Meme kanserleri konusunda bilinmesi gerekenler

Meme, bebeklerin beslenme kapısı olan, kadınların estetik yönüyle en fazla önem verdikleri ekzotik bir organdır.

Yaklaşık her 8 kadından birinde meme kanseri ortaya çıkar.

Erkeklerde de meme kanseri daha az oranda görülebilir ve görüldüğünde daha hızlı seyreder.

Meme kanserleri, erken tanı konulduğunda % 100 tedavi edilebilen, bu durumda meme koruyucu operasyonlar bile uygulanabilen, tedavisinin büyük ölçüde yüz güldürdüğü bir hastalıktır.

Sebebi birçok hastalıkta olduğu gibi genetik olmakla birlikte;

Sigara içmek, aşırı kalorili ve yağlı gıdalarla beslenmek, vücudun doğal hormonal dengesini bozan ilaçlar (doğum kontrol hapları, menopozu geciktirici ilaçlar, gibi), pet şişelerde aşırı ısıda beklemiş sular içmek gibi nedenler , bu hastalığın ortaya çıkma sürecini kısaltabilir.

Erken teşhis için;

Özellikle 30 yaş sonrasında her hafta kendi kendini muayene, yılda bir ultrasonografi ve mamografi ile kontrol (yakın akrabalarında meme kanseri olanlarda 6 ayda bir yapılmalıdır), önemlidir.

Kendi kendini muayene esnasında en ufak bir kitle şüphesinde derhal bir genel cerraha muayene olunmalıdır.

Unutmayalım ki sağlık konusunda biraz kuruntulu olmak, genelde yaptığımız gibi ihmalkarlıktan daha iyidir.

Asistanlık yıllarımda çok sevdiğim bir komşumuz (Aysel Teyze), utandığı için memesinde kitle olduğunu Bana söyleyememiş, bir yıl sonra muayene ve hemen peşinden ameliyat etmeme rağmen hastayı kurtaramamış, göz yaşları içinde ebediyete uğurlamıştık.

Günümüzün üstün cerrahi ve kemoterapi (ilaç tedavi) teknikleri ile meme kanserlerinde hastaların birçoğunu kalıcı olarak tedavi şansımız çok yüksektir.

Birçok kadında meme kanseri tanısında geç kalınmasının nedeni, memesinin tam olarak alınıp, çok önem verdikleri bu organı kaybetme korkusudur.

Genelde bilinç dışı olarak yerleşen bu korku nedeni ile, kadınlar kendilerinin de bu hastalığa yakalanabilecekleri düşüncesini kabul edemeyip, memelerinde kitleyi fark ettikleri halde doktoruna haber vermezler.

Böylece ölüme kadar uzanabilen geri dönüşü olmayan bir sürece girilebilir.

Oysa günümüzün üstün cerrahi teknolojileri ile;

Erken dönemde bazı meme kanserlerinde meme tamamen çıkarılmayıp, kitlenin bulunduğu meme kadranı çıkarılarak memenin büyük bir bölümü korunabildiği gibi, tamamının çıkarıldığı durumlarda bile, eskisinden daha estetik görünüm ve kıvamda protez memeler monte edilebilmektedir.

Ne kadar yüksek sıklıkla ortaya çıkarsa çıksın, memelerin gövdenin dışında bulunan organlar olması; muayene veya görüntüleme teknikleri ile erken tanı konulması için çok büyük bir şanstır.

Erkeklerde de aynı şekilde memelerinde her hangi bir kitle ortaya çıktığında meme kanseri ihtimalini göz ardı etmeyip, derhal bir cerraha baş vurmaları gerektiğini hatırlatmak istiyorum.

Bu arada ergenlik dönemindeki erkek çocuklarda hormonal değişiklikler nedeni ile memelerinde ağrılı büyümeler ortaya çıkabilir.

Bu durumda anne babalar panik yapmamalı, yine de deneyimli bir doktora çocuklarını göstermelidirler.

Ergenlik çağında Benim de başıma gelen bu olay nedeni ile, evde ciddi ölçüde panik yaşadığımı gayet iyi hatırlıyorum.

Bu arada yakın zamanda medyada kanser konusunda yer bir haberle ilgili olarak görüşlerimi açıklamak istiyorum:

Bu haberde ; İngiliz bilim insanlarının binin üzerinde mumyayı inceledikleri, bunlardan sadece birkaçında kanser hastalığının izlerine rastladıkları, bu durumda günümüzde en sık 2. Ölüm nedeni olan kanser hastalığının medeniyet ve şehir yaşamını vazgeçilmezi ; yapay çevrelerin olduğu bildirilmiştir.

Daha önceki yazılarımdan hatırlayabileceğiniz gibi, sağlıklı ve mutlu bir yaşamı tehdit eden en önemli faktörlerden birinin yapay çevre olduğunu vurgulamıştım.

Buna rağmen İngiliz bilim insanlarının göz ardı ettiğini tahmin ettiğim bir hususu özellikle belirtmek istiyorum:

Daha 200 yıl öncesine kadar insanoğlunun ortalama yaşam süresi 45 yaş cıvarıydı.

Oysa günümüzde bu süre; bazı gelişmiş toplumlarda tam iki katı artarak 90’a kadar yükselmiştir.

Ve bizler gayet iyi biliyoruz ki, kanser hastalığı ileri yaş grubunun bir hastalığıdır.

Her ne kadar sağlıklı yaşam için yapay çevreden, sentetiklerden uzak durup, her şeyin doğal olanını tercih etmemiz gerekiyor ise de, insanoğlunun ömrünün bu kadar uzamasının tek nedeninin de yüksek uygarlık düzeyi olduğunu hatırdan çıkarmamalıyız.

Yoksa günümüzde en uzun ömürlü olan insanların Japonlar, en kısa ömürlü olan insanların ise büyük ölçüde doğal ortamlarda yaşayan Afrika ülkeleri olduğunu açıklamakta oldukça güçlük çekeriz.

Medeniyetin bütün güzelliklerinin sizlerin olması dileğiyle,

Sağlıcakla kalın.

Doç.Dr. Hasan Acar

Manşetler

DUYURU-5
EBELİK YÖNETMELİĞİ
HASTANE KOORDİNASYON KURULU YÖNETMELİĞİ