Sağlık Bakanlığı, 'özel hastaneye yasak' haberleri için, 'yeni bir durum değil, 2008'den beri uygulanıyor ve hakkaniyetin bir ölçüsüdür' diyor. Özel Hastaneler Derneği ise uygulamanın adil olmadığını söylüyor.
Bugün basın organlarında yer alan, "Sağlık Bakanlığı, İstanbul'da 'yeni özel hastane kurulmasına' yasak getirdi. Bakanlığın aldığı bu karar İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nce de uygulanmaya başlandı. Belediye Meclisi, kendisine gelen özel hastane alanlarıyla ilgili plan değişikliklerini artık geri çeviriyor" şeklindeki haberler, gözleri bir kez daha özel hastanelere ve Sağlık Bakanlığı'na çevirdi.
Sağlık Bakanlığı Tedavi Hizmetleri Genel Müdürü İrfan Şencan, Ntvmsnbc'ye yaptığı açıklamada, Şubat 2008'den beri yeni özel hastane açılmasına ruhsat verilmediğini söyledi. Yaklaşık iki buçuk yıldır uygulanan kararın bir yasak değil, planlama olduğunu belirten Şencan, şunları söyledi:
BAKANLIK: YASAK DEĞİL, PLANLAMA
"Bu uygulama yeni bir şey değil, Şubat 2008'de aldığımız bir kararla özel hastanelere yeni ruhsat vermiyoruz. Çünkü sağlık hizmetlerini hakkaniyetli bir şekilde tüm vatandaşlara ulaştırmamız gerekiyor, bu hakkaniyetin ölçüsü de fiziki ulaşılabilirlilik, branş bazında kaliteye ulaşabilirlilik, bir de satın alabilirliliktir. Şu anda kamu hastanelerinde kimsenin cebinden para çıkmıyor, sadece sabit ve küçük bir katılım payı var. Ama özel sektör yüzde yetmişe varan katılım payı alıyor. Coğrafi ulaşılabilirlilik de önemli. Örneğin, Fatih bölgesinde özel hastaneler çok yoğun, buraya yeni bir hastane yapılması yerine, Çekmece tarafına yapılması daha doğru olur. Ama özel sektör, bu bölgelere değil, daha merkezi yerlere hastane yapmak istiyor. İşte biz bunları planlıyoruz, belirli bir dengeye ulaştıktan sonra da bu tür engellemelerin önü açılacaktır. Yani bu hakkaniyette parasal ulaşabilirlilik, fiziki ulaşabilirlilik ve ulaşılan hizmet kalitesinin dengelenmesini esas alıyoruz. Çünkü kamu ve özelin bir dengede olması lazım. Özellikle İstanbul'daki özel hastanelerde ciddi bir dengesizlik olduğunu söyleyebiliriz."
Türkiye genelinde 450 özel hastane olduğunu, bunun 153'nün de İstanbul'da bulunduğunu belirten Özel Hastaneler Derneği Başkanı Dr. Reşat Bahat ise uygulamanın bir planlama değil, bir yasak' olduğu görüşünde.
ÖZEL HASTANELER DERNEĞİ: HAKKANİYETE UYGUN DEĞİL
"Planlama başka şeydir, durdurma başka. Bunun nesi planlama, 15 Şubat 2008'den beri tek bir hastane izni verilmiyor, bir tane doktor artışına müsaade edilmiyor, yatak artışına, branş ve yüksek teknolojiye izin verilmiyor, bunun nesi planlama, bu bir durdurmadır, bir yasaklamadır, planlama değil" diyen Dr. Reşat Bahat, uygulamanın adil olmadığını vurguladı ve şöyle konuştu:
DERNEK: RUHSAT SAYISI ÖNEMSENMEMELİ
"İki buçuk yıldır özel sektör, tek bir yeni ruhsat alamadı, yeni teknoloji, yeni branş ve yeni doktor ilave etmesi yasaklandı. Bu arada da sürekli kamu hastaneleri açıldı. Kamu hastanelerinin açılmasına hiçbir sözümüz yok, neticede vatandaşın işine yarar. Ama bir tarafı sürekli frenlerken, bir tarafa sürekli hastane açmak, frenlediğiniz özel hastanelerin de ürün, doktor ve teknoyloji çeşitliliğini, yatak büyüklüğünü artırmasına engel olmak, adil rekabete, ticaretin özüne yakışan bir hareket mi?
Mevcut 153 özel hastanenin ruhsat sayısını kafayı takmamak lazım, bunların çok önemli bir kısmı 30- 50 veya 70 yataklı hastanelerdir, kamu hastaneleri gibi devasa hastaneler değil. Bugün Şişli Etfal Hastanesi özel sektörün 60 ruhsatı kadar hasta bakıyor, doktor barındırıyor. Şimdi ruhsat sayısına bakarak, 'özel sektör çok büyüdü diyebilir miyiz?' Yine İstanbul'da görüntüleme, diyaliz, transplantasyon gibi bir çok nitelikli hizmetin yüzde 50'den fazlasını, bütün hizmetlerin de yüzde 35'ini özel sektör sunuyor ve müthiş bir vatandaş memnuniyeti var. İstanbul gibi bir şehir nasıl olur da Anadolu'nun veya Avrupa'nın herhangi bir şehriyle kıyaslanır. İstanbul'dan sadece 12 milyon İstanbullu mu hizmet alıyor. Bütün Anadolu, komşularımız, hatta Avrupalı gelip bizden hizmet satın alıyor. O zaman 'falanca ilimizle İstanbul'u mukayese ettik, orada doktor az, İstanbul'da çok' diyebilir miyiz? Bütün bunların dikkate alınması lazım."
