Rahim ağzı kanserinde tümöre nokta vuruşu yapılıyor

Medicana Sağlık Grubu Radyasyon Onkolojisi Uzmanı Prof. Dr. Zehra Füsun Tokatlı:

"Rahim ağzı kanseri tedavisinde uygulanan dahili radyoterapi, genellikle anestezi altında rahim içine ve vajinaya yerleştirilen özel aletler yardımıyla direkt tümörün hedeften ışınlanması şeklinde yapılıyor"

"Erken evre hastalıkta yaşam süresi 5 yılda yüzde 90-95 iken, ileri evrelerde bu süre yüzde 50-60’lara düşmektedir. Özellikle metastatik evrede yaşam süreleri daha da azalır"

Medicana Sağlık Grubu Radyasyon Onkolojisi Uzmanı Prof. Dr. Zehra Füsun Tokatlı, rahim ağzı kanseri tedavisinde uygulanan dahili radyoterapinin genellikle anestezi altında rahim içine ve vajinaya yerleştirilen özel aletler yardımıyla direkt tümörün hedeften ışınlanması şeklinde yapıldığını belirtti.

Medicana'dan yapılan açıklamaya göre, rahim ağzı kanserinin dünyada HPV virüsünün neden olduğu ölümcül hastalıklar arasında ilk sıralarda yer alıyor. Bu nedenle öncelikle tanı sonrasında da tedavi önemli oluyor. Son yıllarda tedavi aşamasında pek çok önemli gelişmeler yaşanıyor.

Açıklamada görüşlerine yer verilen Medicana Sağlık Grubu Radyasyon Onkolojisi Uzmanı Prof. Dr. Zehra Füsun Tokatlı, rahim ağzı kanserinin HPV virüsünün yaptığı değişikliklerin yaklaşık 10-15 yılda kansere dönüşmesiyle ortaya çıkan bir kanser türü olduğunu belirtti.

Tarama testlerinin bu nedenle erken tanı için önemli olduğunu vurgulayan Tokatlı, şöyle devam etti:

"İlave tanı yöntemleri ile tanı konduktan sonraki aşama tedavidir. Rahim ağzı kanserinin tedavisi hastalığın evresine göre belirlenmektedir. Erken evre denilen aşamada sadece rahim ağzında sınırlı olan evrede cerrahi yaklaşım tercih edilir. Ancak yaş ya da eşlik eden başka hastalıklar sebebiyle cerrahi olamayan ya da cerrahi istemeyen hastalarda radyoterapi uygulanır. Lokal ileri evrede yani hastalığın rahim ağzı dışına yayıldığı, komşu organlara geçtiği ya da lenflere atladığı evrede tedavi artık radyoterapi ve eşzamanlı olarak verilen kemoterapidir. Cerrahinin yeri sınırlanmıştır. Evreleme amaçlı olarak lenfadenektomi yapılabilir. Metastatik evrede ise kemoterapi, immunoterapi ve bazı özel durumlarda radyoterapi yapılır."

- "Radyoterapinin etkinliğinin artması için kemoterapi veriliyor"

Zehra Füsun Tokatlı, radyoterapinin yüksek enerjili X ışınları ile tümör hücrelerinin yok edilmesi ve büyümesinin durdurulmasını sağlayan bir tedavi şekli olduğunu belirterek, rahim ağzı kanserlerinde 2 şekilde uygulandığı bilgisini paylaştı.

Tokatlı, "İlk olarak harici radyoterapi olarak adlandırılan hastanın tümörlü bölgelerinin ve bölgesel lenf bezlerinin dışardan ışınlanması şeklinde yapılan tedavidir. Bu tedavi genellikle 4-5 hafta boyunca, hafta sonu hariç her gün yapılır ve seansı 2-5 dakika sürer. Hastanın herhangi bir şey hissetmediği ağrı yapmayan bir tedavidir. Bu tedavi ile birlikte haftada bir gün kemoterapi verilir. Burada amaç radyoterapinin etkinliğinin artırılmasıdır." ifadelerini kullandı.

Bu tedavi tamamlandıktan sonra dahili radyoterapi yani yakın ışınlama ya da brakiterapi denilen tedaviye geçildiğini belirten Tokatlı, "Bu tedavi genellikle anestezi altında yapılan rahim içine ve vajinaya yerleştirilen özel aletler yardımıyla direkt tümörün hedeften ışınlanması yöntemidir. Haftada 1-2 kez yapılabilen ve toplamda 3-5 seans olan bir tedavidir. Toplamda 7-8 hafta süren bu tedaviler sonrasında hastalar 3 ayda bir olacak şekilde takibe alınır." açıklamasında bulundu.

Tedavi sonrası takip dönemi de önemli olduğuna dikkati çeken Tokatlı, şunları kaydetti:

"Burada hasta ve hekimin uyumu, hastanın hekimin söylediklerine dikkat etmesi hastalığın nüks etmemesi açısından faydalıdır. Takip sürecinde hastaların varsa eşi mutlaka prezervatif yöntemiyle korunmalıdır. Işın gören bölge çok kolay mikrop kapabilir. Prezervatif enfeksiyonu önlemektedir. Hastaların sebze-meyve ağırlıklı beslenmeleri, egzersiz yapmaları, kilo almamaları, sigara içmemeleri gerekmektedir. Hekim kontrollerini üç ayda bir yaptırmaları önemlidir. Hastaların kontrol zamanı gelmeden kilo kaybı ya da farklı problemleri olduğunda hekimlerine zaman kaybetmeden başvurmaları gerekir. Erken evre hastalıkta yaşam süresi 5 yılda yüzde 90-95 iken, ileri evrelerde bu süre yüzde 50-60’lara düşmektedir. Özellikle metastatik evrede yaşam süreleri daha da azalır. Ancak son yıllarda kemoterapi ve immunoterapideki gelişmelerle yeni ilaçların devreye girmesiyle nüks etmiş ya da metastaz gelişmiş hastalarda umut vaat eden sonuçlar elde edilmeye başlanmıştır."

Manşetler

DUYURU-5
EBELİK YÖNETMELİĞİ
HASTANE KOORDİNASYON KURULU YÖNETMELİĞİ