Panik atakta, beyin, henüz bilinmeyen bir sebepten dolayı, nöroendokrin sistemi devreye sokarak, vucuda acil hastalık alarmı verdiğini dile getiren uzmanlar, “İşte bu andan itibaren vucudun tüm organları aslında mevcut olmayan bu hastalığa karşı savunmaya geçer. Diyelim ki, beyin kalp krizi alarmı verdi. Bu durumda nabız hızlanır, tansiyonda iniş çıkışlar, daha ziyade yükselme yaşanır, terleme olur, kana geçen fazla miktarda adrenalinden dolayı, extremitelerin ısı derecesi düşer, el ve kollarda uyuşmalar olur, vucut beyinden gelen alarma karşı üst düzey savunmaya geçer. Böylece kalp krizi geçirdiğini sanan birey, yaşadığı yoğun ölüm korkusu ile kendini en yakın sağlık merkezine zor atar.
Ancak hastanedeki tüm tetkikler kalp krizinin olmadığını ve kişinin sağlam olduğunu gösterir. Kişi bununla da yetinmez olası tüm araştırmaları farklı farklı sağlık merkezlerinde tekrar tekrar yaptırır. Hiçbirinde sonuç farklı değildir. Tüm doktorlar kalp yönünden sağlam raporu vermesine rağmen, bilinmeyen bir zamanda yine aynı sendrom yaşanır. Kişi her defasında ya gerçek kalp krizi yaşıyorsam şüphesi ile yine hastanelere koşar. Bu durum böyle yaşanır durur. Ya da birey, beyin kanaması, bulaşıcı bir hastalık gibi nedenlerle aynı kargaşaya girer. Hülasa panik atakları, beyinin kötü bir şakası gibi değerlendirilebiliriz” dediler.
PANİK ATAK YAŞAYAN KİŞİLER, HABER PROGRAMLARINDAN VE DRAMATİK DİZİ VE FİLMLERDEN ÇOK ETKİLENİRLER
Panik atak yaşayan kişilerin, ailesinde ya da çevresinde bulunan kişilerde yaşanan ataklardan dolayı olumsuz etkilendiğini dile getiren uzmanlar, “Sonuçta kişinin yakınlarından bir veya bir kaçı da aynı sendromu yaşamaya başlar. Bir ailede panik atak ya da benzeri sendromları yaşayan ne kadar çok kişi var ise, o toplumdaki bireylerin panik atak yaşama ihtimalleri o kadar sıktır. Panik atak adeta bulaşıcı gibi, hastanın etrafındaki kişileri de etkileyebilir ve onları da pençesine alabilir. Bu yüzden panik atak tedavisinde hastaların tüm çevresi ile ele alınmalı ve sosyopsikolojik düzeyi araştırılmalıdır. Panik atak yaşayan kişiler, haber programlarından ve dramatik dizi ve filmlerden çok etkilenirler. Özellikle genç ölüm haberlerine yoğunlaşırlar. Doğal felaket haberleri, katliam görüntüleri, salgın hastalıklar, ailede ya da çevrede genç insan ölümü, atakların daha derinleşmesine neden olur. Bu yüzden panik atak hastaları, olumsuz haberleri ve trajik dizileri izlememelidir.”