Miyop kişilerde glokom sıklığı daha yüksek

Glokomun en önemli nedeninin genetik olduğuna dikkat çeken Gürkaynak, "Ailesinde glokom bulunan kişiler özellikle risk altındadır. Miyop kişilerde glokom sıklığı daha yüksektir."

Medicana International Samsun Hastanesi Göz Hastalıkları Bölümünden Opr. Dr. Nurcan Gürkaynak, göz tansiyonu hakkında bilgi verdi. Glokomun dünya üzerinde önlenebilir körlük nedenlerinden bir tanesi olduğunu ifade eden Dr. Gürkaynak, "Çoğunlukla ileri dönemlere kadar hiçbir belirti vermeden seyreder ve ancak dikkatli bir göz muayenesi ile tanı konulabilir. Tedavi edilmediğinde kesinlikle görmenin tümüyle kaybına neden olan bir hastalık olduğundan tanı konulduğunda hastalığın ciddiyeti hastaya ve hasta yakınlarına tüm açıklığı ile anlatılmalıdır. Çünkü hastanın genellikle şikayeti olmadığından tedaviye devam etmemekte bu da ciddi görme kayıplarına neden olmaktadır" dedi.

"Göz muayenesinde göz tansiyonunun ölçümü ihmal edilmemelidir"

Glokomun genellikle sıradan bir gözlük muayenesi veya basit nedenle doktora başvuran hastalarda yapılan muayene sırasında tesadüfen teşhis edildiğini aktaran Gürkaynak, "Bu nedenle her göz muayenesinde göz tansiyonunun ölçümü ihmal edilmemelidir. Erken teşhis için sağlıklı bireylerde tarama muayeneleri çok önemlidir. Çok az olmakla birlikte bir kısım hastada akut glokom krizi olarak adlandırılan göz içi basıncın aniden çok yükselmesi ile şiddetli gözağrısı, baş ağrısı, göz kanlanması, bulantı, kusma şeklinde kendini gösterir. Bu durum acil tedavi gerektirir" diye konuştu.

"Miyop kişilerde glokom sıklığı daha yüksektir"

Glokomun en önemli nedeninin genetik olduğuna dikkat çeken Gürkaynak, "Ailesinde glokom bulunan kişiler özellikle risk altındadır. Miyop kişilerde glokom sıklığı daha yüksektir. Miyop derecesi arttıkça glokom sıklığı da artar. Hipermetrop olan bireylerde dar açılı glokom daha sık görülmektedir. Her türlü yoldan (tablet, pomat, burun, ağız içi sprey, göz damlası) kortizonlu ilaç kullanımı göz tansiyon yüksekliğin yapabildiğinden bu kişilerde sık göz tansiyonu kontrolü yapılmalıdır. Ayrıca diyabet, üveit, retina damar tıkanıklıkları, retina dekolmanı ve göz travmaları glokoma beden olabilir. Migreni olan kişilerde de glokom daha sık görülmektedir" şeklinde konuştu.

"3 farklı tedavi şekli mümkün"

Glokomun tedavisi hakkında bilgi veren Gürkaynak, "Başlıca üç yol mevcuttur. İlaç tedavisi. Lazer uygulaması. Cerrahi tedavi. İlaç tedavisinde kullanılan birçok damla mevcuttur. Bunlar değişik yollarla göz içi basıncını düşürürler. Erken dönem glokom ve genç hastalarda damla tedavisi ilk seçenektir. Damlanın önerildiği biçimde ve hiç aksatmadan kullanılması gerekmektedir. Bu ilaçların bazıları astımlı hastalarda solunum zorluğu, kalp de ritim bozukluğu yapmaktadır. Bu yönden hastalar uyarılmalı ve dikkatle kullanılmalıdır. Lazer tedavisinde ise ilaç tedavisine yeterli cevap alınamayan hastalarda ameliyat öncesi bir tedavi seçeneğidir. Çok yüksek olmayan göz tansiyonunda etkilidir. Etkisi 2-3 yıldır. Uygun hastalarda etkili bir tedavi alternatifidir. Lokal anestezi ile oturur pozisyonda uygulanan ağrısız bir işlemdir. Dar açılı glokomda ilk tedavi yöntemidir. Cerrahi tedavide de glokomlu bir hastada göz tansiyonu, tüm ilaç ve lazer tedavisine rağmen düşürülemiyorsa, göz siniri tahribatı ilerliyorsa ameliyat kaçınılmazdır. Göz tansiyonu çok yüksek olan ve görme sinirinde belirgin hasar olan hastalarda ameliyat ilk seçenektir. İlaç tedavisini düzenli uygulayamayan yaşlı hastalarda da öncelikle cerrahi tercih edilebilir" ifadelerini kullandı.

"Stresten uzak yaşam dengeli beslenme ve düzenli uyku önemlidir"

Göz tansiyonunun okumayla, yazmayla ya da gözü kullanmakla artmadığını kaydeden Gürkaynak, "Bu hastalar normal çalışmalarına ve işlerine devam edebilir. Fiziksel aktivitenin kısıtlanması gerekmez. Bir seferde ve kısa sürede aşırı su tüketimi (2 litreden fazla) göz tansiyonunu yükseltebilir. Stresten uzak yaşam dengeli beslenme ve düzenli uyku önemlidir" açıklamasında bulundu.

Manşetler

DUYURU-5
EBELİK YÖNETMELİĞİ
HASTANE KOORDİNASYON KURULU YÖNETMELİĞİ