Selçuk Üniversitesi'nde (SÜ) yaklaşık 1 yıl süren araştırmalar sonucunda, ayçiçeği bitkisinin tablasındaki beyaz lifsi yapı kullanılarak, obezitenin önüne geçilmesine katkıda bulunacak, hayvansal ve bitkisel kaynaklı gıdaların karışımından oluşan yeni bir ürün geliştirildi.
SÜ Ziraat Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Karakaya, ileri işlenmiş et ürünlerinin daha kaliteli ve sağlıklı hale getirilmesi için fonksiyonel özelliklerini artırmak amacıyla bir çalışma başlattıklarını belirtti.
Yaklaşık 1 yıl süren araştırmalarında ekonomik değeri olmayan ayçiçeği bitkisinin tablasındaki beyaz lifsi yapı üzerinde çalıştıklarını ifade eden Karakaya, kurutularak toz formuna dönüştürdükleri bu lifsi bileşenleri, salam sosis gibi et ürünlerinin formülasyonuna laboratuvar ortamında yüzde 1-1,5 oranında karıştırarak çeşitli çalışmalar yaptıklarını bildirdi.
Prof. Dr. Karakaya, lifsi maddelerin daha fazla su absorbe ettiklerini ve tokluk hissi verdiğini vurgulayarak, şunları kaydetti:
''Bu çalışmalar sonucunda ayçiçeği tablası tozunun özellikle salam, sosis gibi çeşitli et ürünlerinde kullanılmasının hem ürün kalitesi açısından pozitif yönde etkisi olabileceğini, hem de bu tip ürünlerin fonksiyonel özelliklerini artırma açısından bazı faydaları olabileceğini belirledik. Salam ve sosis formülasyonlarına ilave edilen lifsi bileşenler sayesinde ürün, açlığın uzun süre hissedilmemesini sağlayarak bireylerin aşırı kilo almalarının önüne geçebilmesine de katkıda bulunabilir. Bu tip ürünlerin formülasyonuna ilave edilecek lifsi bileşenler, daha fazla su absorbe edebildikleri için dışkının daha bol ve sulu olmasını sağlayarak kabızlık sorununun önlenmesine de kısmen katkı sağlayabilecektir. Metabolik faaliyetlerin daha düzenli gerçekleşmesine de katkı sağlayabilir.''
Salam, sosis tipi et ürünlerinin formülasyonundaki lifsi bileşenlerin suni tokluk hissini artırıcı özelliğinin de olabileceğini ifade eden Prof. Dr. Karakaya, lifsi bileşenlerin sindirim sisteminde suyu tutabildiği için suni bir tokluk hissi verebileceğini, bu sayede de tüketicilerin tekrar tekrar yeme alışkanlığı göstermeyeceğini bildirdi.
Doğrudan tüketilen kırmızı ve beyaz etin vücuttaki sindiriminin uzun zamanda gerçekleştiğini ve bu durumun da tıp çevresinde zaman zaman eleştiri konusu yapıldığını anımsatan Karakaya, şöyle devam etti:
''Salam ve sosis gibi et ürünlerinin formülasyonuna eklenebilecek ve sağlık açısından sorun oluşturmayan lifsi bileşenler yardımıyla bu çevrelerin ileri sürdüğü sindirim sisteminde etin uzun süre kalmasından kaynaklanabilecek dezavantajlar da minimum seviyeye indiriliyor veya ortadan kaldırılmaya çalışılıyor. Bilinçlenen tüketiciler artık standart tek tip ürünleri tüketmek istemiyorlar, hem dengeli beslenmek, hem de sağlıklarını korumak istiyorlar. Bu nedenle gıdaların fonksiyonel özelliklerinin artırılması, böylece tüketicilerin ihtiyaçlarına daha fazla cevap verebilecek hayvansal ve bitkisel kaynaklı gıdaların kombinasyonunun sağlanması, günümüzde ve gelecekte büyük önem arz etmektedir.''
Laboratuvar ortamında geliştirilen bu tip fonksiyonel özellikleri artırılmış ürünlerin ticari uygulamalarının çok zor olmadığını dile getiren Karakaya, bu gibi fonksiyonları artırılmış salam ve sosis tipi ürünlerin endüstriyel boyuttaki üretimi noktasında gerekli yeni çalışmaların da yapılması gerektiğini dile getirdi.