Saç boyaları ve tarım ilaçları lösemi riskini arttırıyor!

Radyasyona, sigara dumanına maruziyet, saç boyaları, tarım ilaçları ve kimyasal atıklar lösemi riskini artıran en önemli etkenler.

Tülay Karabağ / NTV

Lösemi, halk arasında kan kanseri adıyla bilinen bir grup hastalığın ortak adı. Lösemi her yaşta görülen bir kanser türü ancak daha çok çocuk hastalarla ve onları hayata bağlayacak olan kök hücre bağışı ile gündeme geliyor. Radyasyona, sigara dumanına maruziyet, saç boyaları, tarım ilaçları ve kimyasal atıklar lösemi riskini artıran en önemli etkenler. Çevremizi kuşatan bu etkenler nedeniyle löseminin dünyada ve Türkiye’de görülme oranı her geçen gün artıyor. Hematolog Prof. Bülent Eser, “Net bir rakam olmamakla birlikte ülkemizde her yıl yaklaşık 4250 yeni akut lösemi vakası görülme ihtimali var” diyor.

Lösemilerin hızlı başlayan ve hızla ilerleyen tiplerine akut lösemiler, yavaş başlayıp yavaş ilerleyen tiplerine ise kronik lösemiler adı veriliyor. Her lösemi tipinin nedenleri, ortaya çıkış belirtileri, sonuçları, dolayısıyla tedavileri birbirlerinden farklı. 25-31 Mayıs Uluslararası Lösemili Çocuklar Haftasında ntv.com.tr’nin sorularına özellikle akut lösemiler üzerinden cevap veren Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı ve Hematoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bülent Eser, akut lösemi hakkında merak edilen noktalara değindi. 

İşte Doktor Bülent Eser’in anlatımıyla 5 soru 5 cevapla lösemi gerçeği: 

1- Lösemi nedir, neden olur? Görülme sıklığı nedir?

Lösemiler kemik iliği kanseri veya kan kanseri adıyla da anılırlar. Kemik iliği vücudumuzda normal kan hücrelerinin üretildiği yerdir. Kemik iliği hücreleri normal bir düzen içerisinde kan hücrelerini üretir. Değişik nedenlerle kemik iliğinde bu düzen bozulduğunda bazı kan hücreleri kontrolsüz bir şekilde çoğalmaya başlar ve kemik iliğini kaplarlar. Genellikle kontrolsüz çoğalan hücreler beyaz kan hücreleridir (lökositler, akyuvarlar). Akyuvarlar normalde vücudumuzu mikroplara ve kanserlere karşı koruyan hücrelerdir, fakat lösemi geliştiğinde bu özelliklerini kaybederler ve vücudumuz dış ve iç saldırılara karşı savunmasız kalır. Sayıları artan bu zararlı hücreler bir süre sonra kana geçer ve vücudun tamamına ulaşırlar, bu şekilde vücuttaki tüm organ ve dokulara zarar verebilirler. Diğer taraftan kemik iliğinde kalan kısıtlı alanda normal hücrelerin üretimi de bozulur, kan yapımı ve pıhtılaşma sistemi de hasara uğrar.

Akut lösemilerin akut myeloid lösemi (AML) ve akut lenfoblastik lösemi (ALL) olmak üzere iki tipi vardır. AML her yaşta görülmekle birlikte çocukluk çağında daha nadirken 60 yaş üzerinde daha sık gözlenir. ALL ise çocukluk çağında daha sık gözlenirken yaşlılarda daha nadirdir. Tüm yaş grubunda yeni tanı konulan akut lösemi vakalarının oranları ALL için her 100,000 kişide 1.6 AML için her 100,000 kişide 3.6’dır. 

2- Lösemi hangi belirtilerle ortaya çıkar, özellikle çocuklardaki lösemi gelişiminde sinyal olabilecek belirtiler nelerdir?

Lösemilerde en sık görülen belirtiler normal kan hücrelerinin sayı ve işlevlerinin bozulmasıyla ilişkilidir. Kırmızı kan hücreleri (eritrosit, alyuvar) azalınca kansızlık (anemi) dediğimiz durum oluşur ki bu durumda hastada aşırı halsizlik, çabuk yorulma, çarpıntı, nefes darlığı, yüzde ve vücutta genel bir solukluk hali gözlenir. 

Kan pulcuklarının (trombositler) azalmasına bağlı olarak deride morarmalar, deri içi kanamaya bağlı küçük, kırmızı noktalar şeklinde üzerine basmakla solmayan döküntüler gelişebilir. Bunlar yanında burun kanaması, göz içinde kanama, fazla miktarda ve uzun süren adet kanamaları, kanlı idrar veya dışkı ile kan gelme şikayetleri, daha nadiren de beyin kanaması ve buna bağlı şuur bozukluğu veya felç durumu gözlenebilir. Beyaz kan hücrelerinin (lökosit, akyuvar) fonksiyonlarının bozulmasına bağlı yüksek ateş, tekrarlayan ve ağır enfeksiyonlar gözlenebilir. Beyaz kan hücrelerinin sayısı çok artarsa bunun neticesinde beyin ve kalp damarları dahil damar tıkanıklığı belirtileri, şuur değişiklikleri, kısmi felç durumu (vücudun bir kısmında kuvvet kaybı, hareket ettirememe), böbrek yetmezliği ve buna bağlı idrar miktarında azalma da olabilir.

