Prof. Dr. Akalın, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kol ve bacakta şişme sonrasında ciltteki değişiklikler sebebiyle halk arasında "fil hastalığı" adıyla bilinen lenf ödeminin, çok sık görülen bir halk sağlığı sorunu olduğunu söyledi.
Sorunun en sık meme kanseri hastalarında görüldüğünü dile getiren Akalın, meme kanserinin de 8 kadından birinde bulunduğunu belirtti.
Meme kanserinin, tedavileri nedeniyle artık kronik hastalık kategorisinde olduğunu ifade eden Akalın, şöyle konuştu:
"Meme kanserinin tedavisi sırasında koltuk altı lenf bezleri alınan hastalarda çok sık olarak lenf ödemi görülür. Kişinin lenf akımının bozulmasına bağlı olarak kol veya bacakta şişme olur. Yani sıvı dolu bir kol ya da bacak düşünün. Bunun günlük yaşama çok ciddi kısıtlayıcı etkileri oluyor. Bu, uzun yıllar tedavisinin olduğu bilinmeyen ya da doğru şekilde tedavi edilemeyen bir sağlık sorunuydu. Fiziksel tıp ve rehabilitasyon uzmanları olarak konuyla ilgili çok ciddi uğraş veriyoruz."
Tedavide bandajlama, masaj, egzersiz gibi lenf ödemi azaltıcı yöntemleri hastalara uyguladıklarına işaret eden Akalın, bunun ardından uzun süre bası giysisi giyen hastaların ödemle mücadele ettiğini anlattı.
- Erken müdahale önem taşıyor
Akalın, lenf ödemi sırasında uzuvlarda biriken protein içeriği yüksek sıvının, enfeksiyon riski doğurduğunu vurgulayarak şunları kaydetti:
"Ufak bir sinek ısırığı olsa bile orada mikroplar kolayca yerleşebilir ve ciddi enfeksiyon olabilir. Bu nedenle lenf ödemi erken tanımak ve kişinin kolu ya da bacağı çok şişmeden buna müdahale etmek gerekiyor. Eğer tanınması veya tedavisinde gecikilirse hasta, kontrol altına alınamayan enfeksiyon, kıpkırmızı bir kol ya da bacak, ağrılı ateş veya üşüme, titreme yapan sistemik birtakım bulgularla karşımıza gelebiliyor."