Sezaryene antibiyotiğe ağır ceza geliyor

Müezzinoğlu; "Çok geniş bir operasyon yapıldı. Benzeri operasyonlar gelecektir. Çaresizliği fırsat bilenlere asla müsamahamız olmayacak"

Sağlık Bakanı Müezzinoğlu sahte ilaç satanlara sert çıktı: “Torba yasayla sahte ilaç satana 5 yıl hapis cezası geliyor.” Bakan vatandaşlara uyarıda bulundu "ilaçtan şüphelenen barkod fotoğrafını çekip bize göndersin" dedi.

İstanbul ve 9 ilde önceki gün yapılan sahte ilaç operasyonuyla ilgili VATAN'a konuşan Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, "Çok geniş bir operasyon yapıldı. Benzeri operasyonlar gelecektir. Çaresizliği fırsat bilenlere asla müsamahamız olmayacak" dedi. Bakan Müezzinoğlu, torba yasasıyla bu tür çetelere ağır cezaların getirileceğini de açıkladı.

VATAN Ankara Bürosu'nu ziyaret eden Bakan Müezzinoğlu, sorularımızı yanıtladı:

Son sahte ilaç operasyonunda grip ilaçlarının kanser ilacı diye satıldığı ortaya çıktı

Geniş bir operasyon yapıldı. İçişleri Bakanımızla da görüştük. İnsan sağlığını istismar eden, hele hele kanser hastalarında olduğu gibi çaresizliği fırsat bilenlere asla müsamahamız olmayacak. Dolayısıyla benzer operasyonlar gelecektir, gelmelidir.

Nasıl önlemler gündeminizde?

Önümüzdeki günlerde iki temel emniyet sübabımız var. Birincisi çıkacak torba kanunla cezai müeyyideyi artırıyoruz. Bir yıldan 5 yıla kadar hapis cezası geliyor. Reklam yoluyla, endikasyon dışı tanıtımlarla yine kamuoyunu yanlış bilgilendirme ve istismar etmelere cezai müeyyideleri artıyoruz. Sonuncusu ve bence en önemlisi, ilaç takip sistemi. Bir ilacın fabrikadan tablet olarak üretiminden sizin elinize gelinceye kadar olan kısmına barkod, karekod sistemini kurduk. Bu sistem eczane aşaması, depo aşaması, hastane aşamasını yani çıkış noktasını, transfer noktalarını birebir takip edebilecek durumda. Hastalar şüphelendikleri durumda, o barkod'un fotoğrafını çekip, Bakanlığa gönderdiği zaman, ilgili birim bu ilaç sahte mi, değil mi, ruhsatlı mı değil mi hemen belirliyoruz. En büyük oto kontrolü hastamıza vereceğimiz bu imkanla sağlayacağızÖ Herkesin elinde cep telefonu var, şüpheleniyorsa hemen bize barkodu gönderecek.

Bu bölümde de bir taklit söz konusu olabilir mi?

Hayır mümkün değil. 2014'le beraber bu tür sahte ilaç, ruhsatsız ilaç veya izinsiz Türkiye'ye girmiş doping ürünlerinin de aralarında olduğu ürünlerin hepsini hemen tespit edeceğiz. İlaç ve Eczalık Kurumu'yla ilgili de denetimle alakalı olarak ülke genelinde merkezler kurmak gündemimizde. Dediğim gibi sağlığın istismarı veya fırsatçılara asla müsamaha göstermeyeceğiz. Ancak şunu unutmamak gerekiyor; maalesef çaresizliklerin olduğu yerde bu tür şeyler oluyor. Hastalar kanser gibi özellikle çaresizlik varsa ona söylenen her şeyi değerlendirmek istiyor.

TÜM GÜN TARTIŞMALARI

YÖK ve Sağlık Bakanlığı kriterleri belirleyecek

Tam Gün Yasası'nın Genel Kurul görüşmeleri bütçeden sonra devam edecek. Herkesin kafası karıştı galiba...

Aslında kafa karıştıracak bir durum yok. Biz ilkesel olarak üniversite dinamiklerimizin güçlü olmasını istiyoruz. Eğitim ve araştırmayı öncelikliyoruz. Hocalarımızın da kendi kurumlarında eğitim, araştırma ve uygulamada tüm birikimlerini üniversitelere vermelerini arzu ediyoruz. Saat 17.00'den sonra daha çok çalışmak, ilave gelir sağlamak isteyen hocalarımıza, "Mesainden sonra kendi kurumunda çalışmaya devam et" diyoruz. Arzu eden vatandaşımızdan ilave ek ücret alma hakkı tanıyoruz ve özel bir sayfa açıyoruz. Özel bir bütçe uygulaması yapıyoruz.

İstedikleri kadar çalışabilecekler mi?

Yapılan cironun asgari yüzde 50, azami yüzde 60 gibi bir rakamı -üniversite yönetimleri karar verecek- hocamızın hesabına ayrılması şeklinde düzenleme. Gece 20.00, 21.00'ie kadar da Cumartesi Pazar da çalışabilir. Bu şekilde hem mesleğini icra edebilir hem de ilave kazanımlar elde edebilir. Hocalarımız o üniversitelerde kariyer sahibi oldular, saygın bir makam sahibi oldular. Onu yine kurumlarıyla birlikte büyütsünler arzusundayız.

Herkes bu haktan yararlanabilecek mi?

