Hilton Otel’de düzenlenen Türk Tıp Dünyası Kurultayı kapsamında katılımcılar onuruna verilen yemekte konuşan Müezzinoğlu, "Gönül dünyalarımız açısından bence bizi umutlandırdı. Ülkemizin ve ülke insanının zenginliğini bir daha çok güçlü olarak hissettim" dedi.
Kurultaya katılamayan hekimlerle buluşabilmenin yollarını da bulmaları gerektiğine işaret eden Müezzinoğlu, "Mutlaka bu zenginliği ülkenin bir zenginliği haline dönüştürecek projeler üretebilmeli, bir sistem kurgulayabilmeliyiz" şeklinde konuştu.
Müezzinoğlu, kurultaya katılanların kendilerine fikir ve projelerini iletebileceklerine dikkati çekerek, şöyle devam etti:
"Çünkü arzu ettiğimiz bu halkaları çoğaltabilmek, ülkemiz, milletimiz, camiamız adına evrensel bir alan olan sağlıkta bu ülkenin üretkenliğine katkı sağlayabilmesi adına değerlendirmek istiyoruz. Bunun için gerçekten bugün projeyi başlatırken beklediğimizden çok daha fazlasını aldığımızı görüyorum. Bugün aldıklarımızdan çok daha fazlasını da başarabileceğimiz kanaati oluştu."
'İNSANIN SAĞLIKLI YAŞAM SÜRECİ BİLİNCİNİ OLUŞTURABİLECEK PROJELER YAPMALIYIZ'
Bakan Müezzinoğlu, sağlıklı bireyi, aileyi daha çok konuşmaları gerektiğini dile getirerek, sağlıklı bireye daha çok para, fikir ve proje ayrılması gerektiğini söyledi.
Müezzinoğlu, "Ben bazen diyorum ki, ’acaba bizim adımızı değiştirsek?’ diyorum. Hastalık Bakanlığı mı yapsak? Adımız Sağlık Bakanlığı ama daha çok hastalık konuşuyoruz. O nedenle de bir çelişkiyi de vurgulayarak bir algıya da fırsat vermemek veya yeni bir algının oluşmasına da katkı sağlamamız lazım" diye konuştu.
Sağlıklı bireyin, sağlıklı bir yaşam sürmesinin bilimsel verilerinin gerektiğini, sağlıklı beslenmenin sağlıklı yaşama katacağı katkıların konuşulması gerektiğini aktaran Müezzinoğlu, şöyle devam etti:
"Kalkınma Bakanlığının, Sağlık Bakanlığının esasında projelerini, bütçelerini buralara ayırması, bu alanda da sivil toplum örgütlerinin geleneklerine büyük oranda ihtiyacımız var. Çocuklarımızın 0-5, 5-10, 10-15 yaş gruplarıyla ilgili bizim onların sağlıklı bir yaşam bilinci, onların sağlıklı yaşam kültürüne neler katabileceğimizi konuşmamız ve buralarda çok daha güçlü projeler üretmemiz gerektiği inancındayım. Yoksa karşımıza kartopu gibi büyüyen, muhtemelen ekonomisi zayıf ülkeleri veya o ülkelerin insanlarını ezip geçecek devle karşı karşıya kalacağız. Halbuki kolay olan insanın hastalanmadan sağlıklı bir yaşam sürecinin bilincini oluşturabilecek alanlara destek vermek diye düşünüyorum. Ama ne hikmetse toplumumuz bizi oraya bırakıyor ne de belirli güç odakları bizi oraya bırakıyor. Biz de bir bakıyoruz bunu konuşuyoruz ama kürsüden inince yine hastane, ilaç, daha çok reçete ve oraya doğru sürüklenip gidiyoruz. Bence ciddi bir problem."
'ÇOCUĞUN RUHSAL VE FİZİKSEL GELİŞİMİ BİRLİKTE KONUŞULMALI'
Müezzinoğlu, diğer önemsediği ciddi bir problemin de Dünya Sağlık Örgütü’nün ve diğer kurumların da sağlıklı insanı tarif ederken ruhen ve fiziken sağlıklı olma hali denildiğini ama genelde fiziken sağlıklı olmanın altyapısının konuşulduğunu vurgulayarak, "Fiziken sağlıklı olmanın gereklerini konuşuruz. Halbuki ikisini birlikte konuşamazsak, geliştiremezsek daha çok sorunlu çocuklarımız, gençlerimiz, ailelerimiz ve toplumumuzla karşı karşıya kalırız veya kalıyoruz. Esasında ikisini birbirinden ayırmayan ruhen ve fiziken boyutu da bizim yine bilimsel boyutuyla, kamuoyu algısı boyutuyla vurgulamamız lazım" diye konuştu.
Çocuğun fiziksel gelişiminin yanında ruhsal sağlığının da önemsenmesi gerektiğine işaret eden Müezzinoğlu, "Çocuğun fiziksel gelişimi çok önemli, onun için her şey feda edilebilir ama çocuğun ruh sağlığı, kişiliğinin gelişmesi, onun duygu dünyasının beslenmesi konusunda korkarım ki dünya genelinde, ülke olarak da bizim ciddi hata ve eksikliklerimiz var. Bu iki konu başlığına çok daha sahip çıkabilmeyi ve destek vermeyi başarırsak inanıyorum ki o zaman Sağlık Bakanlığı olmayı başarırız" değerlendirmesinde bulundu.