İstanbul İl Sağlık Müdürü Prof. Dr. Kemal Memişoğlu, Türkiye'nin sağlıkta çoğu ülkenin bir asırda yapamadığını 10-15 yılda yaptığını belirterek, "Tek bir ferdi senede iki kere sağlıkçıya ulaşabilir haldeyken bunu 8-9 kereye çıkartabilen ve bunu insan gücü olarak çoğu ülkenin yarısından az insan gücüyle başarabilen başka bir ülke yok." dedi.
İl Sağlık Müdürlüğü ve Sağlık Bilimleri Üniversitesi iş birliğiyle "Hemşireler her yerde" temalı "İstanbul Hemşirelik Zirvesi 2018" etkinliği, Bağlarbaşı Kongre ve Kültür Merkezi'nde yapıldı.
Etkinlikte konuşan İl Sağlık Müdürü Prof. Dr. Kemal Memişoğlu, Türkiye'nin sağlıkta çoğu ülkenin bir asırda yapamadığını 10-15 yılda yaptığını, sağlığı dönüştürerek örnek sağlık sistemi sunabilen bir ülke haline geldiğini ifade etti.
Sağlıkta dönüşümü, "Mucizevi bir olay." diye nitelendiren Memişoğlu, "Tek bir ferdi senede iki kere sağlıkçıya ulaşabilir haldeyken bunu 8-9 kereye çıkartabilen ve bunu insan gücü olarak çoğu ülkenin yarısından az insan gücüyle başarabilen başka bir ülke yok. Üstelik bunu başarırken de hasta memnuniyetini yüzde 75 bandına çıkarabilen başka bir ülke yok. Burada büyük bir özveri var. Özellikle sağlık çalışanlarının, sağlık çalışanlarının içinde de en çok hekim ve hemşirenin büyük çabası var." diye konuştu.
Prof. Dr. Memişoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bugün 657'ye tabi olup ayda 6-7 kere nöbet tutan başka bir meslek grubu yok. Bu esasında kendini bu mesleğe adanmışlıkla olur veya 18-20 saat ameliyatta, mesaide kalan kendisi yazılmamışsa bir meslek grubu yoktur. Sağlıkçılar hariç. Onun için biz özveri mesleğiyiz. Hemşirelik bunun esasında çok daha ilerisidir. Çünkü, 24 saat hastanın yanında kalan meslek grubu esas sağlıkçılar içinde hemşireliktir. Biz hekim olarak 2-3 saat hastanın yanında kalabiliriz ama özellikle yatan hasta için hastanın kardeşi demek, hemşire demektir. Onun için bu meslek çok ulvi bir meslek. Bunu yapan herkese ben minnet duyuyorum."
Türkiye'nin sağlıkta dünyanın en ileri ülkesi olabilecek kapasiteye sahip olduğunu belirten Memişoğlu, daha önce Miami'de çalıştığını ancak oradaki çalışanların Türkiye'deki sağlıkçılar kadar özverili olmadığını dile getirdi. Memişoğlu, İstanbul'da 17 bini kamuda, 12 bini özel sektörde, 4 bini de üniversitelerde olmak üzere yaklaşık 35 bin hemşire olduğunu, Bakanlığın çalışmalarıyla ve bu sayının artırılacağını söyledi.
- "Nerede bir sağlık hizmeti varsa orada mutlaka hemşire olmalı"
Sağlık Bilimleri Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cevdet Erdöl de sağlık çalışanı dedikleri zaman çocukluğunu hatırladığını dile getirdi. Geçmişte az sayıda doktor olduğunu, kırsal kesimde ebelerin, hastanelerde ise hemşirelerin görev yaptığını hatırlatan Erdöl, şöyle devam etti:
"Sağlıkçı deyince biz onları görüyorduk. Yıllar geçse de bu değişmedi. Yani nerede bir sağlık hizmeti varsa orada mutlaka hemşire olmalı. Anestezist yoksa hemşire onu takviye eder. Pansumanı yapacak kişi yoksa hemşire yapar. Hasta taşınacaksa hemşire hanım yardım eder. Hemşire deyince hasta ile birebir iletişim içinde olan ilk kişi aklımıza geliyor. Elbette ki bu hizmetin ve fedakarlığın karşılığını maddiyatla ölçmek mümkün değil. Karşılığını Allah'ın vereceği çok ulvi bir meslek yapıyoruz, sizler, bizler ve diğer sağlık çalışanları..." dedi.
Mesleğimiz aşk ile yapılması halinde mutluluğun da yakalanacağının altını çizen Erdöl, Türkiye'deki hemşirelerde bunu gördüğünü ifade etti.
Bu sayede Türkiye'nin sağlıkta devrimi ve büyük dönüşümü başardığını vurgulayan Prof. Dr. Erdöl, "Yüzde 30-35'lerdeki memnuniyeti yüzde 75-80'lerdeki zirveye tek başına sağlık yöneticilerinin, tek başına hekimlerin taşıması asla mümkün değildir. Dolayısıyla sağlık sistemini bir dişliler bütünü olarak düşündüğümüz zaman en önemli dişlilerden birinin hemşireler olduğunu kabul ediyorum." ifadelerini kullandı.