Koca, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, Sağlık Bakanlığının 2019 yılı bütçesinin sunumunu yaptı.
Bakanlığın merkez ve taşra teşkilatı, bağlı ve ilgili kuruluşları tarafından gerçekleştirilen icraatlar ile 2018 yılına ait hizmetler hakkında bilgi veren Koca, Türkiye'nin bir taraftan artan nüfusu ile dinamik bir yapı gösterdiğini diğer taraftan yaşam süresinin uzamasıyla daha fazla yaşlı nüfusa sahip olduğunu söyledi.
Koca, yaşla birlikte ortaya çıkan hastalıklar nedeniyle ayaktan ve yataklı hasta hizmeti arzında da artışa ihtiyaç duyulduğunu dile getirdi.
Son yıllarda yapılan çalışmalarla, Türkiye'de sağlık hizmetine erişemeyen vatandaşın kalmadığı, yapılan yenilik ve uygulamaların da tüm ülkeler tarafından ilgiyle izlendiği değerlendirmesinde bulunan Koca, Bakanlık olarak insanı temel alan sağlık politikasının izlenmeye devam edileceğini vurguladı.
Bakan Koca, şu anda 894 hastane, 7 bin 950 aile sağlığı merkezi, 2 bin 700'e yakın 112 acil sağlık istasyonu ve 171 Toplum Ruh Sağlığı Merkezi ile hizmet verildiğini anlattı.
Koca, bir milyonu bulan sağlık personeli ile 80 milyonu aşkın kişiye hızlı ve kaliteli sağlık hizmeti sunduklarını söyledi.
"Özellikli hizmetlerin yaygınlaştırılmasıyla memnuniyetin artmasını bekliyoruz"
Cepten yapılan sağlık harcamalarına ilişkin de açıklama yapan Koca, "Cepten yapılan sağlık harcamalarının oranı dalgalanma gösterse de Genel Sağlık Sigortası'nın devreye girmesi ve vatandaşlarımızın tamamına yakınının sağlık güvencesi altına alınması ile bu oran yüzde 16'lar seviyesine kadar inmiştir. Özel hastanelerde kanser vakalarında ve yoğun bakımlarda fark alınmasına son verilmiştir. Bunun gibi özellikli sağlık hizmetlerinden alınan farkın azaltılması veya kaldırılması yönünde yapacağımız uygulamalar neticesinde sağlık hizmeti alırken vatandaşımızın cebinden çıkan harcamaları daha da aşağıya çekmeyi hedefliyoruz." diye konuştu.
Sağlık hizmetlerinden memnuniyet oranının hızla yükseldiğine işaret eden Koca, "Sağlık insan gücü arttırılarak sağlık çalışanlarımızın üzerindeki iş yükünün azaltılması, aile hekimi başına düşen nüfusun azaltılması, yeni ve modern hastanelerin hizmete alınması, kurulması planlanan mükemmeliyet merkezleri, inme, obezite ve onkoloji merkezi gibi özellikli hizmetlerin yaygınlaştırılması ile memnuniyetin daha da artmasını bekliyoruz." ifadelerine yer verdi.
" Koruyucu ve temel sağlık hizmetleri bütçesi 18 milyar 66 milyon TL'ye çıktı"
Koca, Sağlıkta Dönüşüm Programı'nın ikinci döneminde verilen sağlık hizmetlerinin çeşitlendirilmesi ve kalitesinin arttırılması üzerine çalışmalar yapıldığını anımsattı.
Koruyucu hizmetleri öncelediklerini belirten Koca, "Koruyucu ve temel sağlık hizmetleri için ayrılan bütçe 2002-2018 döneminde 3 kat artarak yaklaşık 14 milyar TL'ye ulaşmıştır. 2019 için bu konuda ayrılan bütçe miktarı 18 milyar 66 milyon TL'ye çıkarılmaktadır." diye konuştu.
Doğum öncesi anne adaylarını en az bir kere kontrol oranının yüzde 99'a ulaştığını aktaran Koca, artık hastane doğumlarının tamamının bebek dostu hastanelerde yapıldığını, bebek başına izlem sayısının yılda 8,5 ile gelişmiş ülkeler seviyesinde olduğunu söyledi.
