Yaz aylarına sıkışıp kalmış 4 aylık turizm sezonunu daha uzatmak isteyen turizmciler, dünyadaki yıllık cirosu 100 milyar doları bulan "sağlık turizmi" pazarından yüzde 10 pay almak için harekete geçti.
Avrupa'daki yaşlanan nüfus ve uzayan bekleme listeleri, bu ülkelere göre daha ucuz sağlık hizmeti verebilen Türkiye için fırsat sunuyor. Ancak pazarda "hastaların serbest dolaşımı"nın henüz sağlanamıyor olması önemli bir sorun. AB'de bile bu konuda "tek pazar" koşulları mevcut değil. Yani hastalar, AB'ye dahil bir başka ülkeye gittiğinde, cepten yaptığı ödemeyi kendi ülkesinde bağlı olduğu sigorta kuruluşundan tahsil edemiyor. Turizmciler bu nedenle termal, diş ve göz tedavisi ile estetik cerrahi gibi şu an zaten sigorta dışı olan yani cepten ödenen hizmetler kapsamında öncelikli pazar olmak istiyor. Ayrıca Avrupa'da yaşayan ancak dil sorunu nedeniyle yeterli hizmet alamayan 5 milyon Türkü hedefleyerek bir sağlık turizmi atılımı içine girilebileceği kaydediliyor.
Kamu politika oluşturmalı
Sağlık turizminin kamu ve özel kesimden ilgili tarafları, geçen hafta sonu Sağlık Turizmini Geliştirme Derneği tarafından Antalya'da düzenlenen "I. Uluslararası Sağlık Turizmi Kongresi"nde bir araya geldi. Referans'ın sorularını cevaplandıran Dernek Başkanı Dursun Aydın, sağlık turizminin dünyada yükselen trend olduğunu belirtirken Türkiye'nin kaliteli turizm yatırımlarının varlığı ve turizm sezonunun 4 ayla sınırlı kalması nedeniyle bu alanda gelişme sağlaması gerektiğini ifade etti. Sektörün termal, medikal ve yaşlı bakımı turizmi olarak 3 başlıkta değerlendirildiğini anlatan Aydın, kamudan politika oluşturmasını istedi. Aydın, tanıtım ve organizasyon faaliyetlerinin yanında yurtdışından gelen hasta ve yatırımcılara kolaylıklar sağlanabileceğini kaydederken "Örneğin Malezya'da vize, Hindistan'da uçak indirimi kolaylığı var. Bu ülkelerde sağlık turizminden elde edilen gelirler direkt yatırım olarak kullanılıyor. Yabancı yatırımcı için, yabancı doktorların Türkiye'de çalışabilmesine olanak verecek düzenlemenin yasalaşması gerek" dedi.
Şu an 150 bin civarında kişinin sağlık turizmi için Türkiye'ye geldiğini ve yaklaşık 500 milyon dolarlık gelir sağlandığını belirten Aydın, "Hindistan'a sağlık için giden turist sayısı 1.5 milyon. 100 milyar dolarlık pazarın yarısını Hindistan, Malezya gibi ülkeler alıyor" dedi. Aydın, sektörde öne çıkan ülkelerin "cepten ödeme"nin hâkim olduğu alanlara dönük çalıştığını, çünkü sigorta kapsamında bir ülke vatandaşına sağlık hizmeti vermek için yapılması gereken hükümetler arası sözleşmelere ülkelerin sıcak bakmadığını belirtti. AB'de hastaların serbest dolaşımı konusunda bir düzenlemenin çıkarılmaya çalışıldığını kaydeden Aydın, "Kısa zaman sonra hasta da doktor da serbest dolaşacak. Türkiye bundan pay almalı" dedi.
