Sağlık harcamaları SGK giderlerinin yüzde 25’ini oluşturuyor

Sosyal Güvenlik Kurumunun verileri incelendiğinde, toplam giderlerin%25’i sağlığa yapılan harcamalardan oluşmaktadır.

Özel sektör sigortalı ve işverenleri açısından her türlü kazancın prime tabi tutulması ve bunun izleyen aylara aktarılması konusundaki görüşleriniz neler?

Bilindiği üzere 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 80. maddesi sigortalıların prime esas kazançlarını düzenlemektedir. İlgili madde kapsamında hangi unsurlardan prim alınacağı, kısmen prime tabii tutulacak ve hiç prim alınmayacak kalemler belirlenmiştir. Bu doğrultuda söz konusu madde kapsamında gerçekleşen Kurum uygulamamız çerçevesinde ücretler hak edildikleri aya mal edilmek suretiyle prime tabii tutulmaktadır. Ücretin hak edilmesi yeterli ve gereklidir. Başka bir anlatımla, ücretin prime tabi tutulabilmesi için ödenmesi mecburiyeti bulunmamaktadır. Yani ödenmediği takdirde dahi prime tabi tutulması yasa gereğidir.

Kurum uygulamamız ve mevzuatımız çerçevesinde ücret dışındaki ödemeler ise öncelikle ödendiği ayın kazancına dahil edilmektedir. Bu doğrultuda sigortalımıza ücretinin yanı sıra prime esas kazanca dahil edilebilecek nitelikte ücret dışında ödeme yapılması ve her iki kazanç toplamının üst sınırı aşması halinde, ücret dışındaki ödemenin üst sınırı aşan kısmı, en fazla takip eden iki ayın prime esas kazanç tutarına dahil edilerek prime tabi tutulmaktadır.

Bu uygulama ise gereklidir. Şöyle ki, bildiğiniz üzere sosyal güvenlik sistemimiz ne kadar fazla ödenirse emekli aylıklarının o derece yüksek olmasına dayanmaktadır. Bu açıdan bakıldığında istisnaları genelleştirme ve bu kazançlardan prim alınmaması söz konusu aylıklarda azalmalara yol açabilecektir. Bu açıdan uygulamanın yerinde olduğunu değerlendiriyoruz.

Öte yandan yine Kurum uygulamamız çerçevesinde her kalemi prime esas kazanca dahil etmiyoruz. Örnek olarak yemek paraları, çocuk ve aile zamları ile sigortalı adına ay içinde özel sağlık sigortası primi ve bireysel emeklilik katkı payı adı altında işverence yapılan ödemeler kısmen prime tabii tutuluyor. Yine 5510 sayılı Kanunumuzun 80. Maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde hiçbir şekilde prime tabii tutulmayacak kazançlarda belirlenmiştir. Bu kapsamda ayni yardımlar ve ölüm, doğum ve evlenme yardımları, görev yollukları, seyyar görev tazminatı, kıdem tazminatı, iş sonu tazminatı veya kıdem tazminatı mahiyetindeki toplu ödeme, keşif ücreti, ihbar ve kasa tazminatları Kurum uygulamamız kapsamında prime tabii tutulmamaktadır.

Prime esas kazanç tavanının yükseltilmesine dair çalışma yapmakta mısınız?

Kurumumuzun prim almasına esas teşkil eden günlük kazanç sınırlarımız 5510 sayılı Kanunumuzun 82. Maddesinde düzenlenmektedir. İlgili madde kapsamında sigortalının bir günlük prime esas tutulacak kazancın alt sınırı yaşlarına uygun asgari ücretin otuzda biri, üst sınırı ise 16 yaşından büyük sigortalıların günlük kazanç alt sınırının 6,5 katı olarak düzenlenmiştir.

Ancak 6552 sayılı Kanunun 50. Maddesi ile 5510 sayılı Kanunun 82. Maddesinin birinci fıkrasında yapılan düzenleme ile 5510 sayılı Kanunun 5. Maddesinin birinci fıkrasının (g) bendine göre sosyal güvenlik sözleşmesi olmayan ülkelerde iş üstlenen işverenlerce yurtdışındaki işyerlerinde çalıştırılmak üzere götürülen Türk işçiler için günlük prime esas kazanç üst sınırı, günlük asgari ücretin 6,5 katından 3 katına indirilmiştir.

Öte yandan konuya ilişkin olarak prime esas kazanç tavanının yükseltilmesinin kısa dönemde Kurum gelirlerini arttıracağı ancak uzun dönemde ödenecek aylık tutarlarını arttıracağı yapılan çalışmalar ile hesaplanmış olup şu an itibariyle Kurum uygulamamız mevcut şekilde işlemekte ve prime esas kazanç tavanının yükseltilmesine yönelik bir düzenleme bulunmamaktadır.

