Türkiye’nin bölgesel coğrafi konumu ve tıp alanında kaydettiği gelişmelerle ideal bir “Sağlık Turizmi Üssü” olabileceğini kaydeden Musa İnal, “Sağlık alanında çok ciddi bir ilerlemelerimiz var,
Özellikle Sağlık Bakanlığı da, sağlık turizmi konusunda lokomotif güç olarak çalışmalar yaptı. Fakat ülkemizde çok iyi doktorların yetişmesi, çok iyi hizmet veren hastanelerin olmasının yanı sıra bölgede önemli istikrarlı bir ülke olmamıza rağmen sağlık turizmi konusunda Türkiye’nin ciddi anlamda halen yetersizlikleri var” diye konuştu.
"PASTADAN PAYIMIZ ANCAK YÜZDE 1-2"
Türkiye’nin dünyadaki sağlık turizmi pastasından aldığı payın ancak yüzde 1-2 civarında olduğunu bildiren Musa İnal, sektörde çok büyük boyutlarda para hareketleri var iken ve ülke olarak da imkanlarımız her açıdan müsaitken bu gelirden faydalanamamanın üzücü olduğunu ifade etti.
Türkiye Sağlık Turizmi Konseyi’nin bu konuda çalışmalar yapan bir kuruluş olduğunu, 85 ülkede 144 adet bürosu olduğunu ve kendisinin de bu konseyde Güney Bölgesi Başkanı olarak görev aldığını belirten İnal sözlerini şöyle sürdürdü:
“Sağlık turizmde tanıtım kadar hastanelerin yapısı da önemlidir. Kamu hastanelerinin sağlık turizmi yapmaları çok zordur. Bu özel hastanelerin yapabileceği bir hizmettir. Çünkü zaten kendi ihtiyaçlarını çoğu zaman karşılamayan kamu hastanelerinin sağlık turizmine dahil edilmek istenmesi bana çok mantıklı gelmiyor. Dünyada bu işleri hep özel sektör yapıyor. Sağlık bakanı, bu ülkelerde sadece bu konudaki usul, esas, yönetmelikleri belirler.”
"DEVLET HASTANELERİNİN YAPMASI ZOR "
Türkiye’de ise Sağlık Bakanlığı’nın Sağlık Turizm sektörüne dahil olmak istediğini vurgulayan İnal, “Ancak kamu hastanelerinde hastalar 6 kişilik odalarda kalırken, bir katın sadece bu iş için ayrılması, duşlu, tuvaletli odaların yapılması, bunların giriş çıkışların ayrı yapılması gibi düzenlemeleri gerçekleştirmek çok zor“ diyerek, devletin bu alandaki yerini tamamen özel sektöre bırakması gerektiğini ifade etti.