Genç kadınlar meme kanserine yakalanmazlar… Meme kanserinde tüm meme alınır… Toplumda bu kanser türü hakkında yerleşmiş olan hurafeler bir yandan kadının gereksiz yere kaygıya kapılması, diğer yandan da erken tanı için doktora başvurmakta gecikmesi gibi yaşamsal önem taşıyan sorunlara neden olabiliyor!
Tüm kanser türlerine bağlı ölümler arasında, meme kanserine bağlı ölümler 2. sırada yer alıyor. Bu iç karartan tablonun yanı sıra yüz güldüren bilgiler de var; cerrahi tedavideki gelişmeler ve yapılan ek tedavilerdeki ilerlemeler sayesinde meme kanserine bağlı ölümlerde önemli düşüş görülmeye başlandı. Ancak yine de toplumda meme kanseri hakkında yerleşmiş olan hurafeler bir yandan kadının gereksiz yere kaygıya kapılmasına diğer yandan da erken tanı için doktora başvurmakta gecikmesine veya hatalı davranışlarıyla tedavi sürecinde başarı oranını düşürmesine yol açıyor. Peki ya toplumda yerleşmiş olan hurafelerin doğrusu nedir? Acıbadem Maslak Meme Merkezi'nden Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Cihan Uras, meme kanseri hakkındaki hurafeleri anlattı:
1.YANLIŞ: Kadının ailesinde meme kanseri öyküsü yoksa kanser riski yoktur.
DOĞRU: Özellikle anne tarafından 1. derece akrabasında (anne, teyze, anneanne, kızı) meme kanseri hikayesi olması önemli bir risk faktörü. Bu akrabaların meme kanserine menopoz öncesinde yakalanmaları ve/veya çift taraflı meme kanseri olmaları, riski daha da artıyor. Ancak ailesinde meme kanseri öyküsü olmaması kadının meme kanserine yakalanmayacağının göstergesi olmuyor. Çünkü ‘kadın olmak’ tek başına meme kanseri riski taşımak anlamına geliyor. Ayrıca ilerleyen yaş, ilk adeti erken görmek, menopoza geç girmek, kilo almak, menopoz sonrası hormon tedavisi görmek, yağ bakımından zengin beslenmek ve günde 1 kadehten fazla alkol kullanmak da bu riski artırıyor.
2.YANLIŞ: Meme kanseri genç kadınlarda görülmez.
DOĞRU: Meme kanseri 50 yaş üstü kadınlarda daha yaygın olsa da her yaş grubunda ortaya çıkabiliyor. Üstelik Türkiye’de 40 yaş altı meme kanseri oranı Avrupa’dan daha yüksek. Öyle ki Avrupa’da tüm meme kanserlerinin yüzde 7-10’u genç yaş grubunda görülürken, Türkiye’de bu oran yüzde 17’ye yükseliyor.
3.YANLIŞ: Kitle yoksa kanser yoktur.
DOĞRU: Kitle hissedilmeden de kanser olunabiliyor. Bu nedenle risk grubunda olmayan kadınların, hiçbir yakınmaları olmasa bile 40 yaşından sonra senede bir kez klinik meme muayenesi olmaları ve mamografi çektirmeleri son derece önemli. Risk grubundaki kadınlar ise hekimleri ile bu durumu konuşmalı ve kişiselleştirilmiş bir tarama politikası çerçevesinde izlenmeli.
4.YANLIŞ: Mamografi çekimi ağrı veren bir işlemdir ve memeye zarar verebilir.
DOĞRU: Mamografi çekimi sırasında memenin baskılanmasının 3 nedeni var: Birincisi, memenin hareket etmesini önlemek ve kaliteli görüntü elde etmek. İkincisi, memenin kalınlığını azaltarak daha az X-ışını verilmesini sağlamak. Üçüncü nedeni de meme içinde birbiri üzerine binen dokuların açılmasını sağlayarak olası tanı hatalarını engellemek. Memenin baskılanması rahatsızlık veren bir durum olsa da memeye zarar vermiyor ve genelde ağrı duyulmuyor. Mamografi çekiminin, memenin daha az hassas olduğu adet dönemi sonrasına denk getirilmesi, bu rahatsızlığı azaltabiliyor.
5.YANLIŞ: Memedeki kitlenin kanser olup olmadığını anlamak için mutlaka genel anestezi ile ameliyat olmak gerekir.
DOĞRU: Çoğu meme kanseri, cerrahi girişim gerekmeden lokal anestezi altında iğne biyopsileri ile teşhis edilebiliyor. Günümüzde iğne biyopsisi dışında vakum aspirasyon biyopsi tekniği ile milimetrik odaklar tamamen çıkarılarak tanı konabiliyor.
6.YANLIŞ: Meme kanserine yakalanan kadınlar memesini kaybetmeye mahkumlar.
DOĞRU: Geçmişte, meme kanseri tedavisinde memenin tamamının çıkarılmasından başka seçenek olmadığı düşünülüyordu. Ancak günümüzde erken dönemde tanı konmuşsa bu işlem çok daha az sayıda hastaya uygulanıyor. Öyle ki her 2 hastadan birinde sadece tümörü çıkarmak ve sonrasında memeye radyoterapi uygulayarak memeyi korumak mümkün olabiliyor. Gerçekleştirilen tedavi planına göre memesinin tamamının alınması kararı verilen durumlarda da cerrahiyle eşzamanlı veya tedavi sonrasında hastanın kendi dokusundan veya protezler ile uygulanan ayrı bir cerrahi müdahale ile eskisi kadar doğala yakın yeni bir meme yapılabiliyor.
7.YANLIŞ: Şifalı bitkiler meme kanserinin tedavisinde fayda sağlar.
DOĞRU: Planlanan tedavi süresince izleyen hekimlerin onayı olmadan herhangi bir bitkisel madde kullanılması doğru bulunmuyor. Çünkü kullanılacak ilaçlar ve bitkisel maddeler verilen tedaviyle uyumsuzluk gösterip yan etkilere neden olabiliyor ve verilen tedavinin etkinliğini azaltabiliyor. Ayrıca yapılan çalışmalar vitamin ilaçları kullanılmasının meme kanseri riskinde azalma sağlamadığını ortaya koydu.
8.YANLIŞ: Radyasyon tedavisi meme derisini yakıyor ve zarar veriyor.
DOĞRU: Meme kanseri tedavisinde radyoterapi uygulaması, ciltte güneş yanığına benzer geçici kızarıklığa neden olabiliyor. Birkaç yıl içinde de radyoterapinin izleri ortadan kalkıyor.
9.YANLIŞ: Radyoterapi alan kadınlar, radyasyon yayacakları için arkadaşları ve aileleri ile fiziksel temastan kaçınmalılar.
DOĞRU: Meme kanseri tedavisinde uygulanan X-ray ışınları vücutta kalıcı olmuyor. Dolayısıyla hastanın tedavi bölgesine özen göstermenin dışında, insanlarla temas etmesini engelleyecek bir neden yok.
10.YANLIŞ: Koltukaltındaki lenf bezlerinin tümü alındığında, kol her zaman şişer.
DOĞRU: Koltukaltındaki lenf bezleri alınan kadınların sadece yüzde 25’inde etkilenen kol şişebiliyor (lenfödem). Radyoterapinin tedaviye eklenmesi de kolda şişme riskini çoğaltıyor. Ancak günümüzde (sentinel lenf nodu biyopsisi) sayesinde sadece ilk beze çıkarıldığı için kolda şişme sorunu genellikle görülmüyor.