"Sağlıksız beslenmeye karşı mahalle baskısını severim"

Sağlıksız beslenme ve hareketsiz yaşam konusunda, “Mahalle baskısını severim!” diyen Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, topluma hareket ve doğru beslenme alışkanlığı kazandırmaya kararlı görünüyor.

Ceyda ERENOĞLU / HT GAZETE

Ankara’da Sağlık Bakanlığı’ndayım. Karşımda Mehmet Müezzinoğlu... Sanki Sağlık Bakanı ile röportaja değil de komşuya oturmaya gitmiş gibiyim. “Evimi su bastı!” deyip yardım istediğinizde ilk koşacaklardan biri gibi yakın davranıyor. Bu yılı “sağlıklı beslenme ve hareket yılı” ilan etti ya Sağlık Bakanlığı, fiziksel aktiviteden ve sağlıklı yaşamdan konuşacağız. Şunu söyleyeyim; sporu göstermelik yapan biri değil. Gençliğinden beri yüzüyor, yürüyor, bisiklete biniyor. En büyük zevklerinden birinin torunlarıyla trambolinde zıplamak olduğunu öğreniyorum.

‘TOPLUM HAREKETİ BENİMSEYEMEDİ’

İddia büyük: “Hareketsizliğimiz ve kötü beslenme alışkanlıklarımız son bulacak.” İlk sorum da bununla ilgili oluyor: “Bizi, hareketsizliğin başımıza sardığı sorunlardan ve salgına dönüşen hastalıklardan kurtarabilecek misiniz, bunun nedeni ne?” Bakan Müezzinoğlu, “En büyük neden kültürel alışkanlığımızın olmaması” diyor ve devam ediyor: “ Şehir yaşamının getirdiği koşullar hareket etmemizi zorlaştırıyor. Hiçbirimiz sağlık için hareket etmiyor, işimizin gerektirdiği kadarını yapıp fazlasından kaçınınca, kültürümüze, ‘sağlık için spor’ anlayışını yerleştiremiyoruz. Bu nedenle asıl hedefimiz çocuk ve gençler. Buna ulaşmak için yardıma ihtiyacımız var. En büyük görev ailelere düşüyor. Anne-babalar tamam ama anneanne, babaanne ve dedelerin her zaman doğru seçimler yaptıkları konusunda tereddüdüm var. Bu yüzden aile büyüklerini bilinçlendirirsek çocukların sağlıklı beslenmeleri konusunda çok önemli bir adım atmış oluruz. Bunu güzel örneklerle anlatıp onlarla doğruları paylaşmak sadece fiziksel gelişimleri değil, ruhsal sağlıkları için de çok önemli. 8 yaşındaki torunum son 5-6 aydır zaman zaman kahvaltı hazırlıyor ve ‘Dede sana yumurta yaptım’ diyor. İyi bir kahvaltı sofrasında yumurtanın önemli olduğunun farkında olması, istediğimiz şey.”

SİGARA KULLANANLA PAZARLIK

2015’i hareket yılı ilan eden Sağlık Bakanı’na “Ailenizde kilolu kişi var mı?” diye soruyorum. “Şişman kimse yok ama normal kilosunun yüzde 10 ya da 20 fazlası olan 1 ya da 2 kişi olabilir” diyor. Eşi ve kızlarının düzenli spor yaptıklarını söylüyor.

“Peki yakınlarınıza baskı yapar mısınız?” diye soruyorum. “Mahalle baskısını severim, tanımadıklarıma da baskı yaparım. Geçen gün kapıda elinde sigara olan bir hanım gördüm. ‘Bu saatte olur mu?’ dedim. ‘Ne yapayım!’ dedi. Bazen seçim bölgemize veya farklı illere gittiğimde yanıma gelenler taleplerini söylerken üstünde sigara kokusu aldığım kişiye ‘Sigara içiyorsan işini yapmam’ derim. Sigarayı bırakmasına dair bir pazarlık yaparız. Sigara ve beslenme konularında mahalle baskısından kaçınmam. İnsanlar en çok kanser, kalp ve kronik hastalıklara yakalanmaktan korkuyor. Bu hastalıkların en önemli nedeni sigara. İkincisi sağlıksız beslenme. Üçüncüsüyse hareketsiz yaşam ve obezite. Verilen her 5 kilo diyabet riskini yüzde 10 oranında azaltıyor. 85 kilo olan 80’e indiğinde diyabet riski yüzde 10 azalıyor. Hareketli yaşam, sağlıklı beslenme ve kötü alışkanlıklardan uzak durma bazı hastalıkların riskini yarıya yakın oranda azaltıyorsa (yüzde 40) ciddiye almak lazım” diyor.