BAKANLIK: SOSYAL DEVLET İLKESİNİN GEREĞİ
Uygulamanın Türkiye'ye mahsus olmadığını, gelişmiş batı ülkelerinde de kamu ve özel hastanelerin belirli bir plan çerçevesinde hizmet verdiğini belirten İrfan Şencan'a göre ise uygulama, sağlık hizmetlerinde sosyal devlet ilkesinin bir gereği.
"Gelişmiş ülkelerdeki planlama illerde çalışabilecek toplam doktor sayısını da kapsıyor. Muayenehaneleri, özel, üniversite ve kamu hastanelerinin tamamını ilgilendiriyor. Genel olarak baktığımzda gelişmiş ülkelerin çoğunda özel hastane payı yüzde 10-15 oranlarında. Bizde ise Türkiye genelinde yüzde 30'un üzerinde. İstanbul ise özel sektörün en yüksek olduğu yer ve neredeyse kamuyu geçmiş durumda yani, İstanbul'da özel hastane oranı yüzde 40'ın üzerinde.
Dolayısıyla sağlık hizmetlerinin sosyal devlet ilkesi çerçevesinde verilmesi için bu oranlar sürdürülebilir değil. Biz bakanlık olarak kamu hastanelerinin yanında, hem özel hem de üniversite hastanelerinin de sorumluluğunu taşıyoruz, bunlar da bizim hastanelerimiz. Özel hastanelerin, sağlık hizmetlerinden memnuniyette, sağlık hizmetlerinde sunum kalitesi ve rekabetin artmasında çok ciddi katkıları olmuştur."
50 KAMU, 153 ÖZEL HASTANE VAR, BUNUN NESİ ADİL DEĞİL?
Özel sektörün sadece kendi içinde değil, diğer kamu hastaneleriyle de rekabet içinde olduğunu ve hizmet yarışını tetiklediğini söyleyen Sağlık Bakanlığı Tedavi Hizmetleri Genel Müdürü İrfan Şencan, Özel Hastaneler Derneği Başkanı Dr. Reşat Bahat'ın, uygulamanın adil olmadığı yönündeki sözlerine ise şöyle karşılık verdi:
"İstanbul'da 50 kamu hastanesi, 153 özel hastane var, bunun neresi adil deği. 'Özel hastaneleri tamamen kapatacağız' diye birşey yok, biz özel hastanelerin imkanlarını iyileştirdik, personelle ilgili engelleri kaldırdık, var olan diğer engelleri de kaldırıyoruz, kaldıracağız. Onun dışında toplam havuzdaki sağlık insan gücü arttığında, özellikle İstanbul başta olmak üzere, kamunun negatif dengesi düzeldiğinde elbette her sektöre, her bölüme uzman akacak. Bununla ilgili de bir sıkıntımız yok. Ama durumun bir dengeye gelmesi ve makul oranlara çekilmesi lazım."
AİLE HEKİMLİĞİ İLE İLGİSİ YOK
Bakanlığın bu uygulamayla aile hekimliği sistemine hazırlık yaptığı yönündeki yorumları da değerlendiren Dr. Reşat Bahat, "Bu durumun aile hekimliğine geçiş uygulamasına hazırlık olduğuna katılmıyorum. Aile hekimliğinde pratisyen arkadaşlar ve aile hekimleri bu hizmeti yürütecek. Özel sektörde ise istihdam edilen pratisyen hekim sayısı çok sınırlı, genellikel uzman hekimlerle hizmetlerini yürütüyorlar. Bu nedenle, bu yasağın aile hekimliği uygulamasına geçişle alakası olduğunu düşünmüyorum. Ben sadece özel hastenelere böyle bir yasaklama getirilmesinin adil olmadığını söylüyorum. Katı bir durdurma yapıldıktan sonra ve iki buçuk yıldır bize tek bir doktor izni verilmezken her tarafın kamu hastaneleriyle donatılmasını adil bulmuyorum, kamu hastaneleri de açılsın, özel hastaneler de açılsın. Eğer yeni ruhsat verilmeyecekse de mevcut ruhsatların içi doldurulsun, yani bıraksınlar doktor alabilelim, bıraksınlar yatak, yeni teknoloji ilave edebilelim. Yani yarış adil olmuyor, benim eleştirim hakkaniyetsizlik yönünde, bu kararın tekrar gözden geçirileceğine ve adil olunacağına inanıyorum" diye konuştu.