Termalde tesis sayısı artırılmalı
Kongrede bir sunum yapan Kültür ve Turizm Bakanlığı uzmanı Gökhan Özok ise sektörün talep ettiği planlama çalışmasının uygulanmadıktan sonra çözüm olmadığını ve mevcut tesislerin nitelik ile nicelik artışına ihtiyaç olduğunu vurguladı. Bu eksiklik nedeniyle bakanlığın güçlü bir tanıtım atağı yapmadığını anlatan Özok, çalışmalarda ağırlığın termal turizme verildiğini söyledi.
Termal tesislerin turizm tesislerine oranının sadece yüzde 1,3'lerde olduğunu ve bunların gelişmesinin önünde yerel yönetimlerce işletilen niteliksiz tesisler ve özel teşviklerin yetersizliği gibi nedenlerin bulunduğunu vurgulayan Özok, "turizm altyapı birlikleri" çalışmasının önemine işaret etti. Özok, böylece jeotermal suyun dağıtımı ve altyapı için kaynak oluşturulabileceğini söylerken aralarında doğu illerinin de olacağı destek verilecek pilot bölgelerde çalışmalara başlanabileceğini kaydetti.
Hasta KDV'si tanıtım fonu olsun
Sağlık Bakanlığı Sağlık Turizmi eski koordinatörü Levent Saraç ise Türkiye açısından fırsat sunan 5 sağlık turizmi hasta tipine işaret etti: Afrika kökenli zengin hastalar, Müslüman ülkelerden yeni arayışlarla gelen zengin hastalar, AB ülkelerinden ucuz tedaviye gelmek isteyen sigortalı hastalar, geriatrik hastalarla kozmetik amaçlı hastalar. Sektörde özel hastanelerin yabancı hastalara bakacak standartta olması için özdenetimlerin artırılması gerektiğini belirten Saraç,
bir dönem için yurtdışından tedavi için gelen hastaların faturalarındaki KDV'nin, sektörün yurtdışı tanıtım fonu olarak kullanılabileceğini söyledi.
Sağlık turizminin "medikal turizm" ayağına ilişkin bir sunum yapan Avusturya-Türkiye Sağlık Derneği Başkanı Serdar Beklen de Avrupa'da tabip odalarının etkisi ve finans kuruluşlarının desteğiyle sağlık standartlarının çok gelişmiş olduğunu söylerken "Avrupalı hasta geleceği ülkede önce bu teknik kalite ile donanımı arayacaktır" dedi. Dil konusunun önem taşıdığını belirten Beklen, "Türkiye'de sağlık turizminde sadece tedavi edici değil yardımcı personel de yabancı dil bilmeli" dedi. Türkiye'nin sağlık turizminde Avrupalı hastayı hedeflemesi halinde eski Sovyet ülkeleriyle rekabet etmesi gerekeceğini belirten Beklen, bu ülkelerde hem tedavi ücretlerinin düşük olduğunu hem de yabancı modern yatırımların yaygın olduğunu söyledi.
Türkiye kendini nasıl pazarlamalı
Yunanistan Sağlık Turizmi Uygulama Başkanı Constantine Constantinides ise AB ülkelerinden sağlık turisti akışını sağlamak için fiyatlandırmanın önemli olduğunu belirterek AB pazarında, Türkiye'nin sektörde öne çıkan ülkelerle hangi yönüyle rekabet edebileceğini anlaması gerektiğini dile getirdi. Constantinides, "Örneğin Hindistan 'Üçüncü Dünya' fiyatlarıyla birinci sınıf hizmet verdiğini; Singapur daha ucuz, daha iyi, daha hızlı ve daha güvenli olduğunu; Tayland ise en iyisi olduğunu söylüyor. Siz ne diyeceksiniz?" dedi. Buna karşılık Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği (TÜRSAB) Başkanı Başaran Ulusoy da şu an gündemlerinde sağlık turizminin geliştirilmesi olduğunu belirterek "Ülkelere 'Sağlıklı yaşlanmak için Türkiye'ye gelin' diyeceğiz" dedi. Ancak bu konuda altyapı eksikliklerine işaret eden Ulusoy, hükümetin bir planlama çalışması yapması gerektiğini vurguladı.