Sıcak havada spor yapmayın!

Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Metin Doğan, sıcak havalarda spor yapılmasının oldukça riskli olduğunu belirterek, "Hava çok sıcaksa, egzersiz ciddiyse özellikle aşırı terlemeye bağlı...

Spor yaralanmaları ve sıcak havalarda spor yapılmasının riskleri üzerine değerlendirmelerde bulunan Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Rektörü ve Ortopedist Prof. Dr. Metin Doğan, sıcak havalarda spor yapmanın belli riskler taşıdığını ifade ederek, "Hava çok sıcaksa, egzersiz ciddiyse özellikle aşırı terlemeye bağlı vücuttaki sıvı kaybının da birlikte olmasıyla hipovolemi dediğimiz yani damarlarda dolaşan kan miktarının azalmasına bağlı olarak ya da kan basıncının düşmesine bağlı olarak bayılmalar olabilir.

Bir göz kararması, aşırı terlemeye bağlı bayılmalar gerçekleşebilir" şeklinde konuştu.

Hava sıcaklığı artıkça, vücuttaki kan-damar sisteminde damarlarda bir genişleme olduğunu kaydeden Doğan, bu genişlemenin kan basıncını düşürdüğünü ve bunun da kan dolaşımını yavaşlattığını dile getirdi. İleri yaşlarda ve aşırı sıcakta yapılan aşırı eforlu sporların kalp krizi ve beyin kanamalarına neden olabileceğini ifade eden Doğan, "Bazen beyin damarlarında doğuştan gelen baloncuklar olabiliyor. Atardamarlarla toplardamarlar arasında anormallikler olabilir. Bunlar o güne kadar hiçbir belirti vermese bile aşırı efor gerektiren ağır işler, sıcak hava, damarların aşırı genişlemesi gibi ortamlarda bazen çok hayati beyin kanaması gibi sorunlara neden olabiliyor. O yüzden sıcak havalarda risk mutlaka daha fazla artmaktadır" dedi.

Prof. Dr. Doğan, sporun belli kurallar çerçevesinde yapılması gerektiğini ve uygun olmayan şekilde spor yapıldığı zaman insan sağlığını tehdit eden durumları ortaya çıkardığını ifade etti. Sporun zorlayıcı şekillerde yapıldığı zaman, profesyonel futbolcuların bile saha ortasında hayatını kaybettiğini hatırlatan Doğan, herkesin sağlıklı kalabilmek için kendine uygun olan sporu yapması gerektiğine dikkat çekti. Belli bir yaştan sonra zorlayıcı, elit düzeyde spor yapmak isteyen insanların mutlaka önce bir sağlık araştırmasından geçmesi gerektiğini vurgulayan Doğan, "Tabii bu taramalar her zaman spor sırasında meydana gelebilecek rahatsızlıkları önceden tespit eder veya önler diye bir kaide yok. Büyük oranda başımıza gelebilecek sporla ilgili sağlık sorunlarından bizim uzaklaşmamız konusunda çok önemli olduğunu düşünüyorum. Çocukluk çağında veya gençliğe geçildiği dönemlerde spora başlama yaşları o yaşlardadır, her ülkede belirli kurallar vardır, sporcu lisansı çıkartabilmek için mutlaka bir sağlık taraması gerekir" dedi.

Sağlık taramalarının ciddiyetle yapılmasının çok önemli olduğuna değinen Prof. Dr. Doğan, "Sağlık taramaları bir formalite olarak mı yapılmakta yoksa gerçekten dört dörtlük bir tarama yapılmakta mı bunun sorgulanması gerekir. Özellikle bunların federasyonlar düzeyinde ele alınması gerekir. Her federasyonda aslında bir sağlık bir komitesi vardır. Bu iş aslında sadece bir birim olarak mı değerlendirilmekte yoksa gerçekten o spor dalıyla ilgili sporcuların sağlığının öncelikli olarak düşünüldüğü bir anlamda mı ele alınmakta tartışılması gerekir" dedi.

