Sağlık Bakanlığı kiracı, çalışanlar işçi

‘Sağlık çalışanı sayılarının yeni yapılacak tesislerde azaltılacağı kabul ediliyor.’

HAZIRLAYAN: Birkan Bulut

SUNU

Dosyamızın son gününde ise çalışanları ele alacağız. Kamu Özel Ortaklığı modeliyle kamusal hizmetlerin durumunun yanı sıra, buralarda çalışan emekçilerin hayatında neler değişeceği de önemli. Sağlık ve eğitim emekçilerinin çalışma koşullarında neler değişeceğini sendika genel başkanlarına sorduk. Ortaya çıkan tablo ise iç açıcı değil: Ağır çalışma koşulları, güvencesizlik ve yoksulluk!

‘Sağlık çalışanı sayılarının yeni yapılacak tesislerde azaltılacağı kabul ediliyor.’

Gönül Erden/
Sağlık Emekçileri Sendikası Genel Başkanı

Mevcut tasarı ile Sağlık Bakanlığının tüm birimleri kullandıkları binaların kiracısı, tüm sağlık çalışanları da bu şirketlerin işçisi haline getirilmektedir. Bu haliyle tasarı sadece “çekirdek hizmet” olarak tanımlanan sağlık hizmetleri dışındaki hizmetlerin değil, hekimlerin, hemşirelerin, tüm sağlık çalışanlarının gerçekleştirdiği sağlık hizmetleri dahil, yapılacak tesislerdeki tüm hizmetlerin herhangi bir kısıtlama olmaksızın hizmet alım yoluyla ve şirketlerden alınmasının önünü açmaktadır.

Sağlık çalışanlarının istihdam planlamasına ilişkin açıklama yapılmadığı gibi Sağlık Bakanlığının ön fizibilite raporlarında da mevcut hastanelerde çalışan  toplam  sağlık çalışanı sayılarının yeni yapılacak tesislerde azaltılacağı kabul edilmektedir. Yapılacak tesislerin devlet hastanesi olacağı ve mevcut sistemden farkı olmayacağı açıklanmasına karşın, bu  konuda  açılan  davalarda gelen evraklar arasında yer alan sözleşme taslaklarında hastaneleri şirket temsilcilerinin yöneteceğine ilişkin hüküm konulduğu görülmüştür. Tasarıdaki düzenlemeler ile bu yöntemle yapılacak sağlık tesislerinin ihaleyi alan şirketler tarafından yönetilmesi planlanmıştır.

KAMU ÖZEL ORTAKLIĞI BİR ÖZELLEŞTİRME YÖNTEMİDİR

Kamu Özel Ortaklığının bir özelleştirme yöntemi olduğunu bu yöntemi savunanlar da kabul etmektedir.  ABD’li özelleştirme teorisyenleri, İngiltere’den akademisyenler, Uluslararası Yatırımcılar Derneği, Kanadalı sendikacılar Kamu Özel Ortaklığının özelleştirme olduğunu kabul etmektedir. Savunanlar yararlı olacağını iddia ederken,  karşı çıkanlar ise kamu hizmetlerine, kamu maliyesine, hizmet alanlara ve hizmeti sunanlara çeşitli yönleriyle zarar vereceğini ve uzun vadede sadece ihaleyi alan şirketlerin yararına bir sistem yaratacağını savunmaktadır. Dünyadaki uygulamalardan elde edilen sonuçlar da karşı çıkanların görüşleri yönündedir.

UCUZ İŞ GÜCÜ VE YOKSULLAŞTIRMA

Kamu Özel Ortaklığı yöntemi, yalnızca kamu hizmeti yatırım finansman yöntemi değildir.  Kamu hizmetinin örgütlenmesini, sunumunu, çalışanların statüsünü, hizmet alanların  hizmetlerden yararlanma şartlarını da tümüyle değiştirmektedir. Sağlık Bakanlığınca Kamu Özel İşbirliği Modeli ile Tesis Yaptırılması, Yenilenmesi ve Hizmet Alınması Hakkında Kanun Tasarısı ile Kamu Özel Ortaklığı süreci hızlanmakta, yeni düzenlemeler getirilmektedir. Bu tasarı gerek Türkiye’de çalışan 500 bini aşkın sağlık çalışanını, gerekse halkın sağlık hizmetine ulaşmasını, sağlık hakkını yakından ilgilendirmektedir.

Eğitimcileri neler bekliyor?

Kamu Özel Ortaklığı eğitim alanında da eğitim kampüslerini hayata geçirilmesi şeklinde planlanıyor. Şehir dışında kurulacak olan ve eğitim dışında her hizmetin şirketlere devredileceği bu sistemde eğitim emekçilerini neler bekliyor. Eğitim Sen Genel Başkanı Kamuran Karaca’ya sorduk. 

Bu süreci eğitimde özelleştirme olarak tanımladıklarını belirten Karaca, eğitimin piyasalaştırılmasının adım adım sürdürüldüğünü dile getirdi. Bu adımlardan birinin de eğitim kampüsleri olduğunu kaydeden Karaca, bundan önce de eğitim alanında özelleştirme politikalarının olduğunu söyledi. Özelleştirilen okullarda işten çıkarmaların olduğunu ve eğitimcilerin kadrolu çalışma sisteminin dışına çıkartıldığını ifade eden Karaca, “Şimdi ise bu süreç, yeni bir sürece taşınıyor. Eğitim kampüsleriyle kamu elinin tümden bu alandan çekilmesi planlanıyor” dedi.

‘İŞ GÜVENCESİ ORTADAN KALKACAK’

Çalışanlar yönüyle de, bu alanda özel sektöre devrin gerçekleşeceğini belirten Karaca, eğitim ve sağlık gibi alanların kamu eliyle yürütülmesi gerektiğini vurguladı. Karaca eğitimin anayasal bir hak olduğunu hatırlattı.  

Eğitim kampüsleriyle öğretmenlerin ne gibi sorunlarla karşı karşıya kalacaklarını anlatan Karaca, “Örneğin; iş güvencesi olmayacak. İkincisi özel işyerlerinde çalışan arkadaşlarımızın çalışma saatleri artacak ve düşük ücretle karşılaşacaklar. Sözleşme hakları ortadan kalkacak. Okul idaresinin fikrine göre hareket etmek zorunda bırakılacaklar. Okul sahiplerinin isteklerine göre davranacaklar. Eğitimcilerden bizim mücadelesini verdiğimiz bilimsel ve demok-ratik eğitim sisteminden çok o okulun işletme özelliğini sürdürmeleri istenecek” diye konuştu. 

 

kaynak: www.evrensel.net

Manşetler

DUYURU-4