Erken teşhis ve tedavi ile kalıcı sakatlığın önüne geçmek için bebeklerde fenilketonüri, işitme bozukluğu, kistik fibrozis, hipotiroidi, biyotidinaz eksikliği taramalarında başarı oranının da yüzde 99 seviyesine kadar ulaştığını dile getiren Koca, çok sayıda tarama çalışması sonucunda yılda ortalama 7 bin çocuğun erken tanıyla hastalıkların olumsuz etkilerinden korunduğuna dikkati çekti.
Koca, "Kalıtsal Hastalıklarda Tarama Programları ile ailelerin sağlıklı çocuk sahibi olmalarına yardımcı olacağız." diye konuştu.
"100 bin kişiye 186 hekim düşmektedir"
Türkiye'nin uluslararası kıyaslamalarda hekim sayısı açısından geride olduğunu dile getiren Koca, "İstatistikler, hekim ihtiyacımızın daha uzun süre devam edeceğini göstermektedir. Hekim sayımızı OECD ülkeleri ile karşılaştırdığımızda nüfus başına düşen hekim sayısının düşük olduğu dikkat çekmektedir. 100 bin kişiye 351 hekimin düştüğü OECD ortalamasına karşı ülkemizde 186 hekim düşmektedir. Yine OECD ülkelerinde ortalama 100 bin kişiye bin 25 ebe ve hemşire düşerken, ülkemizde ancak son yıllarda 272'ye ulaşılmıştır." bilgisini verdi.
Koca, 2003 yılında uygulanmaya başlanan sağlık politikaları hakkında açıklama yaparak, şunları kaydetti:
"Gayrı Safi Yurtiçi Hasıla içindeki paya göre sağlık harcamalarımız gelişmiş ülkelerin altında olmasına rağmen, en kapsamlı sağlık hizmeti sunan ülke konumundayız. Sağlıkta sürdürülebilirliği sağlamak için, maliyetleri kontrol edecek, verimliliği arttıracak çok yönlü politikalar izlemekteyiz.
Türkiye dışında birçok ülkede bir taraftan sağlık harcaması artarken diğer taraftan sağlık güvencesinin kapsamı daralmaktadır. OECD ülkeleri ile karşılaştırıldığında kişi başı Kamu Cari Sağlık Harcaması, OECD ülke rakamlarının oldukça gerisindedir.
OECD sağlık verileri ve Avrupa Komisyonu Raporlarına göre, memnuniyet değerleri ile harcama verilerinin karşılaştırıldığı ülkeler içinde, Türkiye yaptığı sağlık harcamasına göre, sağlık hizmetlerinden en üst seviyede memnuniyet elde eden ülkedir."
Bakan Koca, Sağlıkta Dönüşüm Programı'nın hayata geçtiği 2003 yılından bu yana Türkiye'nin temel sağlık göstergelerinin önemli ölçüde iyileşirken, cepten yapılan sağlık harcamalarında ciddi miktarda azalma gerçekleştiğini vurguladı.
Anne ölüm oranının yüz bin canlı doğumda 64'ten 14,6'ya, bebek ölüm hızı bin canlı doğumda 31,5 ten 6,8'e düştüğünü, doğumda beklenen yaşam süresinin ise 72,5'ten 78'e çıktığı bilgisini paylaşan Koca, yaşam süresinin uzaması yaşlı nüfus oranının arttığına ve bunun birey başına sağlık hizmet maliyetini yükselttiğini belirtti.
Doğumda beklenen yaşam süresinin 2002'de 72,5 yıl iken günümüzde bu beklentinin 78 yıla çıktığını anlatan Koca, Türkiye ekonomik olarak orta-üst gelir grubu bir ülke olmasına rağmen doğumda beklenen yaşam süresinin bu grup ülkelerin ortalamasının üstüne çıktığını söyledi. Koca, "1990 yılından bu yana yürütülen ısrarlı çalışmalarla, dünyada çocuk ölüm hızını en hızlı düşüren üçüncü ülkeyiz. 2002'den sonra bu düşüş çok daha belirgin hal almıştır." diye konuştu.
