Prof. Dr. Selahattin Özmen: 'Kredi çekip ameliyat olmak isteyenler var'

Türk Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Derneği İkinci Başkanı Özmen, "Türkiye'de estetik kaygılarla yapılan harcamalar arttı, kredi çekip ameliyat olmak isteyenler var." dedi


Türkiye bu alanda dünyada söz sahibi ülkeler arasındaki yerini alırken, Türk Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Derneği (TPRECD) İkinci Başkanı Prof. Dr. Selahattin Özmen, yapılan işlemler ve Türkiye ile dünya pazarına ilişkin AA muhabirine bilgi verdi.

Dünyadaki sağlık turizmine Türkiye'nin katkısının git gide arttığına işaret eden Özmen, son yıllarda daha fazla konuşulmaya başlanan estetik uygulamalar, plastik cerrahi ve rekonstrüktif işlemlerin de aynı ölçüde Türkiye'de yaygınlaşmaya devam ettiğini aktardı.

Özmen, doğuştan gelen anormal görüntülerin, sonradan olan hastalıkların ya da bozuk görüntülerin onarılmasının yanı sıra, insan ömrünün uzaması ve teknolojinin getirdiği estetik kaygılar nedeniyle hem Türkiye'de hem de dünyada, kişilerin cerrahi estetik ve cerrahi olmayan estetik işlemlere ilgisinin hızla arttığından bahsetti.

"Burun eğriliği psikolojik olabilir"
Özmen, plastik cerrahide Türkiye'nin dünyanın sayılı bir kaç ülkesinden biri olduğunu, dünyada ne yapılıyorsa, en iyisinin Türkiye'de de yapıldığını dile getirdi.

Selahattin Özmen, estetik cerrahi tarafında, sosyal medyanın hayata girmesiyle farkındalığın arttığını, kişilerin kendi fotoğraflarını çekmesinin, bir takım anormalliklerin daha fazla görülmeye başlamasına neden olduğunu aktardı.

Özçekimler, sosyal medya ve buna benzer trendler nedeniyle hataların algılanma oranının arttığını belirten Özmen, şunları anlattı:

"Buna bağlı olarak da, insanların talepleri arttı. Bu taleplerin bir gerçek olanları var bir de gerçek dışı olanları var. 'Hasta bana burnum eğri.' diye geliyor, bakıyorum evet eğri, bunu düzeltebiliriz ama bazılarına bakıyorum hiç bir sıkıntı yok, o zaman psikiyatrik bir sorun var demektir, onları asla ameliyat etmiyoruz. Ama bu hastaları da ameliyat edenler var sektörde. Bu hastalar suistimale çok açık. İhtiyacı yoksa bakıyorum, geri gönderiyorum, bu etiğe dikkat etmek lazım, çünkü bazı hastalar gerçekten çok ısrarcı.

Meslektaşlarımızın çok büyük kısmı bunu yapmaz ama bilerek veya bilmeyerek işlem yapanlar oluyordur. Bu hastaların yeri bıçaksız psikiyatri, biz kendimize bıçaklı psikiyatri diyoruz. Yapılan ufak tefek değişikliklerle, kişilerde yaşanan özgüven artışını bariz şekilde görebiliyoruz. Bu işi yapmak için psikoloji tarafına da hakim olmak gerek. Her ne kadar doğru bulmasam da sosyal medya uygulamaları, öz çekim gibi trendler, insanların estetiğe talebini ciddi şekilde artırdı."

"Dünyanın en iyi burun yapan ülkesi, Türkiye"
Özmen, Türkiye'de en fazla burun estetiği yaptırıldığını belirterek, "Burun bir numara, açık ara ilk sırada yer alıyor. Dünyanın en iyi burun yapan ülkesi biziz. Sonra sırayla meme büyütme, liposuction - yağ aldırma, meme küçültme, karın germe en fazla yapılan işlemler. Rekonstrüktif işlemlerde en fazla yaptığımız deri kanserlerine yönelik işlemler, erken yakalanırsa yüzde yüze yakını iyileşiyor. Cerrahi olmayan estetik uygulamalarda ise ilk sırada botoks ve dolgu geliyor." bilgilerini verdi.

Prof. Dr. Selahattin Özmen, Türkiye'deki estetiksel kaygılarla yapılan harcamaların arttığını aktararak, kredi çekip ameliyat olmak isteyenlerin olduğunu söyledi.

Bu gibi talepler karşısında kendilerinin işlemi kabul etmediğini aktaran Özmen, "Başka yere gidip yaptırıyor olabilir tabi ama ben böyle bir şeyin asla doğru olmadığını düşünüyorum. Bu konuda kişileri de uyarmak istiyorum, sadece estetik bir kaygıya her şeyi bağlamak doğru değil. Gerçekten ihtiyacı varsa başka bir durum ama minimal durumlar için kredi çekmeyi düşünecek kadar kaygı duymaya gerek yok." değerlendirmesinde bulundu.

Özmen, Türk insanının estetik için şu an minimum kişi başı 2 bin TL'den 100 bin TL'ye kadar bütçe ayırdığını, dünyada estetik operasyonlarda yaşanan yüzde 4'lük artışın, Türkiye'de daha fazla olduğunu söyledi. 

Manşetler

DUYURU-5
EBELİK YÖNETMELİĞİ
HASTANE KOORDİNASYON KURULU YÖNETMELİĞİ