Alt işverenlerin idari para cezası borçlarından asıl işverenin sorumlu olması hakkındaki görüşlerinizi öğrenebilir miyiz?

5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunumuzun “İşveren, işveren vekili, geçici iş ilişkisi kurulan işveren ve alt işveren” başlıklı 12. Maddesinin birinci fıkrasında; 4. maddenin birinci fıkrasının (a) ve (c) bentlerine göre sigortalı sayılan kişileri çalıştıran gerçek veya tüzel kişiler ile tüzel kişiliği olmayan kurumlar ve kuruluşları işveren olarak tanımlamıştır.

Yine söz konusu maddenin altıncı fıkrasında da; Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin bir işte veya bir işin bölüm veya eklentilerinde, iş alan ve bu iş için görevlendirdiği sigortalıları çalıştıran üçüncü kişiye alt işveren deneceği, sigortalılar, üçüncü bir kişinin aracılığı ile işe girmiş ve bunlarla sözleşme yapmış olsalar dahi, asıl işverenin, bu Kanunun işverene yüklediği yükümlü- lüklerden dolayı alt işveren ile birlikte sorumlu olduğu açıklanmıştır.

Diğer yandan Kurum uygulamamız çerçevesinde alt işveren, mevzuattan doğan yükümlülüklerini asıl işverene ait işyeri sicil numarasına ilave olarak verilecek üç haneli alt işveren numarası ile asıl işverenin işyeri dosyası üzerinden yerine getirmekte olup alt işveren adına işyeri dosyası açılmamaktadır.

Alt işverenlerin idari para cezası borçlarından asıl işverenin sorumluluğu noktasında ise Kurum uygulamamız açısından Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 12/6/1991 tarihli, 1991/10- 277 Esas, 1991/359 Karar açıklayıcı olmaktadır. Mevzubahis Kararda, “506 sayılı Kanunun 87. Maddesinde, tali işverenin ödevine uymamasının sonuçlarından asıl işverenin de sorumlu olacağı kuralını koymuştur. Zira, tali işverenler hayat deneyimleriyle ortadadır ki ekonomik bakımdan asıl işverenlere göre güçsüz kişilerdir. Bunların kişisel olarak sorumlu tutulmaları gerek sigortalıların gerek sigortalılara verilecek sosyal güvenlik haklarını uygulayan Sosyal Sigortalar Kurumunun hak ve alacaklarını güvenceye almakta yetersiz olabilir. Bu nedenle, yasa koyucu ortak yükümlerde madde 86 ile tali işverenlerin ödevlerine uymamalarının yaptırımlarından güçlü asıl işverenleri de müteselsil sorumlu tutan, sosyal güvenlik hukukunun isteklerine uygun düşen bir düzenleme yapılmıştır.

Bu düzenleme gereğince Kurumun parasal hak ve alacaklarından, ihale makamından iş alan asıl işverenler de sorumludur. İşte, asıl işveren bu müteselsil sorumluluk gereğince tali işverenin idari para cezasından sorumludur. Bunu Kuruma ödemiş ise Kurumdan geri isteyemez. Ödemekle yükümlü olduğu bir borcu ödemiştir. Fakat asıl yükümlü tali işverenlere rücu edebilir.” şeklinde hüküm tesis edilmiştir.

Buna göre, alt işverenin Kanun ile işverene yüklenen sorumlulukları yerine getirmemesi nedeniyle prim borçlarının yanı sıra Kurum tarafından uygulanan idari para cezalarından da asıl işverenin sorumlu olduğu, bu sorumluluğun da müşterek ve müteselsil sorumluluk olduğu Yargıtay’ın yerleşik içtihadıdır. Yargıtay Hukuk Genel Kurul kararındaki asıl işverenin kanuni sorumluluğunu düzenleyen bu hüküm, 506 sayılı Sosyal Sigortalılar Kanununda olduğu gibi 5510 sayılı Kanunda da aynen korunmuştur.

Hükümetimizin sağlık alanında yaptığı iyileştirmelerin olumlu yansımaları vatandaşlarımız tarafından takdirle karşılanmaktadır. Ancak giderlerdeki artış da bütçe içerisinde cari transferlerin artmasına neden olmaktadır. Sağlık harcamalarında etkinliği artırmak için kurumsal düzenlemelere de ihtiyaç bulunmaktadır. Bu konuda ne gibi önlemler almayı düşünmektesiniz?