Dışarıdaki bir kurumla kendi üniversitesinin yapacağı bir sözleşme çerçevesinde -özel veya vakıf hastanesi olabilir- çalışabilme hakkı veriyoruz. Burada anabilim dallarının tüm kadrolarını tamamen dışarıya gitmesini kurum açısından doğru bulmadığımız için oranın yüzde 50'yi geçmemesini istiyoruz. Mesela herhangi bir tıp fakültemizin çocuk cerrahi dalında 5 hoca varsa, bunun yarıdan fazlası dışarıya gitmesin. Bununla ilgili de günlük normal mesaide performans değerlendirme kriterlerini, YÖK'le birlikte Sağlık Bakanlığı 1 ay içinde belirleyecek. Yüzde 50'si eğitim ve araştırma performansı olacak. Diğer 50'si de uygulama performansı olacak.

Muayenehane - üniversite ikilemini halledeceğiz

Muayenehaneler kapanacak mı?


Muayenehanede kalmak isteyen hocalarımız üniversiteden ayrılacak. Ancak bu hocalarımıza da üniversite eğitim ve araştırma, uygulama anlamında hakikaten ihtiyaç duyuyorsa ilgili de üniversitenin yönetimlerine sözleşme yaparak o hizmeti alma hakkı veriyoruz.

Bunlar elbette alanında çok uzman hekimler olacak...

Çok özel hekimler. İstisnai bilgi birikimi var olan hekimler. Yönetim, 'öğrencilerime bu dersi vermesi lazım, asistanlara bu uygulamayı göstermesi lazım' diyorsa, onunla sözleşme yapılacak. İstisnai hocalarımız var, olmalı da. Gelecekte daha çok olacak. Ama genel yapıda devletin bu hocalarımızı tatmin edebilme şansı yok. Çok istisnai statüler çıkarmamız lazım. O zaman da Anayasa'ya, eşitliğe aykırı gibi durumlarla karşılaşıyoruz.

Maddi olarak doktorların tatmin olacağını düşünüyor musunuz?

Zaten muayenehaneleri de olsa kazandıklarının yüzde 40 gibi bir bölümü masraflara, kiraya, çalışanlara gidiyor. Burada ise ona hazır zemini hazırlıyoruz. Hazır mekan var, sistem var, yardımcısı var, ameliyatlarını yapabiliyorsun... Hastanenin bütün imkanları var. Üstelik bunlar fakülte hastaneleri. Oralarda tedavi etme dinamikleri daha güçlü. Kurumsal yapı güçlensin istiyoruz. Kurumsal yapı güçlenirse, hem kurum hem hocamız kazanır. Hem de insanımız güvenli bir sağlık hizmeti alır. Mesai dışında ödenen ücretin de çerçevesi olur.

Çok sayıda istifa eden doktor olduğu söyleniyor, oranlar ne durumda?

1200 civarında, istifa değil ama 2 yıllık ücretsiz izninin kullanan var. Biz yaklaşık 23 üniversiten görüş aldık. 11'yle ben bire bir görüştüm. Yüzde 60'a yakınının yeniden kuruma döneceği kanaatindeyim. Bu yüzde 70'lere kadar da çıkabilir. Yüzde 20-30 civarında da ya emekliye ayrılmış ya da "Ben tercihimi dışarından yana kullanacağım" diyen çıkacaktır. Türkiye genelinde büyük oranda bu sistem doğru oturacak diye düşünüyorum. Sorun yaşadığımız iki yer var zaten, İstanbul Çapa ile Cerrahpaşa, diğeri Ankara. Üniversite hoca kadroları çok geniş olan ve eski kurumsal yapılardaki sistemler biraz bu işe adapte olmakta zorlanıyor. Yoksa Ege, Akdeniz, Karadeniz ve diğer bölgelerde olağanüstü bir sıkıntı yok.

Aşırı sezaryene ceza yolda

Sezaryen konusu çok tartışıldı. Gelinen noktada durum nedir?

Sezaryende ciddi düzeyde bir takip sistemi kurduk. Özellikle devlet hastanelerinde primer sezaryen (ilk sezaryen), ilk doğumlardaki sezaryen oranı arzu ettiğimize çok yaklaştı. Yüzde 20'lere indi.

Daha önce kaçtı?

Yüzde 30'lara yaklaşmıştı. Burada özel sektöre sözlü söylediğimiz; 2014'ten itibaren kadro talepleri var, "kadro hakkınız da olsa sezaryen oranınız yüzde 60'ın üzerindeyse kadro hakkınızı vermeyeceğiz". Ama yüzde 60'ın altına indiğinizde kadro veririz. Yüzde 50'nin altına indiğinizde her 10'luk dilimde talep ettiğiniz kadroda toleransınız veya ilave desteğimiz olur. Böyle kontrol edici bir sistemi 2014'ten itibaren uygulamaya başlayacağız. Bir de artık bir kadın doğum uzmanı kaç doğum yaptırmış bunu sistemde görüyoruz. Kaçı sezaryen, kaçı primer ortada. Primerleri bilimsel endikasyonların çok üzerindeyse o hekim arkadaşımızla bir iletişim kuracağız. "Nedir" diye soracağız. Burada ısrar ve inat varsa, SGK ile görüşüp 'Arkadaşımızın sezaryen oranı yüzde 80. Bunda da ısrar ediyor. Bu arkadaşla olan sözleşmemizi iptal edin' diyeceğiz.

Çok ciddi bir yaptırım başlıyor yani?

Tabii. Antiboyitikle sezaryende bu sistemi kullanacağız.

Manşetler

DUYURU-4