Sağlıkta ikinci büyük adıma ihtiyaç var

Sağlıkta ciddi bir dönüşüm yaşadığımız ortada. Muayene, tedavi, teşhis kalitemiz ne derece arttı ya da azaldı bunu kamuoyunun doğrudan ve topyekûn hissetmesi pek kolay değil.

Alınan önlemler etkili sonuç vermezse yakın gelecekte cari açık bir yana çözüm arayacağımız en önemli gider kalemine dönüşecek.

Sağlıkta ciddi bir dönüşüm yaşadığımız ortada. Muayene, tedavi, teşhis kalitemiz ne derece arttı ya da azaldı bunu kamuoyunun doğrudan ve topyekûn hissetmesi pek kolay değil. Ancak herkesin hissettiği bir gerçek var ki, sağlık hizmetlerine erişim kolaylaştı, kalitesi arttı. Hem de öyle üstün körü bahsedilip geçilecek biçimde değil. Herkesin derinden hissettiği ve yaşadığı bir şekilde, gözle görünür halde arttı. Sigortalılar, eskiden sadece memurların sahip olduğu sağlık hizmet kalitesinin de üzerinde bir kaliteyle tanıştılar.

Sağlıkta ulaşılan konforun bir bedeli var. Bedelin bir bölümünü doğrudan hizmetin karşılığı oluşturuyor. Daha fazla ve bol alternatifli hastaneler, doktora ve ilaca çok daha kolay erişim doğal olarak sağlık harcamalarına ödenen faturayı yükseltti. Bundan kurtuluş yok, zira kaliteden geriye gidiş bundan sonra pek mümkün de değil.

3 koldan gider

Artan sağlık harcamalarının ne yazık ki diğer bölümünün artan hizmet kalitesi ile ilgisi yok. 45 milyar liraya ulaşmış sağlık harcamalarının önemli bir bölümü sistemin başlangıçtaki yanlış kurgusu ve halen tamamen giderilemeyen hatalardan kaynaklanıyor. Giderlerin milyonlarca vatandaşa olumlu katkı sağlamayacak biçimde artmasına neden olan iki unsur daha var. Biri hastane yönetimlerinin performans ve ticari kaygılarla ayakta kalma hırsı, diğeri de performans kaygısıyla sağlık personelinin kendi ya da hastane çıkarları doğrultusunda ahlaki olmayan yöntemlere meyletme zorunluluğu ya da sisteme gönüllü uyumu...

Şurası bir gerçek ki, sağlıktaki dönüşüm epeyce hızlı; halkın kalite beklentisini çok çok aşan, sağlık kuruluşlarının da bol keseden para kazanma güdülerini cesaretlendiren bir kurguyla yapıldı. Neyse ki sistemin gereksiz ve aşırı gidere yol açan mekanizmaları zaman içerisinde değiştirildi, sağlığa birebir katkı sağlamayan harcamalar tespit edilip sistem içerisinden çıkarılmaya çalışıldı. Ancak ne yazık ki boşa akan muslukların hepsi hâlâ kapatılabilmiş değil.

İnternetten takip

SGK şimdilerde önemli bir proje üzerinde çalışıyor. Projeyi gazetemizin manşetinden duyurduk. Çalışmalar bittiğinde, SGK'lılar ki 72 milyon kişiden bahsediyoruz, internete girip, gittiği tüm hastanelerde kendisine yapılan tetkik ve tedavileri görebilecek, bunlar için ödenen faturaları tek tek inceleyebilecek. Haberimize gelen tepkilerden anlaşılan o ki, proje çok önemli bir sorunu çözecek. Binlerce SGK'lı hastanelerde kendilerine yapılan gerekli gereksiz tedavi ve tahlillerden örnekler verip, devletin adeta soyulduğunu ifade ediyor. Belki milyonlarca vatandaşın yapacağı yaygın denetim yöntemi sayesinde soygunların bir kısmı azalabilir.

SGK hastaları üzerinden özel hastanelerin gereksiz işlemlerle ya da tamamen ahlak dışı yöntemlerle fazladan para kazandıklarına ilişkin algıya toplum genelinde rastlamak mümkün. Ancak kamu hastaneleri ne yazık ki bu konuda dikkatlerden kaçıyor. Özel hastaneler nihayetinde birer ticari işletme. İşletmeler kâr ettikleri sürece ayakta durabilir. Haberden sonra bize gelen telefonlarda anlatılanlara göre, basit bir sırt ağrısı şikâyetiyle gelen SGK'lıyı alelacele kalp ameliyatına alan hastaneler bile varmış. Eğer bu doğruysa özel hastaneler ticari, devlet hastanelerini performans kaygısıyla sağlığımızı tehlikeye düşürmekten kurtaracak yeni projelere ihtiyaç var demektir.

Sağlıkta çıtayı epeyce yükselttik. Şimdi bu çıtayı aşağı düşürmeden sistemin açıklarını tümden ortadan kaldıracak yepyeni bir mekanizmaya acil ihtiyacımız var. Aksi halde hem paramızdan hem de sağlığımızdan olma riskinden kolay kurtulamayacağız...

Erdoğan SÜZER
esuzer@bugun.com.tr

Manşetler

DUYURU-4