Anne ölüm oranının yüz binde 64'ten 14,6'ya indirildiğine de işaret eden Koca, bunun daha da düşürülmesi için çalışmaların devam edeceğini bildirdi.
"Nüfus büyüklüğüne oranla aşılama başarısında dünya lideriyiz"
Aşının sadece yapılan bireyin değil toplumun bütününün ve gelecek nesillerin de sağlığını korumak için en önemli araç olduğuna işaret eden Koca, "Genişletilmiş bağışıklama programı çerçevesinde 13 antijen ile en geniş aşılama programı uygulayan ülkeler arasındayız. Nüfus büyüklüğüne oranla aşılama başarısında dünya lideriyiz. Aşılama konusunda yıllardır süregelen ısrarlı politikamızı sürdürme kararlılığındayız." vurgusunu yaptı.
Koca, "Bağışıklama ve anne-çocuk sağlığı hizmetlerinin yanında artık aile hekimlerimizin kronik hastalık yönetiminde de etkinliğini artırıyoruz. Son 2 ayda 6 milyona yakın vatandaşımızı sağlık riski taramasından geçirdik." bilgisini verdi.
Bakan Koca, Sağlıklı Hayat Merkezleri sayısının 193'e çıkarıldığını ve bu merkezlerde 16 ayrı başlık altında destek sunulduğunu ifade etti.
Obezitenin Türkiye'de önemli bir sorun halini aldığına işaret eden Koca, bu artış eğiliminin durdurulmasını hedeflediklerini kaydetti. Koca, "Çocuklarımızda da obezite sıklığı artmaktadır. Yapılan araştırmalarda her 4 çocuğumuzdan birinin fazla kilolu veya obez olduğu görülmektedir. Mevcut obezite merkezine 2019 yılında 30 tane daha eklemeyi hedefliyoruz." bilgisini verdi.
"Diyabette artış eğiliminin 2025'e kadar durdurulmasını hedefliyoruz"
Koca, Türkiye'nin diyabet sıklığında OECD ülkeleri arasında 2. sırada yer aldığını belirterek, "Diyabette artış eğilimini Türkiye Diyabet Kontrol Programı ile 2025'e kadar durdurmayı hedefliyoruz." dedi.
Diyabet Okulları'ndan diploma alan hasta sayısının 2018'de 51 bine ulaştığını kaydeden Koca, sağlıklı hayat merkezlerinde diyabet hastalarının yaşam kalitesini yükseltmeye yönelik faaliyetler yürütüleceğini, aile hekimlerince risk grubundaki tüm nüfus taranarak diyabet tanısı almamış hastaların tespit edileceğini ve bunların birinci basamakta takiplerinin sağlanacağını söyledi.
"Sağlığı Geliştiren Belediyeler (SAGEB) Platformu"nu kurulacağını aktaran Koca, ayrıca okul kantinlerinde besleyici değeri düşük gıdaların satışının engellendiğini anımsattı. Koca, "Okul Gıdası logosu ile okullarda satışı yapılabilecek gıdaları belirliyoruz. 2017'de yaklaşık 5 bin olan beslenme dostu okul sayımızı 9 bin 500'e çıkardık." diye konuştu.
"Aşırı Tuz Tüketimi Azaltma Programı"nı yürüttüklerini hatırlatan Koca, "Günlük tuz tüketimimiz kişi başı 12 gramdan 10 gramın altına düşse de henüz Dünya Sağlık Örgütü'nün tavsiye ettiği 5 gramın iki katıdır. Bu seviyeyi düşürebilmek için gıda sektörü ile birlikte tuz azaltma yol haritamızı oluşturduk. Bunu lokantalarda da gerçekleştirmek üzere ilgili sivil toplum örgütü ile çalışıyoruz." açıklamasında bulundu.
Koca, "Ulusal Beslenme Konseyi" kurulması için çalışmalarının da tamamlandığını bildirdi.
"Ücretsiz ilaç imkanımızdan 893 bin vatandaşımız faydalandı"
Tütünle mücadele sayesinde tütün kullanım oranında anlamlı azalış yakalandığını vurgulayan Koca, şu değerlendirmede bulundu:
"Bu konudaki çabanın en ufak zayıflık göstermesi kullanım oranında artışa yol açmaktadır. Sigara kullanımının azaltılması ve pasif içiciliğin engellenmesi için denetim faaliyetlerimizi iller arası çapraz denetim uygulaması ile güçlendirdik.
