın üstünde yüzde 50 polip olabiliyor. Kolonoskopi ile polip aşamasında yakalanırsa polip alınıyor ve hastalık tamamen yok edilmiş oluyor. Eğer hastalık sonradan fark edilirse bile, mevcut kemoterapi, radyoterapi ve cerrahi olanaklarımızla ki; Türkiye olarak dünyada çok çok iyiyiz bu konuda,   hastalığı tedavi edebiliyoruz. Buradaki hastalar da bunun canlı kanıtları” diye konuştu.

Hedefe yönelik tedavilerle yaşam süresi uzadı!

Prof. Dr. Faruk Aykan, bu hastalığın tedavisinde laparoskopik ve robotik cerrahi uygulamalarının yaygınlaşmaya başlamasıyla, eskinin açık ameliyatlarının yerini giderek laparoskopik ameliyatların almaya başladığını dile getirdi. Kolon kanserinde hayat kurtarıcı tedavinin erken evrede gerçekleştirilen cerrahi olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Aykan, diğer tedavilerin koruyucu amaçlı olduğunu ya da ileri evrelerde gündeme geldiğini vurguladı. Kemik sıçramaları gibi bazı metastazlarda akla radyoterapinin geldiğini söyleyen ve rektum kanserinde hastaya, erken dönemde ameliyattan önce kemoterapi ve tümör küçültücü tedavi uygulandığını anlatan Prof.Dr. Aykan, hastalığın karaciğere sıçraması durumunda önce kemoterapi yapıldığını ve hedefe yönelik ilaçlarla birlikte karaciğerdeki tümörü küçülterek hastanın ameliyata hazır hale getirildiğini belirtti. Bunun kolon kanserinde oturmuş bir tedavi biçimi olduğuna dikkat çeken Aykan, bu durumdaki hastaların kurtulma şanslarının yüksek olduğunu ve günümüz imkânlarıyla 100 hastadan 30'unun bu şanstan yararlandığının altını çizdi.

Beslenme ve hareket çok önemli!

Günümüzde kanser hastalarının tedavisine medikal onkolog, cerrah, radyasyon onkoloğu, nükleer tıp ve görüntüleme uzmanlarının bir arada olduğu bir ekip tarafından karar veriliyor. 20-30 yıl önce hastalığın tedavisinde kısıtlı imkanlar varken ve hastaların ortalama yaşam süresi 6 ay iken, bu sürenin hedefe ve kişiye yönelik yeni tedavilerle birlikte yıllara uzadığını söyleyen Prof. Aykan, hedefe yönelik tedavilerin çıkışının hastaya avantaj sağladığını, bu tedavilerin tümör hücresinin yüzeyinde bulunan büyüme reseptörlerini engellemesi sonucunda kanser hücresini öldürdüğünü söyledi. Bunun sonucunda, metastatik kolorektal kanser hastalarının sağ kalım oranları ortalama 3 yıla kadar uzuyor ve kolon kanseri kronik bir hastalık olmaya doğru gidiyor.

Bunlar dışında yaşam tarzının düzenlenmesi ve vücut kitle indeksinin 25'in altında olması da dikkat edilmesi gereken noktalar arasında bulunuyor. Kalori kısıtlamasının ve bol egzersizin ihmal edilmemesi de büyük önem taşıyor. Belirtilerin ciddiye alınması, gerekli tahlil ve yaşam değişikliklerinin yapılması kolon kanseri riskini yüzde 60 oranında azaltabiliyor. Obezite, diyabet ve metabolik sendrom, kolon kanseri ile bağlantılı hastalıklar olarak görülüyor. Kolon kanserinde çevresel faktörlerin etkisi yüzde 85'leri buluyor.

Kanserden korunmak için kolonoskopiye katlanılabilir!

Toplantıya katılarak 7 yıl önce üstesinden geldiği kansere karşı hala kendini korumak için dikkat ettiğini anlatan Hayriye Geyik, “Kolonoskopimi düzenli yaptırıyorum. Kızım için de risk var mı?” diye sordu. Genetik faktörün sadece yüzde 10 olduğunu söyleyen Prof Dr. Oktar Asoğlu, “Kolonoskopi için hazırlık solüsyonları biraz sevimsiz ama vişne suyu, soda ile içebilirsiniz. Ama kanserden korunmak için sadece 1 saat buna katlanmaya değer.  Kızınız da sadece düzenli ve doğru beslenerek ve hareket ederek kanserden korunabilir” dedi.

34 yaşında kansere yakalan şimdi 41 yaşında olan Zeynel Abidin Özcan ise, 36 yaşında ameliyat olduğunu söylerken, “Ben çok ihmal ettim, kolonoskopimi erteledim. Kanama vardı önemsemedim, hemoroidden dedim. Bağırsaklarımın tıkanması ile acil ameliyata alındım. Şimdi kontrollerle iyiyim ama herkese tavsiyem; en ufak bir belirtiyi bile ihmal etmemeleri!” diye konuştu.

Uzmanlar, özellikle kırmızı et tüketimi konusunda ise; “Hiç et yememek de olmaz. Ne çok yanmış, ne az pişmiş olmalı. İsli, dumanlı, fazla kömürleşmiş döner veya mangal etlerinden uzak durun. Ama hayvansal proteinlere ihtiyacımız var. Yanında mutlaka yeşil sebze yiyin, geleneksel içeceğimiz ayranı için” önerilerinde bulundular. 

Toplantıya katılan hastalar doktorlarından, kolon kanserinden kurtulmanın ve sağlıklı yaşamayı başarmanın ödülü olarak plaketlerini aldılar.

Kolon kanserinin tedavisinde KRAS testi çok önemli!

Bütün dünyada ve ülkemizde uygulanan KRAS testi, hastanın tedavi uygulanmadan önce yarar görme oranını saptamayı sağlıyor. Bu verilere bakılarak hastayla ilgili tedavi kararları belirleniyor. Bu test sayesinde tedaviden faydalanacak hastalar önceden belirleniyor ve tedavi sadece fayda görecek hastalara uygulanıyor. Bu genetik testin, tüm ileri evre kolon kanseri hastalarına uygulanması ve hastalığın tedavisinin buna göre planlanması gerekiyor.

Kolon kanseri konusunda toplumu bilinçlendirmek, erken tanının önemini vurgulamak, dengeli beslenmenin, fiziksel aktivitenin ve korunma odaklı yaklaşımların altını çizmek amacıyla düzenlenen basın toplantısında, Prof. Dr. Faruk Aykan, özellikle kolon kanserinin erken tanı sayesinde önlenebilir ve tedavi edilebilir bir hastalık olduğu konusunda bilgi verdi.

Manşetler

DUYURU-5
EBELİK YÖNETMELİĞİ
HASTANE KOORDİNASYON KURULU YÖNETMELİĞİ