İstanbul Tabip Odası Tarafından Muayenehanede Ve Özel Hastanede Çalışmanın Engellenmesine Dair Açıklama Yapıldı.
İl Sağlık Müdürlüğü'nün iki farklı yerde çalışan hekimlere, muayenehanelerini kapatmak veya SGK anlaşmalı özel sağlık kuruluşundaki ücretli çalışmalarını sona erdirmek için 15 gün süre tanıdığını ve bu sürenin sonunda tercihte bulunmayan hekimlerin çalışma belgelerinin iptal edileceğini bildiren yazısına ilişkin İstanbul Tabip Odası olarak hukuki süreci başlatma kararı almış bulunuyoruz.
Sağlık Müdürlüğü, 27 Temmuz'dan itibaren, bu şekilde çalışan hekimlerin personel çalışma belgelerinin iptal edileceğini bildiren, hukuka aykırı bir yazıyı dolaşıma soktu.
Bu aslında Sağlık Müdürlüğü'nün bu konudaki ilk girişimi değildi.
İl Sağlık Müdürlüğü, 20.10.2011 tarih ve 292977 sayılı yazısı ile hekimlere muayenehanelerini kapatmak veya SGK anlaşmalı özel sağlık kuruluşundaki ücretli çalışmalarını sona erdirmek için 15 gün süre tanıdığını ve bu sürenin sonunda tercihte bulunmayan hekimlerin çalışma belgelerinin iptal edileceğini bildirmişti.
Müdürlük 31.10.2011 tarih ve 303778 sayılı yazısıyla da hekimlere SGK anlaşmalı ve anlaşmasız özel sağlık kuruluşlarından yalnızca birini tercih etmek ve diğerindeki çalışmalarını sona erdirmek için 15 gün süre tanıdığını ve bu sürenin sonunda tercihte bulunmayan hekimlerin geçici kadrolarına ilişkin çalışma belgelerinin iptal edileceğini bildirmişti.
Hukuk Büromuz ve tek tek hekimler tarafından yargıya taşınan bu yazılarla ilgili, ilk elden yürütmenin durdurulması kararları alınmıştı. Bu kararlar, süreci yavaşlattı ve çalışma belgelerinin iptal edilmesi sürecini engelledi.
Ancak birkaç ay sonra yine aynı yazılar dolaşıma girdi. Önce 16.04.2012 tarih ve 102580 sayılı yazı, ardından 14.06.2012 tarih ve 152924 sayılı yazı hekimlere tebliğ edildi ve önceki yazılara atıf yapılarak, hekimlere yeniden 15 gün "tercih süresi” verildi.
Kısacası İl Sağlık Müdürlüğü yargılama süreçleri devam ettiği, üstelik diğer pek çok şehirde bu işlemlerin hukuka aykırı olduğu karar altına alındığı halde, hekimlere yönelik bu baskı ve tazyikini devam ettirdi.
Bu sefer, İl Sağlık Müdürlüğü'nün 18.07.2012 tarih ve 74316 sayılı yazısı ile karşı karşıyayız. Bu yazıda da tıpkı öncekilerde olduğu gibi, 1219 sayılı Kanun'un 12. maddesine atıf yapılmakta ve çalışma şekilleri bu kanun maddesine uygun olmayanlar için;
"a) Muayenehanesi bulunan hekimlerin özel sağlık kuruluşundaki Personel Çalışma Belgelerinin iptal edilmesi,
b) SGK ile anlaşmalı ve SGK ile anlaşması olmayan özel sağlık kuruluşunda çalışan hekimlerin "geçici kadrolu” Personel Çalışma Belgelerinin iptal edilerek görevlerinin sonlandırılması…”
istenmekte.
19.07.2012 tarihinde ilçe kaymakamlıklarına gönderilen 183181 sayılı yazıyla da; "hekimlerin görevlerinin 27.07.2012 tarihinde sonlandırılarak SGK'ya bildirileceğinin ilgili mesul müdürlere tebliği ve hekimler adına düzenlenen personel çalışma belgelerinin Müdürlüğe gönderilmesi” istenmiştir.
