Yurt dışında yapılan çalışmalarla aylık yüksek dozlarda D vitamini kullanımının kanser riskini azaltmadığı, organik gıda tüketiminin ise bu riskini düşürdüğü bildirildi.
Lösemi Lenfoma Miyelom Hastaları ve Araştırma Eğitim Birliği Derneği (LLMBIR) tarafından 7. Lösemi Lenfoma Miyelom Hastaları Kongresi, dün Ankara'da düzenlendi.
Hekimlerin yanı sıra hasta ve hasta yakınlarının da yer aldığı kongrede, D vitamini, düzenli fiziksel aktivite ve organik gıdaların kanser üzerindeki etkisi ele alındı.
Ankara Üniversitesi (AÜ) Tıp Fakültesi Hematoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi ve LLMBIR Derneği Başkanı Prof. Dr. Muhit Özcan, kongrenin ardından yaptığı yazılı açıklamada, D vitamininin vücut üzerindeki etkilerinin son günlerde oldukça ilgi çeken konular arasında yer aldığını belirtti.
Özcan, 'Yurt dışında 5 bin 108 hasta üzerinde yapılan 'Vitamin D Değerlendirme Çalışması' (ViDA), D vitamininin kalp damar sağlığı üzerine etkisini araştırırken, aynı zamanda kanser ile ilgili sonuçları da ortaya koyma fırsatı buldu. Çalışma aylık yüksek dozlarda D vitamini kullanımının kanser riskini azaltmadığını gösterdi.' açıklamasında bulundu.
Vitamin haplarının toplumda giderek daha fazla kullanılmaya başlandığına da dikkati çeken Özcan, 'Bu ilaçların basit kullanımları, kolay ulaşılır olmaları yanı sıra maalesef bilimsel gerçekliklerle adeta dalga geçen reklamların varlığı da bu duruma olumsuz katkı yapmaktadır. Kalp hastalıkları konusunda önemli dergilerden biri olan Circulation'da yayımlanan bir makale multivitamin kullanımının kalp hastalıklarından da korumadığını gösterdi. Fazladan vitamin almanın bir yararı yok.' ifadelerini kullandı.
'Organik olmayan gıdaların üzerinde yüzde 44 kalıntı var'
AÜ Tıp Fakültesi Hematoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi ve LLMBIR Derneği Genel Sekreteri Doç. Dr. Selami Koçak Toprak ise organik gıda-kanser ilişkisine işaret etti.
Organik gıdaların organik olmayan gıdalara göre daha az kimyasal içerdiğinin düşünüldüğünü belirten Toprak, bu konuda JAMA Internel Medicine dergisinde yeni bir makalenin yayımlandığını aktardı.
Araştırmanın 2009-2016 arasında organik gıda tüketen 68 bin 946 kişi üzerinde yapıldığını ifade eden Toprak, şunları söyledi:
'Çalışmada bin 340 kanser vakası saptandı. Organik gıda tüketiminin kanser riskini azalttığı bu çalışmada gözlendi. 2018 yılında Avrupa Gıda Güvenlik Otoritesi de organik olmayan gıdaların üzerinde yüzde 44 kalıntı, organik gıdaların üstünde ise sadece yüzde 6,5 oranında kalıntı bulunduğunu rapor etmişti. Yapılan birçok çalışmada organik gıdalar ile sağlıklı yaşam arasındaki ilişki ortaya konuldu.
Bugüne kadar sadece bir çalışma, organik gıda tüketenlerde Hodgkin dışı lenfoma gelişme riskinin daha az olduğunu göstermişti. Bu yeni çalışma ise çok miktarda organik gıda tüketenlerde kanser riskinin daha düşük olduğunu ortaya koyuyor.'
Çeşitli ürünlerin kanseri azaltmada etkili olduğu iddiasıyla satıldığına ve bunun bir pazar oluşturduğunu anlatan Toprak, 'Bu pazarı oluşturan ürünlerin, hiçbir bilimsel faaliyet gözetilmeden üretildiği ve varsa da ender olan başarılarının tamamen tesadüflere dayandığı unutulmamalıdır. Pek çok hasta, mucizevi olarak parlatılan bu ürünleri kullanması nedeniyle ya hayatlarını kaybetmişler ya da almaları gereken asıl tedavilerini aksatarak kanser tedavilerini tehlikeye sokmuşlar veya karaciğer, böbrek gibi çeşitli organlarının hasarlanmasına neden olmuşlardır.' uyarısında bulundu.
'Düzenli fiziksel aktivite hastalıklardan korunmada önem taşıyor'
LLMBIR Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Yaprak Dölek Aydan, düzenli fiziksel aktivitenin hastalıklardan korunmada önem taşıdığının altını çizdi.
Fiziksel aktivitenin, kardiyovasküler hastalıkların ötesinde 40'tan fazla hastalığın önlenmesi ve seyrinin olumlu yönde değişmesinde rol oynadığını vurgulayan Aydan, düzenli fiziksel aktivitenin obezite, diyabet, kanser, depresyon, alzaymır ve eklem hastalıkları üzerinde olumlu etkisi bulunduğunu dile getirdi. Aydan, şu bilgileri verdi:
'Koreli araştırıcılar 40 yaşın üzerindeki 69 bin 795 erkek üzerinde yaptıkları araştırmada, erkeklerin oturarak geçirdikleri süre uzadıkça idrar kesesi ile ilgili yakınmalarının yüzde 8-15 oranında arttığını, egzersizle ise yakınmaların yüzde 6-7 oranında azaldığını ortaya koydu.'