Psikolojide ‘klinik’ bir tartışma

Psikologlar yıllardır bir meslek yasaları olmadığını söylüyorlardı. Yeni çıkartılan Sağlık Meslek Yasası’nda artık psikologların da bir yeri var ama psikologlar o yerden pek memnun değil.

Meclis Genel Kurulu’nda 6 Nisan 2011’de kabul edilen Sağlık Meslek Yasası, içerdiği klinik psikolog tanımıyla psikoloji çevrelerinde yeni bir tartışmaya neden oldu. Klinik psikolog görev tanımını da içeren yasa dün (26 Nisan 2011) Cumhurbaşkanı Gül’ün onayıyla kanunlaştı.

20 yılı aşkın süredir bağımsız bir psikolog meslek yasası oluşturulmasını isteyen ve bu amaçla çalışma yürüten ve yasanın oluşumunda önemli katkıları bulunan Türk Psikologlar Derneği, yasanın meclisten geçmesiyle bir anda tepki toplamaya başladı. Çünkü Meclis’te kabul edilen Sağlık Meslek Yasası’nda sadece klinik psikoloji alanına ve klinik psikologlara yönelik bir tanım yapılmıştı. Tartışmalara yol açan asıl sorun ise ‘klinik psikolog’ tanımının psikoloji lisans eğitimi alan insanlarla sınırlanmamasıydı. Kabul edilen yasa maddesinde “Ek Madde 13 – a) Klinik psikolog; psikoloji veya psikolojik danışma ve rehberlik lisans eğitimi üzerine klinik ortamlarda gerekli pratik uygulamaları içeren klinik psikoloji yüksek lisansı veya diğer lisans eğitimleri üzerine psikoloji veya klinik psikoloji yüksek lisansına ilaveten klinik psikoloji doktorası yapan sağlık meslek mensubudur” ifadesi psikologları kızdırdı. Özellikle diğer lisans programlarından mezun kişilere yüksek lisans ve doktoralarını tamamlamak koşuluyla klinik psikolog olma yolunun açılmış olması, alanda çalışan uzman klinik psikologları ve psikoloji lisans öğrencilerinin tepkisini çekti.

Dört yıl bile az derken…

Diğer lisans programlarından mezun kişilere klinik psikolog olma kapsının aralanmasının 4 yıllık psikoloji lisans programını değersizleştirdiğini düşünen Orta Doğu Teknik Üniversitesi Psikoloji bölümü 4. Sınıf öğrencisi Ferhat Aydın, “Biz bile hala psikoloji lisans süresinin 4 yıldan daha fazla olması gerektiğini düşünürken, o 4 seneyi okumamış insanlar bile psikolog unvanı alabilecekler” diyerek tepkisini dile getiriyor. Öte yandan Türk Psikoloji Öğrencileri Çalışma Grubu (TPÖÇG) “Çok fazla eksikliğe rağmen Cumhuriyet tarihinde ilk defa psikologların meslek olarak tanımlandığı bir yasanın çıkması, en azından denetim mekanizmasının klinik psikologlar adına bundan sonra işleyecek olması bir gelişmedir.” açıklamasıyla konuya olumlu yaklaştığını ifade ediyor. Yasanın her şeye rağmen diğer başka süreçlerin önünü açacağını düşündüklerini söyleyen TPÖÇG, “Yasa için uğraşıların yaklaşık otuz yıllık bir tarihi olduğunu biliyoruz ve bunun çok çeşitli sebeplerle ancak bu şekilde bir yasa olarak çıktığının farkındayız” diyor.

“Bu, özel üniversitelere öğrenci çekme çabasıdır.”

Buna karşın Türk Psikologlar Derneği’nin, temsil ettiği kitlenin duygusundan ve felsefesinden kopuk bir edayla zafer kutlamaları yaptığını ifade eden Uzman Psikolog Erhan Özden, psikoloji mezunlarına klinik psikoloji yüksek lisans derecesi şartı konulmasını “Türkiye’de ilk defa bir lisans eğitimi lisans derecesi vermez hale geldi” diye yorumluyor ve yasanın özel üniversitelere yaradığın şu sözlerle dile getiriyor: “Bu, çoğunluğu özel üniversitelerde akademisyen olan dernek yönetiminin, bulundukları özel üniversitelerin yüksek lisans ve doktora programlarına öğrenci çekmek için zorla çıkarttırdığı bir uygulamadır.”

Yasada tek sevindirici noktanın psikolog unvanının resmi bir kayıtla tanınmış olması olduğunu; ancak altının çok yanlış doldurulduğunu söyleyen Özden; “Yüksek lisans veya doktora şartı çok anlamsızdır. Çünkü Türkiye’deki üniversitelerin yüksek lisans veya doktora programları psikoterapist yetiştirmek konusunda zayıf müfredata ve öğretim kadrosuna sahiptir. Üniversitelerin yüksek lisans programlarında psikoterapi eğitimi veren öğretim görevlilerinin yüzde 10’u sahada psikoterapi yapmaktadır.” diyor.