Anlaşılacağı üzere, bu kez hekimlere herhangi bir yazı tebliğ edilmemekte, herhangi bir süre verilmemekte, doğrudan/re'sen iptal işlemi yapılacağı bildirilmektedir.
Tüm bu girişimlerden de anlaşılabileceği gibi, Sağlıkta Dönüşüm Programı'nın yürütücüleri açısından hekimin tam gün çalışması, hekim dağılımı, verilen hizmetin kalitesi, verilen hizmetin toplum yararına olması gibi birçok konu önemli olmamakta, sadece hekimin tek bir yerde çalışması dayatılmaktadır. Bu durum hekimin kendisine tebliğ edilmek yerine, çalıştığı hastanenin veya tıp merkezinin idaresine baskı yapılarak hekimin personel çalışma belgesinin iptali talep edilmektedir. Bir yandan hekimin çalışma özgürlüğü, başka hiç bir meslek grubunda görülmemiş bir şekilde elinden alınmakta, öte yandan hekim kendine ait işyerini kapatmaya zorlanmaktadır.
Bu uygulama ile amaçlanan hekimlerin, sadece bir yerde çalıştığı, çalışma koşullarının ve ücretlerinin başkaları tarafından belirlendiği ücretli çalışanlar haline gelmesini sağlamaktır. Özel hastanelere getirilen kadro kısıtlaması ile "hekimin ücretli çalışan haline getirilmesi" ifadesi durumu açıklamakta; gerçekte hekimler birer 21. yüzyıl kölesi haline getirilmektedirler.
Hekimler; nerede çalışırlarsa çalışsınlar, hangi kariyere sahip olurlarsa olsunlar, her yerde, özelde, kamuda, esnek, uzun saatler boyunca, hak ettikleri ücretlerin çok altında gelirlerle, güvencesiz çalışmaya zorlanmakta, her hangi bir çıkış yolu bırakmamak amacı ile hekimin kendisine ait bir işyerinin olmaması sağlanmaya çalışılmaktadır. Bu amaç göz önüne alındığında, bu girişimlerin münferit olmadığı, kapsamlı bir politik tercihin "Sağlıkta Dönüşüm Programı'nın" basamaklarından biri olduğu anlaşılmaktadır.
TTB ve İstanbul Tabip Odası olarak, en başından itibaren Sağlıkta Dönüşüm Programı’na karşı mücadele ettik. Neoliberal politikalara karşı dünyada sürdürülen haklı mücadele ergeç başarıya ulaşacaktır. Ancak bu programın tüm yıkıcılığına rağmen hekimler olarak kararlı bir mücadele yürütmekten başka bir seçeneğimiz bulunmadığını düşünüyoruz. Buradan bir kez daha ifade ediyoruz ki, sağlığın ticarileşmesi ve piyasalaştırılması, sağlık sektöründeki en büyük şirketler dışında, hizmeti alanların, halkın ve hastaların, hizmeti sunanların, sağlık çalışanlarının aleyhine olacaktır.
Tek tek tüm meslektaşlarımızı, haklarına sahip çıkmaya çağırıyoruz. Gerek bireysel olarak, gerekse TTB ve İstanbul Tabip Odası Hukuk Büroları tarafından açılan davalarla hukuki mücadele zaten verilmektedir. Bu davaların yanı sıra hukuku hiçe sayan ve keyfi kararlarla hekimleri mağdur eden "idare" üzerinde taleplerimizi ileterek baskımızı arttırmaya çalışacağız.
Sorunun bütünsel ve tüm hekimlerin mesleki bağımsızlığına ve emeklerine yönelen bir baskı olduğundan hareketle, bir araya gelerek hissedilen sinerjiye ulaşabilmek, sorunların güncel olarak saptanması ve ortak hareket etme eşgüdümünü hayata geçirmek için meslektaşlarımızı, Tabip Odası Komisyonlarında yer almaya, çalıştıkları birimlerde temsilci seçmeye ya da temsilci olmaya çağırıyoruz.
İSTANBUL TABİP ODASI
YÖNETİM KURULU