“Türk insanı sağlık için mi, fit bir görünüme sahip olmak için mi spor yapıyor?” Yanıtı net: “Kadınlarımız ocak-şubat ayında zayıflamayı konuşmaya başlayıp martta diyete giriyor, eylülden ocak ayına kadarsa hareketsizliği yaşamaya devam ediyor. 3 ay diyetisyene gidip kilo verip 6 ay sonra kiloları geri alma devri kapanmalı. Obez oranımız % 32’lerde. Bunu % 25’in altına indirmeyi hedefliyoruz. Oranı % 20’nin altına indirebilirsek kronik hastalık yükünü kontrol edebiliriz. Kronik hastalık yükü 10 yılda % 10’a yakın arttı. Bu şeker hastası, daha çok kardiyovasküler hasta demek. Sağlıksız yaşam, ekonomik harcamaların büyümesi ve ilaç kullanılması anlamına gelir.”

"İŞE BİSİKLETLE GİDERDİM"

Müezzinoğlu 9 yaşından beri bisiklete biniyor. Anlatıyor: “2002’de İstanbul İl Başkanı olmadan önce Avcılar’da hastanemiz vardı. Ambarlı’dan hastaneye bisikletle gitmem 40 dakika sürerdi. Dönüşte kendimi yokuş aşağı bırakıp eve 20 dakikada varırdım. Kan ter içindeki işe gidişten sonra yokuş aşağı eve dönüş çok iyi hissettirirdi.”

Bakan Müezzinoğlu, “Ne zaman yürüyelim, zaman yok ki!” diyenler için “Bu cümleyi kurdukları anda 1 saattir oturduklarına veya sonraki 2 saat boyunca televizyon izleyeceklerine eminim” diyor ve devam ediyor: “Amaçlarımızdan biri de bahaneleri ortadan kaldırmak olmalı. 1 metre bisiklet yolu yapan her belediyemize 1 bisiklet hediye edersek bu 2 kilometre bisiklet yolunda 2 bin bisiklet demektir. 2 bin bisiklet o mahallenin çocuğuna ve gencine bir kültür kazandırır. Ankara’da bisikletle 1 saatlik şehir turu yapmaya kalksak engelsiz 5 kilometre gidemeyiz. Bu eksiği ortada kaldırmak için yerel yönetimleri elimizden geldiğince teşvik ediyoruz. Hedefimiz 1 milyon bisiklet.”

"OTOBÜSTEN BİR DURAK ÖNCE İNİP EVİNİZE YÜRÜYÜN"

“Hollanda ve Almanya yaşam felsefeleri, düzen ve disiplinleri olan ülkeler. Ben Avcılar’da işe bisikletle gidip gelirken yadırganırdım. ‘Bu adam doktor, parası mı yok da işe bisikletiyle gidiyor?’ derlerdi. İmkânı olan birinin işe bisikletle gidip gelmesi normal görülmezdi. Ama zaman geçtikçe, ‘Adam doğru yapıyor!’ dedirttim. Hollanda’da 60-65 yaşındaki kadınlar market alışverişini bile bisikletle yapıyor. Bir tarihte Almanya’daydık. 2-3 şehir gezdiğimiz için işimiz bittiğinde saat hayli geç olmuştu. Rehberimiz arabasının bagajından çantasını çıkardı ve şaşkın bakışlarımız arasında, ‘Ben yürüyüşe çıkacağım’ dedi. ‘Hafta sonu yap’ dememize aldırmadan, ‘Bu alışkanlığımı bir gün bile aksatmam’ deyişi beni çok etkilemişti. Artık bahane değil icraat zamanı. ‘Zaman yok’ diyenlere sesleniyorum. Otobüsten bir durak önce inin ve evinize yürüyün. Ankara ve İstanbul’da yaşayanların yüzde 30’u bunu yapsa Melih Bey (Melih Gökçek) yürüyüş yolları yapmak zorunda kalır. Kaldırımlar şimdi otopark gibi. Düşünün ki binlerce kişi bisikletle yola çıkıyor ve trafiği zorluyor. En küçük bir kaza ya da olumsuzluk, ‘Kardeşim neden bisiklet yolu yok?’ dedirtir. Toplum sağlıklı gelecek isteğini çok güçlü şekilde dile getirmeli.”