Bilindiği üzere 2003 yılından itibaren Sağlıkta Dönüşüm Projesi çerçevesinde sağlık alanında yapılan reformlar ile genel sağlık sigortası yapılandırılırken tüm nüfusu kapsaması, ödenecek sağlık hizmetleri yelpazesinin genişletilmesi ve sağlık hizmetlerinin kalite standartlarının geliştirilmesi ve ayrıca kaynakların etkin kullanımının sağlanması amaçlanmıştır. Ülkemizde kamusal alanda sağlıkta en büyük geri ödeme kurumu olarak hedefimiz, sadece sağlıkta maddi finansmanı sağlamak değil, maddi anlamda tüm beklentileri karşılamanın yanında kaliteli, sürdürülebilir, güvenli ve kontrol edilebilir bir sağlık sistemini sorumlu olduğumuz vatandaşlarımıza sunabilmektir.

Sosyal Güvenlik Kurumunun verileri incelendiğinde, toplam giderlerin %25’i sağlığa yapılan harcamalardan oluşmaktadır. Kurumumuz 2015 yılı toplam sağlık harcamaları 59,4 milyar TL olarak gerçekleşmiştir. Toplam harcamalar içinde tedavi harcamalarının payı 39,5 milyar TL, ilaç harcamalarının payı ise 18,9 milyar TL olarak görülmektedir. Dünyada sağlık harcamalarının seyrine bakıldığında sağlık hizmeti sunucularına erişimin artması, innovanatif teknolojilerin gelişimi ve nüfusun yaşlanması gibi nedenlerle sağlık harcamalarının arttığı görülmektedir.

Sağlık hakkı tüm evrensel yaşam hakkının temelini teşkil etmektedir ve devletler de bu sistemlerin sürdürülebilirliğini sağlamak zorundadırlar. Bu görev aslen Kurumumuza ait bir görev olmakla birlikte, konunun tüm taraflarına büyük sorumluluklar düştüğü de unutulmamalıdır. Bu kapsamda Kurum olarak bizim çalışmalarımız ciddi şekilde devam etmektedir. Örneğin; 2014-2019 Stratejik Planında bu konuya geniş bir şekilde yer verilmiş ve “Sağlık Hizmetlerine Erişimi Kısıtlamadan Sağlık Harcamalarının Sürdürülebilirliğini Sağlamak” stratejik amaçlar arasında yer almıştır.

Ayrıca Kurumumuzca sağlıkta yaşanan suiistimallerin önlenmesi için teknolojiden faydalanarak, elektronik rapor, elektronik reçete gibi uygulamalar yürütülmekte ve bu tür uygulamaların geliştirilmesine devam edilmektedir. Ayrıca alternatif geri ödeme modellerinin geliştirilmesi, sağlık alanında denetim mekanizmalarının etkin kullanılması ile sağlık harcamalarının kontrol altına alınması hedeflenmektedir.

Genel olarak asgari işçilik uygulaması ve özellikle asgari işçiliğe ilişkin yüksek oranlar hakkındaki düşünceleriniz nelerdir?

Kurumumuzca ihale konusu işler ile özel nitelikteki inşaat işlerinde asgari işçilik uygulaması olumlu ve ayrıca gerekli görüyoruz. Asgari işçilik uygulaması kayıt dışı istihdamın önlenmesinde önemli bir argümandır. Asgari işçilik oranlarının yüksek tespit edildiği görüşüne katılmıyoruz. Kaldı ki bu oranlar sadece Kurum teknik personeli tarafından belirlenmektedir. Sosyal tarafların temsilcileri (TÜRK İŞ, TİSK ve TOBB) olan teknik personelin de katılımı ile oluşturulan asgari işçilik komisyonlarının bir araya gelerek oluşturulan istişare komisyonunca oy birliği ile belirlenmektedir. Günün koşulları ve teknolojik değişim dikkate alınarak oranlarda değişiklik yapılabilmektedir. Ayrıca Kurum Baş- kanlığımızca komisyonca belirlenen oranların değiştirilmesine yönelik idari tasarrufta bulunmasını etik bulmuyorum.

Dr. Mehmet Selim BAĞLI röportaj / TİSK İşveren Dergisi

Sağlık Aktüel - www.saglikaktuel.com

YASAL UYARI: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Sağlık Aktüel’e (www.saglikaktuel.com) aittir.  www.saglikaktuel.com biçiminde aktif bağlantı kurulabilir, açık kaynak gösterilmek kaydıyla içerik kullanılabilir. Açık kaynak göstermeden yapılan alıntılar için yasal işlem uygulanacaktır.

Manşetler

DUYURU-5
EBELİK YÖNETMELİĞİ
HASTANE KOORDİNASYON KURULU YÖNETMELİĞİ