Sağlık hizmetinde yabancı sermaye girişinde artış

Sağlıkta Dönüşüm sürecinin belki de en önemli amacı, kamusal sağlık hizmetlerini tasfiye ederken yabancı sermaye girişine ve özel sağlık sektörüne alan açmaktı. ...

Sağlıkta Dönüşüm sürecinin belki de en önemli amacı, kamusal sağlık hizmetlerini tasfiye ederken yabancı sermaye girişine ve özel sağlık sektörüne alan açmaktı. Stratejik planlarda, yıl sonu raporlarında, istatistik yıllıklarında ve çeşitli dokümanlarda sergilenen rakamlara göz atıldığında amaçları doğrultusunda emin adımlarla ilerlediklerini anlıyoruz. Ancak her adımlarında hekimleri, sağlık çalışanlarını ve vatandaşı ezmeye devam etti.

SERMAYEYE KILAVUZLUK FAALİYETLERİ

Yabancı sermaye grupları sağlık alanında yatırımlara başlamadan önce sadece Bakanlık ile değil, çeşitli danışmanlık şirketleri ile irtibata geçmeyi ihmal etmiyor. Daha doğrusu bu şirketler, yabancı sermayenin beklentilerini Türkiye’deki ilgili kişi ve kurumlara aktarıyorlar. Bunlardan birisi olan Price waterhouseCoopers şirketinin hazırladığı “2009 yılı Satın Almalar ve Birleşmeler Raporu”. Raporda çeşitli ulus ötesi sağlık gruplarına sorulan sorulara verilen cevaplar ve çeşitli risk kategorileri hakkında yapılan anketin sonuçları yer alıyor. Genel olarak raporda sağlık alanının iştah kabarttığı ortaya çıkıyor.

“Türkiye’de sağlık sektöründe şirket birleşme ve satın almaların 2009 sonrasında nasıl bir seyir izleyeceğini düşünüyorsunuz?” sorusunda patronlardan üç yıllık tahminler istenmiş. Verilen cevaplarda işlem sayılarının 2009 yılında yüzde 39, 2010 yılında yüzde 67, 2011 yılında yüzde 71 artacağı beklentisi hâkim. Patronların tahminleri gerçekten doğru çıkarak, Deloitte isimli başka bir danışmanlık/araştırma şirketinin hazırladığı “2011 Yılı Birleşme ve Satın Almalar Raporu”nda geçtiğimiz yıl en fazla işlem sayısına ve hacmine sahip sektörlerden birisi sağlık alanı olduğu kayda geçmiş. Özellikle dikkat çeken ise borsada işlem gören ilk 5 şirket arasında Acıbadem grubunun yer alması.

Patronlar, PricewaterhouseCoopers’ın Türkiye’de satın alma ve birleşme planlayıp planlamadıkları hakkındaki sorusuna ise yüzde 66 ile “önümüzdeki 12 ay içinde planlıyoruz” cevabı vermişler. Yine Deloitte’in raporuna göre 2011 yılı içinde Türkiye’ye 40 farklı ülkeden yatırım yapan yabancı şirketlerin yüzde 35’i sağlık alanına yapmış.
Son olarak, PricewaterhouseCoopers’un raporunda hekim emeğinin pul kadar görüldüğüne ilişkin başka bir soru yer alıyor. “Türkiye’de sağlık sektörü için kritik olan risk ve konular nelerdir?” sorusuna verilen cevaplarda en önemliden en önemsize doğru yapılan sıralamada yüzde 2.6 ile hekim maaşları “en önemsiz” kategorisinde iken, yüzde 18,4 ile devletin sağlık ortamına ilişkin belirsizlik yaratması “en önemli” olarak görülüyor.

Söz konusu rakamlar ve yüzdeler, sektörde dönen paraların büyüklüğü hakkında bir fikir sunarken, özel sektöre tanınan alanın yasalar, yönetmelikler ve yönergelerle nasıl genişletildiğini de gözler önüne sermektedir.

ÖZEL SEKTÖRÜN KATKI PAYLARINDA ARTIŞ

Sağlık Bakanlığı tarafından 22.03.2012 tarihinde hazırlanan “Özel Hastanelerin Puanlandırılması ve İlave Ücret Alınması Hakkında Yönerge”si ile Sosyal Güvenlik Kurumu’nca (SGK) özel hastanelerin puanlandırılmasına göre ilave ücretler tespit edildi.

Önceden en yüksek hastane puanına göre yüzde 70 alınan ilave ücretler, şuanda yüzde 20 arttırıldı. SGK hastaneleri kategorizasyona tabi tuttuğu için hastanelerin “rütbesine” göre anlaşma yapıyor. Yönerge ile özel hastanelerin alacakları fark oranları Bakanlar Kurulu kararı sonucu aşağıdaki şekilde değiştirildi:
· 0-200 puan arası hastaneler yüzde 30,
· 201-300 puan arası hastaneler yüzde 45,
· 301-400 puan arası hastaneler yüzde 60,
· 401-600 puan arası hastaneler yüzde 75,
· 601-1000 puan arası hastaneler yüzde 90.
Ne var ki, özel hastaneler acil sağlık hizmetleri, yoğun bakım, yanık tedavisi, kanser tedavisi, yeni doğan sağlık hizmetleri, organ doku ve kök hücre nakilleri.doğumsal anomaliler için yapılan cerrahi işlem, diyaliz tedavileri, kardiyovasküler cerrahi işlemlerinden ilave ücret alamaz:

KATKI PAYI ALINMAMASI GEREKEN DURUMLAR

Sağlık kurum ve kuruluşlarında acil serviste yeşil alan uygulaması ile “acil olmayan” hastalardan katkı payı almasına karar veren SGK, bu kez de özel sağlık kuruluşlarına acil olarak başvurulsa bile bu halin ortadan kalktığına karar verilen durumlarda ilave ücret alınmasının yolunu açtı.

Ancak Dünya Sağlık Örgütü’nün tespit ettiği 32 acil vaka tanımı çerçevesinde özel ve vakıf hastaneleri aşağıdaki durumlarda hastalardan acillerde para talep edemez: Şuur kaybı MI, aritmi, hipertansiyon ve kalp krizleri, zehirlenme, genel durum bozukluğu, trafik kazası, ani felçler, migren ve/veya kusma, şuur kaybıyla beraber olan baş ağrıları, astım krizi, yüksek ateş, ciddi alerji, anaflaktik tablolar, akut batın, yüksekten düşme, ciddi iş kazaları, uzuv kopması, menenjit, elektrik çarpması, ciddi göz yaralanmaları, kurşunlanma, bıçaklanma, kavga, terör, sabotaj vb. renal kolik, akut psikotik tablolar, donma, soğuk çarpması, ısı çarpması, ciddi yanıklar, bebek komaları, başlamış doğum faaliyeti, diyabetik ve üremik kanama, genel durum bozukluğunun eşlik ettiği diyaliz hastalığı, masif kanamalar, omurga kırıkları, tecavüz, vurgun yemek, boğulma, intihar girişimi.

*Ankara Tabip Odası Sağlık Politikaları Uzmanı

www.evrensel.net

Manşetler

DUYURU-4