Çağrı merkezimizde günlük ortalama 4 bin çağrı karşılanmaktadır. 2018 yılında sigarayı bırakmak için arayan her 5 kişiden birinin sigarayı bırakması sağlandı. Ücretsiz ilaç imkanımızdan ise şimdiye kadar 893 bin vatandaşımız faydalandı.
Tütün Kontrolü için yol haritamızı belirleyen Eylem Planımızı yayınladık. Sağlık Komisyonunda geçtiğimiz hafta kabul edilen kanuni düzenleme bu konuda elimizi çok güçlendirecek uygulamalar içermektedir."
Koca, Sağlıklı Hayat Merkezleri'nde görev yapan tüm psikolog, sosyolog ve hekimlerin 2019 yılında Bağımlılıkla Mücadele Eğitim almasının sağlanacağını ifade ederek, "ALO 191 Uyuşturucu ile Mücadele Danışma ve Destek Hattımızla bugüne kadar 173 bin kişiye hizmet verdik." dedi.
Personelin hizmet kalitesini yükseltmek amacıyla "Psikososyal Destek, Çocuklara yönelik "Psikososyal Koruma, Önleme ve Krize Müdahale Programlarını yürütüldüğünü de ifade eden Koca, "Davranışsal Bağımlılıkla Mücadele Eylem Planını da faaliyete geçiriyoruz." açıklamasında bulundu.
"Sıtmayı elimine etme aşamasındayız"
Bakan Koca, 2018'de 7 milyon kişiye uluslararası kabul görmüş tarama programlarının uygulandığını aktararak, 15 bin kadar kanser vakasının erken teşhis edildiğini söyledi.
2019 yılında 202 olan KETEM sayısının 285'e çıkarılarak 8 milyon kişiye ulaşılmasının hedeflendiğini belirten Koca, mobil sağlık hizmetleri kapsamında da 2018 yılında 605 ekiple 1 milyon 245 bin kişiye hizmet götürüldüğünü anlattı.
Koca, bulaşıcı hastalıkları da takip ettiklerini dile getirerek, konuşmasına şöyle devam etti:
"Herhangi bir vakayı ve sebebi cadde/sokak seviyesinde tespit edebilecek kapasiteye ulaştık. Erken Uyarı Cevap Sistemimiz sayesinde yıl içerisinde 2 bin 185 olaya müdahale ettik.
Tarım ve Orman Bakanlığımız ile el ele vererek Türkiye Zoonotik Hastalıklar Milli Komitesi'ni yeniden yapılandırdık. Ülkeler arası insan hareketinin çok artmasına rağmen bulaşıcı hastalıklarla mücadelede önemli başarılar elde ettik. Sıtmayı elimine etme aşamasındayız. Avrupa ülkelerinde büyük sayılara ulaşan kızamık salgınlarından vatandaşlarımızı korumak için gerekli önlemleri alarak vaka sayımızı asgari düzeyde tutuyoruz. Son günlerde sınırlı olsa da artan kızamık vakalarının önemli bir kısmı Ortadoğu, Kafkaslar ve Avrupa ülkeleri kaynaklıdır. Özellikle turizm bölgelerimizde çalışan otel personeli ile yabancılara yönelik aşılama ve kök-neden analizi çalışmaları devam etmektedir."
Bulaşıcı olmayan hastalıklarla mücadele kapsamında ortak eylem planları yapıldığını belirten Koca, "2025 yılına kadar kalp ve damar hastalıkları, kanser, diyabet veya kronik akciğer hastalıklarına bağlı 70 yaş altı erken ölümleri yüzde 25 azaltmayı hedefliyoruz." dedi.
Koca, sunumunda ayrıca yaklaşık 50 bin içme suyu deposunun 36 binine otomatik klorlama cihazı taktırıldığı bilgisini vererek, kalan 14 bin su deposuna 2019 sonuna kadar cihazların takılmasının hedeflendiğini kaydetti.