Kemik iliğinde zararlı hücrelerin aşırı çoğalmasına bağlı olarak yaygın kemik ağrıları gözlenebilir. Göğüs kemiği, diz ve ayak bileği arasında bulunan kaval kemiği gibi deriye yakın yerleşen kemikler üzerine hafifçe dokunulduğunda bile çok ciddi ağrılar oluşabilir. Kemik ağrıları lösemi hastası çocuklarda erişkinlere göre çok daha belirgindir. Özellikle çocukluk çağı lösemilerinde karaciğer, dalak büyümesi ve bunlara bağlı ağrı, lenf bezlerinin büyümesi ile ilişkili olarak boyunda, koltuk altında veya kasıklarda normal olmayan şişlikler dikkat çekebilir.

3- Kimler lösemi riski altında, riski artıran faktörler nelerdir?

Lösemi gelişimine yol açan pek çok risk faktörü mevcuttur. İyonize radyasyon, benzen ve bazı petrokimyasal ürünlerin riski arttırdığı uzun zamandır bilinmektedir. Herhangi bir kanser nedeniyle önceden radyoterapi veya kemoterapi uygulanan kişilerde de lösemi sıklığı artar. Bunlar dışında bazı virüsler (HTLV-1 virüsü, AİDS’e yol açan HIV gibi), sigara kullanımı ve sigara dumanına maruziyet, saç boyaları, bazı tarım ilaçları, endüstriyel kimyasal atıklar da lösemi riskini arttırabilecek faktörlerdir.

Doğuştan veya sonradan kazanılmış “immün yetmezlik” denilen vücudun savunma sisteminin bozuk olduğu hastalıklarda ve Down sendromu gibi doğuştan bazı genetik bozukluğu olanlarda da lösemi sıklığı artmaktadır. Kanser oluşumunu engelleyen bazı genlerin (p53 geni gibi) doğuştan veya sonradan fonksiyonlarının bozulması veya bu genleri taşıyan kromozom parçacıklarının olmaması da tüm kanser türlerinin yanında lösemi görülme oranını arttırır.  Daha önceden süregelen bazı kan hastalıkları da (aplastik anemi, kronik myeloid lösemi, myelodisplastik sendrom gibi) ilerleyen safhalarda akut lösemiye dönüşebilir. Vücut ağırlığı da lösemi riskini etkileyebilir. Obezlerde (aşırı kilolu olan, vücut kitle indeksi 30 kg/m2 üzerinde olanlarda) lösemi riskinin arttığı gösterilmiştir. Elektromanyetik dalgaların lösemi sıklığını arttırdığına dair kesin kanıtlar bulunmamaktadır.

4- Lösemi nasıl tedavi edilir, tedavide başarı oranı nedir?

Akut lösemilerde başlıca 4 tür tedavi yöntemi vardır: Kemoterapi, radyoterapi, hedefe yönelik akıllı ilaçlarla tedavi ve kök hücre nakli (kemik iliği nakli). AML’nin bir alt tipi olan akut promyelositik lösemide bu tedaviler dışında ATRA ve arsenik etken maddeli farklı ilaçlarla da tedavi uygulanabilmektedir. 

Tedavide başarı oranları çocuklarda yetişkinlere göre çok daha iyidir. 14 yaşın altındaki çocuklarda tedavi ile ortalama sağkalım oranı %90’ın üzerindeyken, 15-24 yaş arası hastalarda bu oran %70 civarıdır. 65 yaş üzeri hastaların ise %15’ten daha azı başarılı bir şekilde tedavi edilebilmektedir. Hastalığın alt tipi, akyuvar sayısının çok yüksek olup olmaması, başlangıçta organ yetmezliklerinin bulunup bulunmaması, hastanın kemoterapiye verdiği reaksiyon, uygun kök hücre vericisinin bulunup bulunmaması yanında tedavi yapılan merkezin şartları ve ekibin tecrübesi de hastaların tedavi başarısını etkileyen faktörlerdir.  

5- Lösemiden korunmak mümkün mü, bunun için nelere dikkat etmek gerekir?

Tamamen olmasa da riski azaltmak mümkün olabilir. Lösemiye yol açtığı kesin bilinen benzen ve petrokimya ürünleri ile tarım ilaçları gibi diğer maddelerin uygulanması sırasında gerekli koruyucu tedbirlerin alınması riski azaltabilecek önlemlerdendir. (Benzen, boyalar, ahşap boyaları ve vernikler, çözücüler, reçineler, bazı yapıştırıcılar, bazı plastikler, bazı temizlik ürünleri, otomotiv ürünleri, araba yolu kaplama maddeleri, böcek ilaçları, yabancı ot öldürücüler, deterjanlar ve kurşunsuz benzin gibi birçok üründe bulunan bir kimyasaldır.)

Önlenebilir risk faktörlerinden uzak durmak riski azaltabilir. Bunların başında sigara (ve diğer tütün mamülleri) kullanımı ve sigara dumanı bulunan ortamdan uzak durmak ve çocuklarımızı uzak tutmaktır. Çok gerekmedikçe ve başka yöntemlerle tanı koymak mümkünken gereksiz tomografi, anjiyografi gibi radyasyon maruziyetine yol açan işlemlerden uzak durulmalıdır. Endüstriyel atıkların uygun şekilde imhasının sağlanması veya zararsız hale getirilmesi çevrede yaşayanların maruziyetini en aza indirgeyecektir. Düzenli egzersiz, sağlıklı ve dengeli beslenme, kilo alımından uzak durmak vücudun savunma sistemini güçlendirerek lösemi gelişme riskini azaltacaktır.

Manşetler

DUYURU-4