TPD: “Çalışmalar devam edecek”

Türk Psikologlar Derneği (TPD) Başkanı Dr. Nedret Öztan, yasanın Türk Psikologlar Derneği tarafından hazırlanmış ve önerilmiş bağımsız bir meslek yasası olmadığını; bu yasanın Sağlık Bakanlığı tarafından hazırlanarak iki milletvekili tarafından meclise sunulduğunu belirtiyor. “Derneğimiz, sürece dahil olarak bazı düzenlemelerin değiştirilmesini sağlamıştır; daha sonraki düzenlemeler ise yönetmelik çalışmasına bırakılmıştır” diyen Öztan, Dernek olarak bundan sonra yönetmeliklerin düzenlenmesinde aktif rol almaya çalışacaklarının da altını çiziyor. Dr. Nedret Öztan, her kanunda olduğu gibi bu kanunun kabul edildiği ve yayımlandığı tarihten önceki hakların aynen muhafaza edileceğini de sözlerine ekliyor.

“Hükumetler ciddiye almıyor”

Bir başka TPD mensubu ve İstanbul Bilgi Üniversitesi Psikoloji Yüksek Lisans Program Koordinatörü Psikiyatrist Yard. Doç. Dr. Murat Paker ise olumsuz eleştirilerin yersiz olduğu görüşünde. TPD’nin 30 yıldır bir meslek yasası çıkması için uğraştığını fakat bunu hükumetlere kabul ettiremediğini belirten Paker, son 2-3 yıldır Sağlık Bakanlığı’nın bir çalışma yürüttüğünü ve bu süreçte TPD ve diğer ruh sağlığı meslek birlikleriyle bir araya gelip görüş aldığını söylüyor. Çıkan yasanın 30 yıldır istenen ve psikolojinin bütün alt dallarını tanımlayan bir yasa olmadığına dikkat çeken Dr. Murat Paker, “Hiç bir hükümet bu işi ciddiye almıyor, bu hükumetten edindiğimiz izlenim de, ayrı bir meslek yasası ve bir meslek odası kurulmasına yol açacak bir yasa çıkarmayacakları yönünde.” diyor. Yine de klinik psikologluğa bir tanım kazandırması bakımından olumlu fakat eksiklikleri olan ve eksiklerin tamamlanması için uğraşılması gereken bir ilk adım olarak yorumluyor yasayı Murat Paker.

Lisans tartışması

Diğer alanlardaki lisans mezunlarına da klinik psikolog olma hakkı verilmesi konusunda ise bu alanda asıl önemli eğitimin yüksek lisans ve doktora olduğunu belirten Dr. Paker; “En başta ABD, Kanada ve İngiltere gibi klinik psikolojinin gelişmiş olduğu ülkelerde psikoloji lisans programı bitirmiş olmak, kişiye mesleki bir ünvan getirmez. Klinik psikolog olmak istiyorsanız; lisansınız ne olursa olsun klinik psikoloji yüksek lisansına ve doktorasına başvurabilirsiniz. Dolayısıyla psikoloji lisansına olmazsa olmaz bir değer atfetmek doğru değil.” diyor. Başka bir alanda lisans diploması alan bir adayın geçtiği aşamaları da anlatan Paker, Klinik psikolojinin en önemli parçası olan psikoterapi eğitiminin yüksek lisans ve doktora derecelerinde verildiğini ve bu eğitimin bilgiden çok duygusal olgunluk gerektirdiğini söylüyor.

“İtirazlar şovenizmdir.”

“Bilgi ve beceri eğitimle edinilebilir. Duygusal olgunluk ise birkaç yıllık eğitimle değiştirilemez. Dolayısıyla klinik psikolog olarak yetişecek insanların, uygun insanlar olmasına dikkat etmek gerekir. Burada da havuzu sadece psikoloji mezunlarıyla dar tutmak akıllıca bir şey değil. Doktora koşulu getirerek bu yasa büyük ölçüde kısıtlıyor bunu.” diyen Dr. Paker, psikoloji lisans mezunlarından gelen tepkileri mesleki bir şovenizme bağlıyor. Dünyadaki standarda göre klinik psikolog unvanının yüksek lisans ve doktora derecesinde verildiğini; dünya standartlarına karşı çıkmanın bir bakıma ulusalcılık olduğunu belirten Murat Paker, “Nasıl Amerika ve Kanada’da psikoloji lisansı şart tutulmuyorsa ve bu yüzden klinik psikoloji alanı çok zenginleşmişse Türkiye’nin de bunu yapması gerekir.” diyor.

Konuyla ilgili tarafların tartışması süre dursun; yasa, bugün Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün de onayıyla yürürlüğe girdi. Tartışmaların yönünü bundan sonraki süreçte yasa ile ilgili yapılacak yönetmelikler, düzenlemeler ve uygulamalar gösterecek.

Habervesaire

Manşetler

DUYURU-4