Fransız araştırmacıların başını çektiği uluslararası bir ekip tarafından yürütülen çalışmalarda, enfeksiyonlara karşı doğal savunma oluşturan söz konusu mekanizma, yeni tedavi stratejileri oluşturulmasını ve yeni aşıların denenmesini sağlayacak.
"Cell Host & Microbe" dergisinde yayınlanan araştırmaya göre, mikropları yoketmek için insan bağışıklık sisteminin en iyi bilinen stratejilerinden birisi, bunları ağır metaller özellikle demir gibi temel besinlerden mahrum bırakmak olduğu düşünülürken, ilk kez bunun tersinin de doğru olduğu görüldü. Bağışıklık hücrelerinin, özellikle çinko gibi ağır metal rezervlerini mikropları zehirlemek için bir anti-bakteri silahı gibi seferber ettiği görüldü.
Bu durum, yılda yaklaşık iki milyon insanın ölümüne yol açan verem (Mycobacterium tuberculosis) ile bazı türleri sindirim ve üriner sistemde ciddi enfeksiyona yol açan E.koli vakalarında da tespit edildi.
Bağışıklık sisteminin "makrofajlar" adı verilen bazı hücrelerinin dokularda bulunan patojenlerin, ölü gözelerin ve hücresel kalıntıların yutulmasından sorumlu olduklarını ve bir temizlikçi gibi çalıştığını belirten araştırmacılar, bunların bakterilerin, mantarların ve hücresel atıkların içine girebildiklerini sonra da bunları ortadan kaldırdıklarını kaydettiler.
Araştırmacılar, verem mikrobu veya E.koli bakterisini soğuran makrofajlarda hızlı ve yoğun bir çinko toplanması gözlemlediler. Bu zehirlenmeden korunmaya çalışan mikropların da metalden kurtulmak için "pompalar" ürettiklerini belirten araştırmacılar, bu pompaları etkisiz hale getirmenin mikropları makrofajların saldırısına karşı daha korunmasız hale getireceğinin altını çizdiler.
Araştırmacılara göre, çinko zehirli bir metal olmasına karşın yüksek dozda alındığında bağışıklık sistemi için yararlı oluyor. Bilim adamları, bakır gibi diğer ağır metaller için de böyle bir mekanizma var olabileceğini düşünüyorlar.