Dr. Halit Yerebakan/Sabah
Yaz geldi ve hemen hepimiz dışarıda daha çok vakit geçirmeye, dolayısıyla kontrolümüz dışında hazırlanan yiyeceklerle beslenmeye başladık. Yapılan araştırmalar, sağlıklı oluğunu düşündüğümüz birçok yiyeceğin aslında zehir içerdiğini gösterdiğinden beri bilim adamları, yaptıkları çalışmaların sayı ve kalitesini artırmaya başladı. Yiyeceklere karışan zehirli maddelerin kaynağı, maalesef yine daha çok kazanmak isteyen insanoğlu! Arıtma tesislerinin maliyetleri artırması ve ucuz hammadde arayışı, insan sağlığına zararı kesinleşmiş birtakım maddelerin doğaya karışmasına, oradan da soframıza gelmesine sebep oluyor. Cıva, haşere ilaçları ve Bisfenol A bu maddelerden sadece birkaçı.
TATLI SU BALIKLARINDA DA CIVA VAR
Cıva, yüksek dozda alındığında; bebeklerde zihinsel sorunlara, yetişkinlerde böbrek, kalp ve beyin problemlerine neden oluyor. İnsan bedenindeki cıva oranının ölçüldüğü araştırmalarda, kadınların yüzde 8'inin kanında tehlikeli olabilecek miktarda cıvaya rastlandı. Bu cıvanın yüzde 90'ı balıktan geliyor. Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi'nin yaptığı bir araştırma, cıvanın bedenimize nasıl girdiğini gözler önüne seriyor. Fabrika üretimi esnasında bacadan yükselen duman genellikle zararlı maddeler içerir. Zehir ihtiva eden bu duman gökyüzüne yükselir ve yağmur yağdığında toprağa ve okyanuslara karışır. Bu sularda yaşayan balıklar diğerlerine göre daha yüksek cıva taşır. Sadece deniz değil, tatlı su balıklarında da yüksek oranda cıvaya rastlandı. Havada asılı kalan ve yağmur vesilesiyle okyanusa karışan cıva, ilk olarak yosunlara yerleşir. Yosunla beslenen küçük balıklar, büyük balıklara yem olur ve soframıza kadar gelir.
SOMON DEĞİL TON BALIĞI TEHLİKELİ
Cıva zehirlenmesinin ilk ve en önemli belirtisi, beynimizin bulanmasıdır. Konsantre olamamak bu duruma verilebilecek bir örnektir. Titreme, saç dökülmesi, uykusuzluk, denge sorunu, kas ve eklem ağrısı gibi sorunlar da cıva zehirlenmesinin belirtileri arasında yer alır. Yapılan bir araştırmada, en yüksek cıva oranına sahip olan balığın, ton balığı olduğu fark edildi. Halk arasında cıva oranı en yüksek balığın, somon balığı olduğu düşünülür. Oysa yapılan bu araştırmada birinci sırada ton balığı yer alırken, somon son sırlarda yer aldı. Somonun son sıralarda yer almasının sebebinin, genç bir balık olmasından kaynaklandığı düşünülüyor. Yaşlı balıklardaki cıva oranı, daha yüksektir. Yediklerimizle bedenimize giren bir diğer zehir ise Bisfenol A, yani BPA... BPA, plastiğin sertleşmesinde kullanılan bir maddedir ve yemek kaplarında kullanılması halinde kolaylıkla yediklerimize geçer. BPA'nın plastiği darbelere dayanıklı hale getiriyor olması ve şeffaf üretildiğinde ürüne pürüzsüz bir görünüm kazandırması; daha çok mama tabağı, plastik kaşık-çatal ve biberonlarda kullanılmasına sebep oluyor. Yapılan bir araştırmada, Amerikalıların yüzde 93'ünün vücudunda BPA bulunduğu tespit edilmiş. Bu, oldukça yüksek bir rakam. Son derece ilginç bir araştırma daha var ki o da markette satılan gıda maddelerinin ambalajlarının incelenmesinden oluşuyor. Konserve tenekelerinde BPA olduğunu söyleyen birini duysanız, muhtemelen böyle bir şeyin mümkün olmadığını düşünürsünüz. Oysa gerçek tam da böyle. Eğer elinizin altında konserve varsa, hemen deneyebilirsiniz. Tenekeden imal edilen konserve kutularını ikiye kestiğinizde ince bir parlama olduğunu göreceksiniz, işte bu kısım plastikten oluşuyor. Konserve gıdaların ambalaj içinde çok uzun zaman beklediği düşünüldüğünde, bu yüzde 93'lük oranın anlaşılması kolaylaşıyor.
PLASTİKLERİ ATIN, CAM KULLANIN
Aldığınız gıdaların cam ambalajlarda olmasına gayret etmelisiniz çünkü BPA; obezite, kısırlık, meme kanseri, prostat kanseri, şeker hastalığı ve kalp hastalıklarına neden oluyor. Plastiğe adeta muhtaç bırakıldığımız en önemli gıda maddesi ise su. Arşivden pet şişeler ve içeriğini ifade eden numaralandırma sistemi hakkında yazdığım yazıya ulaşabilir ve su şişelerindeki tehlikelerden uzak durmayı başarabilirsiniz. BPA'dan uzak durmanın tek yolu, BPA içermeyen plastikleri tercih etmek ya da muhakkak cam kaplar kullanmaktır. Ancak plastikten uzak durmak neredeyse imkansız olduğundan hiç değilse mikrodalga fırınlarda plastik kap kullanmamaya çalışmalısınız.
HAŞERE İLACI SİNİR SİSTEMİNİ BOZAR
Gelelim haşere ilaçlarına... Haşere ilaçları, kansere neden olduğu gibi sinir sistemimizi de mahvedebiliyor. Ne var ki ülkemizde satılan sebze ve meyvelerin üçte biri bu zehirli maddelerle kaplı. Haşere ilaçları toksin içerir. Nörotoksin de buna örnektir. New York'ta küçük çocuklar üzerinde bir araştırma yapıldı, araştırma üç yıl boyunca sürdü. Araştırmada belli bir haşere ilacı miktarı ölçüldü. Çocuklarda bu madde ne kadar yüksekse; hiperaktivite ve dikkat eksikliği sorunu da o kadar artıyordu. Otizm ve öğrenme güçlüğü de dahil...
SEBZELERİ SİRKELİ SUYLA YIKAYIN
Hayvanlar üzerinde yapılan bir araştırma daha var ki, oldukça ilginç. Aynı miktarda besinle beslenen hayvanlar iki gruba ayrılmış ve gruplardan birinin besinine insanların maruz kaldığı ölçüde haşere ilacı eklenmiş. Aynı koşullarda yaşatılan hayvanların haşere ilacına maruz bırakılanlarının, diğerlerine oranla daha fazla kilo aldığı gözlemlenmiş. İki grup arasında yüzde 10 oranında kilo farkı olduğu ve bu fazlalığın karın bölgesinde toplandığı tespit edilmiş. Obezitenin sebeplerinden biri de bu ilaçlar olabilir. Bu tehlikeden uzak durmanın ilk yolu, sertifikalı organik gıdaya yönelmektir. Maddi imkansızlıklar söz konusu olduğunda organik gıda alınamayacak ise sebze ve meyveler sirkeli suda yıkanıp bol su ile durulanmalıdır.