Bir spor dalında ilk defa spora başlayacak kişiler için sağlık taramasının zorunlu olduğunu vurgulayan Doğan, yeni başlayacak kişilerin o sporla ilgili bedensel yapılarının uyumlu olup olmadığının mutlaka değerlendirilmesi gerektiğini ifade etti. Doğan, insanların yaşam stillerinin ve beslenme alışkanlıklarının oluşmasında sporla iç içe bir yaşam tarzı edinmenin şart olduğuna dikkat çekerek, bu durumun milli eğitimin temel felsefelerinden biri olması gerektiğini vurguladı. Okullardaki beden eğitimi derslerinin insanlarda hem fiziksel, hem psikolojik anlamda hem de hayat tarzlarını oluşturma açısından oluşturulmuş dersler olduğunu belirten Doğan, "Günümüzde mahalle aralarında, halı sahalarda insanlar spor yapma gayreti içerisinde. Özellikle kentleşmenin artması, spor yapacak alanların azalmasıyla birlikte bu tip alanlara ilgi artmakta. Bu alanlar sağlıklı bir şekilde spor yapabilmek için şartlara uygun mudur, çokça dile getirilmekte. Ben çok uygun olmadığını düşünmekteyim. Spor demek halı sahada koşarak futbol oynamak anlamına gelmemeli" dedi.

Ortopedist olarak birçok halı saha yaralanmasıyla karşılaştığını ifade eden Prof. Dr. Doğan, "İnsanlar çocukluklarından edinmiş oldukları heyecan içerisinde haftanın 1 günü belki enerjilerini, streslerini atmak isterken çok ciddi yaralanmalarla karşı karşıya gelebilmekte. Halı sahada kalp krizi geçiren hekim arkadaşlarımız var. Sporda çok daha önemli olan bir şey sporda dozaj ve devamlılık. Belli bir düzen içerisinde, fizyolojik yapımıza uygun olarak sor yapmak çok önemli" şeklinde konuştu. Spor sırasında kalp krizi geçiren kişilerle ilgili Doğan, şunları söyledi:

"Bu ağır sporu yapacakların insanların kardiyolojik durumu, kalple ilgili veya fizyolojik durumunun değerlendirilmesi gerekir. Büyük oranda ister doğuştan gelen olsun, ister sonradan kazanılmış olsun bu tip sporculara lisans verilirken çok iyi sorgulanması gerekir. Bazen ne kadar değerlendirme yaparsak yapalım bunları her zaman yakalamak mümkün olmayabiliyor. Profesyonel kulüplerde yapıldığı gibi belli aralıklarla sporcuların mutlaka sağlık kontrolünden geçirilmesi gerekir. Sporcu kendisiyle ilgili bir rahatsızlık hissettiğinde ben sporcuyum ben de herhangi bir rahatsızlık olmaz diye düşünmemesi gerekir. Mutlaka en kısa süre içerisinde sağlık kuruluşlarının görüşünü alması gerekir." Spor yaralanmaları sonucunda yapılacakları sıralayan Prof. Dr. Doğan, yaralanan kişinin ilk olarak şuur durumuna bakılması gerektiğini ifade ederek, "Şuuru açıksa yaralanan kişinin nefes alıp vermesinde bir problem olup olmadığına bakılmalıdır. Bazen spor yaparken ciddi kafa travmaları olabiliyor. Bunlar nadir gördüğümüz şeyler. Bizim sıklıkla gördüğümüz şeyler ekstremiteler dediğimiz kollar, bacaklar, eller, ayak bilekleri gibi bölgelerde olan yaralanmalardır. Öncelikle ilk yapılması gereken bir şekil bozukluğu var mıdır? Normal şeklinden farklı, öbür taraftan farklı çok anormal bir şekil bozukluğu var mı? Eğer varsa bu genellikle kırık veya eklem bölgesindeyse çıkığa işaret eder. O yüzden bu tip hastaların hemen vakit kaybedilmeden bir sağlık kuruluşuna ulaştırılması gerekir" şeklinde konuştu.

Doğan, eklemlerde burkulmalar, adale yırtıkları şeklindeki yaralanmalarda durumun ciddiyetinin o bölgede aniden oluşan bir şişlikle anlaşılabileceğini belirterek, "Dakikalar içerisinde bir şişlik, morarma varsa yaralanma bölgesinde bize bir kanama olduğunu bize düşündürmelidir. Yaralanma bölgesinde kanama çok çabuk olmuşsa bu yaralanma ciddi bir yaralanmadır. Bunun dışında kısa süreli bir yaralanma yoksa ya da şişlik yoksa hemen kısa süre içerisinde oluşan yarım saat veya bir saat içerisinde bir şişlik olmaya başlamışsa bu nispeten daha az ciddi bir yaralanmadır. Öncelikle bu şişliği önlemek için o bölgeye buz uygulaması yapılmalı. Bu ciddi yaralanmalarda da mümkündür. Sadece şişlik olan yaralanmalarda ise bazen sadece saat başı 15 dakikalık buz uygulaması ilk baştaki ağrıyı azaltmada yeterli olacaktır. Şikayetleri devam edecek olursa mutlaka bir ortopediste başvurması gerekecektir" dedi.

Manşetler

DUYURU-4