"DOKTOR OLMASAM YÜZÜCÜ VEYA BİSİKLETÇİ OLURDUM"

“Doktor olmasanız ne olurdunuz?” sorusunu Müezzinoğlu, “Bisiklet sporcusu veya yüzücü” diye yanıtlıyor. Futbolu ve güreşi de seven Müezzinoğlu, eskiden voleybol oynadığını; kalecilikte pek başarılı olmadığını ekliyor.

"YÜZÜMÜ HAVUZDA YIKIYORUM"

“Ankara’da kirada oturuyorum. Ne büyük şans ki evimin altında havuz var. Sabah ilk işim havuza inmek. Bazen yüzümü havuzda yıkıyorum. 4 yıldır her sabah yüzmem büyük nimet. Ev kirası filan hiç önemli değil havuz kirası vermeye razıyım.”

FORMDA İSİMLERİ CANİKLİ VE ŞİMŞEK

Sağlık Bakanı’na Meclis’in en formda isimlerini soruyorum. Tereddütsüz yanıtlıyor: “Gümrük ve Ticaret Bakanı Nurettin Canikli ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek. Başbakanımız Ahmet Davutoğlu da formunu koruma konusunda başarılıdır ama şu an gece yarılarına kadar çok yoğun çalıştığı için zaman sorunu yaşıyor. Seçimden sonra daha fazla spor yapacak.”

"KIZLARIMIZ 20-25 YAŞ ARASINDA EVLENSİN"

Konuşmamız sırasında evlilik yaşına da değiniyoruz. Bakan Müezzinoğlu, “Evlendiğimizde ben 23, eşim 19 yaşındaydı” diyor. “Kızınızın da annesi gibi 19 yaşında evlenmesini ister miydiniz?” soruma, “Bir şey demezdim. Bir kızım 22, bir kızım 23 yaşında evlendi” diye yanıt veriyor. “Peki ya 17 yaşında karşınıza çıkıp ‘Evlenmek istiyoruz’ deselerdi?” diyorum; “O noktada durur ve müdahale edebilirdim” diyor. “Sizce genç kızlar hangi yaşta evlenmeli?” sorumun yanıtıysa tereddütsüz geliyor: “20-25 yaş aralığı” Onun üstü? “O da olur tabii, 40’a kadar yolu var. Ben ideal olanı söylüyorum.”

"DİZİ ANNELERİ VE MAÇ BABALARI DEVRİ KAPANACAK"

“Hedefimiz 5 yaşındaki çocuğun sağlık kültürüne, 10-12 yaşındaki bir çocuğunsa sağlık bilincine erişmesi. Peki herkesin istediği ama başaramadığı bu iş nasıl çözülecek?” Bakan Müezzinoğlu anlatıyor: “Anne-baba çocuğunun yanında sigara içmeyecek. Çocuklar okula kahvaltısız gitmeyecek. Hiçbir çocuğun beslenme çantasında gazoz ve poğaça gibi besinler olmayacak. Bu kadar da değil... Akşamları aileler ekran başında saatler geçirmeyecek. ‘Hadi bakalım’ diye hep birlikte ailece yürüyüşe çıkıldığı gün bu sorunların aşıldığı gün olacak. Çocuğun sürekli bilgisayarda oyun oynama, annenin hep dizi izleme, babanın her maçı seyretme devri kapansın istiyoruz.”

Manşetler

DUYURU-5
EBELİK YÖNETMELİĞİ
HASTANE KOORDİNASYON KURULU YÖNETMELİĞİ