Günümüzde dünyanın birçok ülkesinde bir sağlık tehditi haline gelen obezite, Dünya Sağlık Örgütü tarafından ‘Yağ miktarının adipoz doku da, sağlığı bozacak ölçüde birikimi ’olarak tanımlanmaktadır.
Obezitenin, Tip 2 DM, kalp hastalıkları ve bazı kanser türlerine yakalanma riskini arttırdığı bilinmektedir. Bu hastalıkların yanı sıra, yarattığı endokrin ve metabolik bozukluklar sebebi ile safra kesesi hastalıkları, gut, osteortrit ve pulmoner hastalıklara yakalanma riskini arttırabilir. Obezite; fizyolojik bozuklukların yanı sıra psikolojik bozukluklara da neden olabilmektedir. Obez bireylerde depresyon, beden imgesinde bozulma ve yeme bozuklukları hastalıkları gelişme riski fazladır.
OBEZİTE TEDAVİSİNDE DİYETİSYENİN ROLÜ
Obezite için günümüzde uygulanan tedavisi; egzersiz programı, davranış tedavisi ve en önemlisi diyet tedavisinden oluşmaktadır. Bu 3 basamaklı tedavinin adı, yaşam stili değişikliği programı adını alır. Amerika Birleşik Devletlerinde yer alan Ulusal Kalp, Akciğer ve Kan Enstitüsü ve Kuzey Amerika Obezite Çalışma Grubu’nun yayınladığı rehbere göre, yaşam stili değişikliği programı bütün obez ve toplu yapıdaki bireyler için uygundur . Üç bileşenin en önemli basamağı diyet programı uygulamaları uzmanlar tarafından yapılmalıdır. BMI ölçümü doğrultusunda kişilerin gereksinimlerine özel olarak kişiye özel diyet programları düzenlenmelidir. Çok düşük kalorili diyetlerin uygulanması ise, yan etkilerinden, sürekli tıbbi kontrol gerektiğinden ve devamlılık sağlanamadığından ötürü günümüzde obezitenin tıbbi beslenme tedavisinde önerilmektedir.
Zayıflama diyetleri uzun süre uygulanmaması tedavide sıkça rastlanan bir sorundur. Fakat bu sorun diyetin yapısının iyi düzenlenmesi ile ortadan kaldırılabilmektedir. Düşük kalorili diyetlere; menü planlama, alışveriş listesi, özel yemek tarifeleri uygulamaları eklenerek, diyete uyum kolaylaştırılabilir. Yapılan araştırmalarda bu yöntemlerin uygulandığı zayıflama diyetlerinin daha başarılı olduğu belirlenmiştir. Bu özelliklerin yanı sıra, bireyin yaşamına adapte edilmiş esnek diyet programlarının ağırlık koruma sürecinde daha etkili olduğu bilinmektedir.
Obez yetişkinlerin ağırlık kaybı kontrolünde, Beslenme ve Diyet Uzmanı tarafından ayarlanmış bireyselleştirilmiş diyet tedavisi alan bireylerde, standart beslenme önerisi alan bireylere göre ağırlık kaybı, yağ dokusu kaybı ve bel çevresinde oluşan incelmenin daha fazla olduğu, 74 birey üzerinde yapılan araştırma sonucu ortaya konulmuştur.
Obezite davraniş değişikliği tedavisinin ikincil basamağı ise fiziksel aktivite olarak önemli bir yer almaktadır. Ağır fiziksel aktivite programlarını kısa süre uygulanmasından ise; orta tempolu fakat uzun süreli fiziksel aktivite programlarını uygun görmekteyiz. Kardiyovasküler hastalıklar ve özellikle diyabet mellitus tedavisinde günlük 5 dk esnetme hareketleri ve 20 dkdan başlayarak yapılan orta tempolu yürüyüşler kişinin dakikada 4-5 kcal harcamasına ve yaşam şekli halini almasını sağlamaktadır.
Üçüncül bileşen ise; yaşam tarzı haline gelmesidir. Uzmanların tek amacı bireylerin zayıflaması değil, kişinin kaybetmiş olduğu kiloyu korumasını hedeflemek ve beslenme programı eğitimlerinde kişinin sağlıklı ve dengeli beslenme eğitimini tam olarak almasını sağlamaktır.
Beslenme ve Diyet Uzmanı; beslenme bilimini pratik uygulamaya geçirerek sağlıklı besin seçimini sağlar ve sağlık belirleyicileri konusunda aldığı eğitim ile besin seçimlerini değiştirerek davranış değişikliğini sağlamakta etkin olarak görev almaktadır. Sonuçta, diyetisyen standart davranış tedavisinde ve yaşam stili değişikliği tedavisinde aktif olarak yer almalıdır. Çünkü diyetisyen, ağırlık kaybını ve uzun dönem sağlık getirilerini sağlamakta etkindir. Diyetisyenlere hastaların ağırlık kaybında ve ağırlık koruma döneminde başarı sağlamak amacı ile bireysel stratejiler geliştirmeleri önerilmektedir.
Dyt.H.Pınar Kural