Rapora göre, geçen ay 19 şiddet olayı yaşandı, 38 sağlık çalışanı mağdur oldu.
Sendika Genel Başkanı Semih Durmuş: "Geldiğimiz son noktada atılan adımları kıymetli buluyoruz, siyasi iradenin sağlıkta şiddete net tavır koyması çok önemli. Ancak sağlıkta şiddetin altında yatan sorunları da görmezden gelemeyiz"
Sağlık-Sen'den "Şiddet Raporu"na ilişkin yapılan yazılı açıklamada, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 14 Mart Tıp Bayramı'nda sağlık çalışanlarına yönelik yaptığı açıklamaların tüm sağlık çalışanlarına umut olduğu vurgulandı.
Bu kapsamda Sağlık Bakanlığı ile Adalet Bakanlığınca yürütülen ortak çalışmayla sağlıkta şiddetin katalog suçlar arasına girmesinin planlandığı anımsatılan açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
"TBMM'de komisyondan geçen tasarının bir an önce yasalaşması beklenmektedir. Çıkacak yasa ile hem saldırganların hak ettikleri cezayı alacağına hem de sağlıkta şiddetin önemli ölçüde önüne geçilebileceğine inanmaktayız. Ancak bu düzenlemenin tek başına yeterli olmayacağını da bilmekteyiz. Sağlıkta şiddet sadece cezaların artırılmasıyla önlenebilecek bir durum değil. Her zaman dile getirdiğimiz gibi sağlıkta şiddete karşı toplumsal duyarlılığın oluşturulması şart."
Açıklamada, Sağlık Bakanlığı ve ilgili karar alıcıların iş birliğinde okullar, kamu kurum ve kuruluşları, medya gibi tüm kesimlerde sağlıkta şiddete karşı toplumsal farkındalık oluşturulmasına yönelik toplumsal seferberlik başlatılması önerisinde bulunuldu.
"Martta 38 sağlık çalışanı mağdur oldu"
Mart ayında yaşanan şiddet olaylarına ilişkin verilere yer verilen açıklamada, "Mart ayında gerçekleştirilen şiddet olaylarına baktığımızda, az da olsa bir düşüş yaşandığını görüyoruz. Şubat ayında 21 şiddet olayı yaşanmasına karşın mart ayında bu rakam 19'a düştü. 31 saldırgan tarafından gerçekleştirilen olaylarda, 38 sağlık çalışanı mağdur oldu." bilgisi verildi.
19 şiddet olayının 18'ine hasta ve hasta yakınlarının neden olduğuna dikkat çekilen açıklamada, şunlar kaydedildi:
"Sağlıkta şiddetin en can yakıcı yanı ise olayların hasta ve hasta yakınları tarafından gerçekleştirilmesi. Şifa aradıkları elleri kırmaya çalışan bu zihniyeti kabul etmiyoruz. Mart ayında 19 şiddet vakasının 18'i hem sözlü hem fiili, 1'i sözlü olarak vuku buldu. Şiddet olaylarının en çok yaşandığı yer yine hastaneler oldu. 19 şiddet olayının 18'i hastanelerde vuku bulurken, 1'i aile sağlığı merkezinde yaşandı.
Ay boyunca 19 güvenlik görevlisi, 14 doktor, 4 hemşire ve 1 diğer sağlık çalışanı şiddete maruz kaldı. Mart ayı boyunca yaşanan şiddet vakalarına sebebiyet veren 31 saldırganın 14'ü hakkında herhangi bir işlem yapılmadı. Gözaltına alınan 8 saldırgan serbest bırakılırken, 9 saldırgan tutuklandı."
"Adli mercilerin aldığı kararlar vicdanlara bir nebze de olsa su serpmiştir"
Sağlıkta şiddetle ilgili son dönemde adli merciler tarafından alınan bazı kararların anımsatıldığı açıklamada, Kahramanmaraş'ta temaslı olduğu için karantinayı ihlal ederek gittiği aile sağlığı merkezinde kendisini uyaran Dr. Lütfi Tiyekli'ye yönelik "hakaret ve tehdit" iddiasıyla Ömer Özbiner'e verilen 6 bin 800 lira cezanın, itiraz sonrası görülen davada 13 bin 600 lira olduğuna dikkat çekildi.
Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde iki asistan hekimi darbeden ve rehin alan saldırgana 8 yıl 5 ay 7 gün hapis cezası verildiği, İstanbul Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesinde sağlık teknikerinin burnunun kırılmasıyla sonuçlanan olayda tutuklanan hasta için de 11 yıl 9 aya kadar hapis cezası istendiği ifade edilen açıklamada, "Adli mercilerin sağlıkta şiddet kararları her ne kadar eleştirilse de son zamanlarda verilen kararlar bir nebze olsa da vicdanlara su serpmiştir." değerlendirmesine yer verildi.
"Sağlık çalışanları ağır iş yükü ve uzun süren nöbet saatleri altında eziliyor"
Sağlık-Sen Genel Başkanı Semih Durmuş da sağlıkta şiddet sorununun sona ermesi amacıyla büyük mücadele verdiklerinin altını çizerek, şunları kaydetti:
"Geldiğimiz son noktada atılan adımları kıymetli buluyoruz. Siyasi iradenin sağlıkta şiddete net tavır koyması çok önemli. Ancak sağlıkta şiddetin altında yatan sorunları da görmezden gelemeyiz. Sağlık çalışanları ağır iş yükü ve uzun süren nöbet saatleri altında eziliyor. Pandemiyle birlikte yükleri daha da artan sağlık çalışanları insanüstü bir gayretle şifa dağıtmaya çalışıyor. Özetle sağlıkta şiddeti tetikleyen en önemli faktörlerin başında istihdam yetersizliği geliyor.
Sağlık çalışanları bir yandan bu sorunlarla mücadele ederken bir yandan da şiddet kurbanı oluyor. Bu durumun sürdürülebilir olması artık mümkün değil. Çözüm koyma noktasında her geç kalınan gün sağlık sisteminin geleceğine vurulan bir darbedir."