Özel hastane ticarethane değildir

1994 tarihli ve 4046 sayılı Özelleştirme Kanunu, kamuya ait yataklı tedavi kurumlarını da özelleştirme kapsamına almış (m.1/f), fakat bu güne kadar kamuya ait herhangi bir hastane özelleştirilememiştir.

Zira kamu hastanelerinin özelleştirilmesi ve devletin sağlık hizmetlerinden tamamen çekilerek bu alanı bütünüyle özel sektöre devretmesi pek fazla rağbet görmemiştir.
Sadece sosyal demokrat partiler ve sendikalar değil, muhafazakâr iktidarlar da sağlığın özelleştirilmesine temkinli bir kaygı ile yaklaşmışlardır.
Kamuda sağlık hizmetlerinin gelişmesine ve hastane sayısı ve kalitesindeki artışa paralel şekilde son yıllarda özel hastane sayısı aşırı ölçüde artmıştır.
Hususi Hastaneler Kanunu 1933 tarihlidir. Fakat o dönemde sadece Lozan Antlaşması ise faaliyet izni tanınan çok az sayıda azınlıklara ait hastane mevcut idi.
Rakamların dili ile açıklayalım: 1981 yılında ülkemizde sadece 83 özel hastane vardı. 20 yıl sonra 2001’de bu sayı 240’a ulaşmıştır.
Ak Parti iktidarı ile müthiş bir ivme kazanan özel hastane furyası İstanbul örneğinde en çarpıcı (çarpık) şekilde gözükür.
Şubat 2006 itibariyle İstanbul’da 136 özel hastaneye karşılık Sağlık Bakanlığı’na bağlı sadece 47 hastane bulunmaktadır.
Küçükçekmece ilçesinde 6, Bağcılar’da 5, Avcılar’da 4, Beşiktaş’ta 4, Esenler’de 3, Kâğıthane’de 2 özel hastane varken; bu ilçelerde Sağlık Bakanlığına bağlı bir kamu maalesef yoktur.
Bahçelievler ve Gaziosmanpaşa ilçelerinde birer kamu hastanesine karşılık 11’er özel hastane vardır. Şişli’de 4 kamu hastanesine karşılık 14 özel hastane bulunmaktadır.
Sağlık Bakanlığı verilerine göre 2003-2010 tarihleri arasında 211 özel hastaneye ruhsat verilmiştir.
Özel hastane işletmecilerinin şikâyetleri şu şekilde sıralanabilir:
* özellikle kuruluş aşamasında yaşanan bıktırıcı bürokrasi, sağlık personeli,
* uzman doktor ve uzman yönetici teminindeki güçlükler,
* Bakanlığın kadro kısıtlamaları, finansal problemler ve vergilerin yüksekliği,
* mevzuatın değişim hızına ayak uyduramamak,
* reklam ve tanıtımdaki kısıtlamalar,
* hasta potansiyelindeki mevsimsel değişiklikler,
* SGK ödemeleri, kesintileri ve gecikmeleri.
Bir iktisadi işletme olan özel hastaneler için en önemli gelir kaynağı devlet olduğunda ve SGK ödemelerinde de anlamsız kesintiler ve gecikmeler yaşandığında özel hastanelerin ciddi finans problemleriyle karşılaşması kaçınılmaz olacaktır.
Özel hastanenin sağlık hizmetlerinden sorumlu tutulan “mesul müdür” tıp eğitimi almış bir hekim olduğundan, hastane işletmeciliğinde yetersiz ve başarısız kalabilmektedir.
İşletmeci yöneticilerin de sağlık hizmeti alanında uzmanlaşmış olmasına ihtiyaç vardır. O halde ülkemizde birkaç üniversitede bulunan “sağlık işletmeciliği” eğitimi yaygınlaştırılmalıdır.
Özel hastanelerde fakir hastalara farklı muamele edildiği, komplike ve kronik vakıalara bakılmaktan kaçınılarak bu hastaların devlet hastanelerine sevk edildiği itirazları göz ardı edilmemelidir.
Özel hastanedeki hasta memnuniyetinin güler yüzle karşılanmak, evrak takibine yardım ve bekletmeden doktoru ile görüşmek türünden “görünüşte” olmaması ve gerçek sağlık hizmeti kalitesine dönüşmesi için iyi bir “kamu denetimi” şarttır.

Yahya Deryal

Manşetler

DUYURU-5