Sağlık Bilimleri Üniversitesi Gülhane Tıp Fakültesi Spor Hekimliği Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Yavuz Yıldız, Platelet Rich Plasma (PRP) ve proloterapi yöntemlerinin, antrenman ve müsabakalarda sık olarak görülen, bağ, tendon, kas ve eklem kıkırdağı lezyonlarının tedavisinde iyileştirici ve yenileyici bir yöntem olarak dikkati çektiğini ve kullanımının giderek yaygınlaştığını bildirdi.
Yıldız, yaptığı yazılı açıklamada, PRP ve proloterapi tedavilerinin hücre ve doku iyileşme sürecini uyaran rejeneratif enjeksiyon tedavi yöntemleri arasında yer aldığını anlattı.
Spor yaralanmalarının tedavisinde, bu yöntemlerin tedavinin bir bileşeni olarak kullanıldığını ve saha içi aktif rehabilitasyon ilkelerine uygun olarak sporcuların sahaya dönüş sürecinin planlandığını ifade eden Yıldız, "Günümüzde antrenman ve müsabakalarda sık olarak görülen, bağ, tendon, kas ve eklem kıkırdağı lezyonlarının tedavisinde iyileştirici ve yenileyici bir yöntem olarak PRP ve proloterapi kullanımı giderek yaygınlaşmaktadır." ifadelerini kullandı.
Yıldız, spor yaralanmasının biyomekaniğinin sorgulanması, fizik muayene ve radyolojik görüntüleme yöntemleri kullanılarak yaralanma derecesinin belirlenmesi gerektiğini vurgulayarak, şu bilgileri verdi:
"Yine izokinetik kas kuvvet ve dayanaklılığı, denge, koordinasyon ve fonksiyonel ölçümleri yaparak; yaralanmanın sportif performans üzerindeki etkisi değerlendirilmelidir. Birinci derece spor yaralanmalarında sportif rehabilitasyon, fizik tedavi ve aktivite modifikasyonunu içeren tedavi algoritması uygulanmalı; ilk seçenek olarak rejeneratif enjeksiyon yöntemleri kullanılmamalıdır. Tedavi algoritmasına dirençli vakalarda, ikinci derecede spor yaralanmalarında, cerrahi sınırda olmayan menüsküs ve eklem hasarlanmalarında, bağ, tendon ve eklem kıkırdağı tamir operasyonu yapılanlarda iyileşme sürecini hızlandırmak ve mekanik stabilizasyona katkı sağlamak üzere PRP ve proloterapi kullanılmalıdır."
Prof. Dr. Yıldız, proloterapiyle de bağ ve tendonların iyileşme ve yenilenme süreci uyarılarak eklemin mekanik stabilizasyona katkı sağlandığını belirterek, "sepsi-antisepsi" kurallarına uyulduğu takdirde, iki yöntemin de yan etkisinin oldukça düşük olduğunu kaydetti.
Öte yandan Yıldız, ağızdan ya da kan yoluyla kortizon tedavisi olan, bağışıklık sistemi bozuk olan ya da bağışıklık sistemini baskılamak için ilaç kullananlarda, son altı hafta içerisinde uygulama alanına kortizon enjeksiyonu yapılanlarda PRP ve proloterapi enjeksiyonunun uygulanmadığını bildirdi.